- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Muhlislerin Soluk Almaları Batı’yı Korkutuyor!
Haber:
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Suriye'de yaşananların Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın eylemlerinin bir sonucu olduğunu belirterek, ABD'nin yaşananlara bir taraf olmadığını ancak ülkede olup bitenleri yakından takip ettiklerini vurguladı. (El Cezire Net, 01/12/2024)
Yorum:
Suriyeli muhalifler geçtiğimiz Çarşamba günü “Saldırganlığı Caydırma" operasyonu çerçevesinde Halep kentinin büyük bir bölümünü ve İdlib kentinin tamamını kontrol etmeyi sağlayan hızlı bir ilerleme kaydetti. Buna paralel olarak Halep kentinin kuzeyinde ve doğusunda Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) tarafından kontrol edilen bölgelerde “Özgürlük Şafağı” operasyonu başlatıldı. Dolayısıyla olaylar nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın bu, çatışmanın mevcut dinamiklerini değiştirecek ve geçici de olsa bu ümmetin hayrına yol açabilecek yeni bir atmosfer oluşturacaktır.
Burada ben olayı, siyasi analiz ve siyasi tutumlar açısından ele almayacağım; zira bu zamanlarda yapılması gereken konuşmayı yapıp genişletenler mevcut. Bilakis ben, ekranların arkasındaki sade bir Müslüman gözüyle bakacağım ve bu ümmetin kış uykusunda olduğunu söyleyenlere bir cevap vereceğim.
Bu hareketin ilk saatlerinde, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların duyguları harekete geçti ve devrimcilerin Şam’a doğru yürüyüşlerini tamamlamalarını ümit ederek olup bitenleri yakından takip etmeye başladıkları gibi uyku saatlerinde bile dua edip takip etmeyi tercih edenler de oldu.
Her bir noktayı ele almak bu makalede çok yer kaplayacağından dolayı bazı noktaları ele alacağım:
Öncelikle gruplardan olmayan kişiler, gruplarla birlikte harekete katıldılar ve çoğunun silahları olmamasına rağmen sahip oldukları her şeyle onları elde etmeye çalıştılar. Böylece kalabalıklar harekete geçti, ileriye doğru attıkları her bir adımda sayıları artmaya başladı, onların bakışları kurtarıcı adamlara ve diğer kurtuluş savaşlarına özlem duyuyordu ve bu yüzden Allahu Ekber nidalarına karşılık verdiler. İşte bu anlar, insanların kalplerini kabartan ve ümmetin nabzını yükselten samimi anlardı.
Kâfir Batı, bazı meselelerin mafsallarının ve güç kaynaklarının kendi elinde olduğunu bilmesine rağmen halk hareketi onu paniğe sevk edip korkuttu.Bu yüzden tüm ülkelerin izleme odaları şayet biz samimi bir şekilde hareket edersek Batı’yı nasıl korkutacağımızı 24 saat yakından izlemeye başladılar.
Bu hareket, insanların kalplerini iyimserlikle dolduran genel bir ifade haline gelmiştir ki bu da en başta kendilerine ait olmayan yöneticileri tarafından yüzüstü bırakılmaktan dolayı kalplerine isabet eden baskının boyutunu göstermektedir. Bu yüzden onlar (yöneticiler), ümmetin uyanışının ipine bağlı olan rejimlerinden herhangi birinin yıkılmasından korktukları için efendilerine doğru harekete geçtiler.
Ümmetin bugünkü bilinci, Arap Baharı olarak isimlendirilen şeyin başlangıcındaki bilincinden farklıdır;bu yüzden tüm ülkelerden insanların çağrıda bulunup “Gözlerimiz Kudüs’e gelişinizi bekliyor” dediklerini görüyoruz; bu da İslam ümmetine ait olma duygusunu pekiştirip ifade etmektedir. Çünkü herkes dört gözle bu grubun zafer elde etmesini bekliyor.
Sonra bizler bugün ümmetin sevincinin korkuyla karışık olduğunu görmekteyiz; zira onlar, sahada olanlara seviniyorlar ve yanı sıra bu yürüyüşün herhangi bir dış gündeme hizmet etmek için duracağından ve başladığımız yere geri döneceğimizden de korkuyorlar.
Bu nedenle bilinçli ve güç sahibi herkese çağrıda bulunuyor ve orduların dikkatini de; harekete geçmek için bugünün yarından daha iyi olduğuna ve tüm eylemlerimizde Allah'ın hükmüne bağlı kaldığımızda, Allah’ın hükmünü yeniden tesis etmek ve tüm İslam düşmanlarına diz çöktürmek ve insanlığı aşağılamak için çalışmış veya çalışmakta olan her zalimi devirmek için, İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışan herkesi destekleyip yardım ettiğimizde fırsatların bizi takip edeceğine çekiyoruz. Böylece bu evrende İslam’ın hayrını yeniden tesis edecek ve Allah’ın bizleri görmek istediği şekilde olacağız.
Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: «سَيَصِيرُ الْأَمْرُ إِلَى أَنْ تَكُونُوا جُنُوداً مُجَنَّدَةً؛ جُنْدٌ بِالشَّامِ وَجُنْدٌ بِالْيَمَنِ وَجُنْدٌ بِالْعِرَاقِ» قَالَ ابْنُ حَوَالَةَ: خِرْ لِي يَا رَسُولَ اللهِ إِنْ أَدْرَكْتُ ذَلِكَ، فَقَالَ: «عَلَيْكَ بِالشَّامِ فَإِنَّهَا خِيرَةُ اللهِ مِنْ أَرْضِهِ يَجْتَبِي إِلَيْهَا خِيرَتَهُ مِنْ عِبَادِهِ، فَأَمَّا إِنْ أَبَيْتُمْ فَعَلَيْكُمْ بِيَمَنِكُمْ وَاسْقُوا مِنْ غُدُرِكُمْ فَإِنَّ اللهَ تَوَكَّلَ لِي بِالشَّامِ وَأَهْلِهِ» “(İslam’ın ya da savaşın) durumu/vakıası, toplanmış ordular olmanıza varacak. Bir ordu Şam’da, bir ordu Yemen’de ve bir ordu Irak’ta olacak (3 grup ordu olacaksınız.)”İbn Havâle dedi ki: “Şayet o (zamana) ulaşırsam benim için (bunlardan birini) seç ey Allah’ın Rasûlü!” Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu: “Sen Şam’da ikamet edip oradan ayrılma. Çünkü Şam Allah’ın, arzı içerisinden (beldelerinden) seçtiğidir, oraya kullarından seçtiklerini toplar… Muhakkak ki Allah Şam ve ehli için bana kefil olmuştur (garanti vermiştir.)” [Ebu Davud, Ahmed ve Tirmizi rivayet etti]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dareyn Eş-Şanti