- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Hiç Kimse Uygur Müslümanlarını Savunmuyor!
Haber:
ABD, 40 Uygur'u zulümle karşı karşıya kaldıkları Çin'e sınır dışı etmeleri nedeniyle Taylandlı yetkililere vize yaptırımı uyguladı.ABD Dışişleri Bakanlığı, Çin'in işkence ve zorla kaybedilme riski altında olan Uygurların ülkelerine geri gönderilmesi için hükümetlere yaptığı baskıya karşı koymayı hedefliyor.BM uzmanlarının uyarılarına rağmen Tayland onları Şubat ayında sınır dışı etmiştir.
Uygur Projesi yaptırımları memnuniyetle karşıladı ancak uluslararası sistemin tutukluları korumadaki başarısızlığını da eleştirdi.Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada 48 Uygur'u yeniden yerleştirmeyi teklif etmiş ancak Tayland Çin'i öfkelendirmekten korkmuştur.Yaptırımlar, gelecekteki sınır dışı etmeleri caydırmayı ve sorumlulardan hesap sormayı hedefliyor. (abc.net.au)
Haber:
Uygur Müslümanları hem Çin içinde hem de Çin dışında sürekli bir güvensizlik içinde yaşamaya devam etmektedir. Yerel olarak dini özgürlüklerine yönelik ciddi kısıtlamalarla karşı karşıya kalmaktadırlar.Nitekim Ramazan ayında oruç tutmalarını engellemek için yakından takip edildikleri gibi bir milyondan fazlası da İslam'ı ve hükümlerini terk etmeye ve bunların yerine Çin milliyetçiliği ve komünizmini koymaya zorlandıkları sözde yeniden ehlileştirme (rehabilitasyon) kamplarında tutulmaktadırlar.
Çin dışında ise Uygurlar, Müslüman ülkeler de dahil olmak üzere Çin ile güçlü bağları olan ülkelerde güvenli bir sığınak bulamıyorlar ve genel olarak korunmadan mahrum bırakılıyorlar.Uygurlardan birçoğu kendileri ve dinleri için güvenlik arayışıyla Çin'den kaçıyorlar ancak Çin'e geri gönderilmek üzere zorla sınır dışı edilmekle karşı karşıya kalıyorlar. Mısır, Suudi Arabistan ve BAE'de yaşanan zorla sınır dışı etme vakaları, Müslüman ülkelerinin bile onların yanında olmadığını ortaya koyuyor. Bu ise söz konusu ülkelerin Çin ile olan siyasi ve ekonomik ilişkileri bağlamında anlaşılabilir.
Uygurların davasını savunuyor gibi görünen ABD, bunu onların insan hakları için duyduğu samimi endişeden dolayı yapmıyor, aksine Uygurların davasını Çin ile arasındaki küresel rekabet çerçevesinde siyasi bir araç olarak kullanıyor.Yani Amerika, Çin'in imajını çarpıtmak ve uluslararası itibarına zarar vermek için Uygur meselesini istismar ediyor. Dolayısıyla eğer aralarında (Çin ile Amerika arasında) jeopolitik bir rekabet olmasaydı Amerika onların durumuna ilgi göstermezdi.Bu çelişki, Myanmar ve Hindistan'da Müslümanlara yönelik zulüm karşısında takındığı tutumda da gözlemlenebilir; zira Müslümanları savunmak için hiçbir ciddi adım atmamıştır.
Günümüzde İslam ve Müslümanlar, çeşitli küresel rejimler tarafından kullanılan birer siyasi araç haline gelmiştir.Müslümanların başındaki yöneticiler ulusal çıkarlarını diğer her şeyin önünde tutarak Çin ve Amerika gibi büyük güçlerle olan iyi ilişkilerini korumaya çalışırlarken, İslam düşmanları tarafından zulme uğrayan ve öldürülen Müslümanların acılarını görmezden geliyorlar ve onlara yardım etmek için ciddi adımlar atmıyorlar.
Bu durum nihayetinde 1924 yıkımından bu yana İslam ülkelerine egemen olan milliyetçilik fikrinin ayıplarını ortaya koymaktadır. Zira milliyetçilik, İslam ümmetinin parçalanmasına yol açarak bu da ümmeti maddi ve fikri zayıflığa maruz kalır bir hale getirmiş ve büyük küresel güçlerin onu manipüle etmesini ve zayıflatmasını kolaylaştırmıştır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah Asvar