- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Finans Konferansları, Ağzına Gelsin Diye Suya Doğru İki Avucunu Açan Kimse Gibidir; Halbuki (Suyu Ağzına Götürmedikçe) Su Onun Ağzına Girecek Değildir!
Haber:
Sudan, 30 Haziran - 3 Temmuz 2025 tarihleri arasında İspanya'nın Sevilla kentinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler Finans ve Kalkınma Konferansı'na katılıyor. Geçici Yüksek Konsey Başkanı General Abdülfettah el-Burhan başkanlığındaki Sudan heyeti, konferans etkinliklerine katılmak üzere İspanya'nın Sevilla kentine ulaştı.
Dışişleri Bakanlığı Vekili Büyükelçi Hüseyin Al-Amin, konferansta, özellikle de az gelişmiş ülkelerdeki kırsal kalkınma ve tarımı olmak üzere kalkınmanın finansmanının yollarının ele alınacağını açıkladı; konferansa, Afrika Kalkınma Bankası ve Dünya Bankası gibi bölgesel ve uluslararası finans kuruluşları katılacak. Kongreye katılan ülke liderlerinin, bağışçılar ve finansman kuruluşlarını kırsal kalkınma ve tarım projelerini desteklemeye teşvik ederek, az gelişmiş ülkelerde istihdam fırsatlarının yaratılması ve gıda üretiminin artırılması için çaba göstermeleri bekleniyor.
Büyükelçi Hüseyin Al-Amin (SUNA), Sudan heyetinin isyancı milisler tarafından tahrip edilen tarım projelerinin yeniden inşası ve tarım sektörünün eski haline getirilmesi için bir vizyon sunacağını ve Sudan vatandaşlarına gıda sağlamak ve fazlalıkları da Sudan'ın tarım ürünlerine büyük ölçüde bağımlı olan komşu ülkelere ihraç etmek gibi geleneksel rollerini yerine getirmek için çalışacağını söyledi. (SUNA, 29/06/2025)
Yorum:
Sözde bağımsızlık döneminden bu yana bu insanlar, yani sömürgeci kapitalist ülkeler, Sudan'a finansman sağlama temennisinde bulunuyor; bu ise zamanla buharlaşıp giden ve sürekliliği olmayan bir baloncuktur. Yani bu, bu ülkelerin ve sömürgeci kurumlarının bakış açısına, mali ve ekonomik politikalarına uygun hale getirmek için en azından kanunların ve anayasaların yeniden formüle edilmesi şartıyla harcanan paralardır ki bu mali ve ekonomik politikalar, yoksul ülkeleri kendi merhametine muhtaç hale getirerek finansman beklemelerine neden olmakta olup gerçekte ise bu ülkeler, bir serap beklemektedir. Çünkü alınan bu faizli krediler, onu alan kişinin yoksulluğu ve sıkıntısını artıran haksız haram paralardır. Buna vakıa en iyi tanıktır; zira 1956 yılında, Hamad Tevfik, Sudan'ın (bağımsızlığından) sonra temel kaynağı pamuk olan ilk bütçesini sunmuş ve o dönemde 1,8 milyon Sudan Cüneyhi fazla vermişti; peki ama kim işlevsel bir devletçikle kendine güvenip üretime devam eder ki?!Nitekim Sudan, borç batağına saplanmış olup Sudan'ın temerrüde düşen borçlarıyla ilgili işlemlerin çoğu, 1981 yılında 1,64 milyar İsviçre Frangı (1,64 milyar dolar) tutarındaki borcun yeniden yapılandırılmasına ilişkin anlaşmanın bir parçası olarak verilen devlet garantili bir krediye odaklanmıştır. Kısa bir süre sonra Sudan bu kredinin geri ödemesini yine geciktirmiş ve Uluslararası Para Fonu'na olan geciktirilmiş borçları, bu faizci finans kuruluşuna olan geciktirilmiş toplam borçlarının %80'inden fazlasını oluşturan neredeyse dünyadaki tek ülke haline gelmiştir!
(2000-2010 yılları arasındaki) petrol gelirleri sayesinde rejime muazzam kaynaklar sağladığında ekonomiyi yeniden yapılandırabilen Beşir rejimi döneminde eğer ülke, ipotek faturasını yırtıp atan ideolojik bir sistem tarafından yönetiliyor olsaydı, ülkeyi borç tuzağından kurtarmamız için yeterli bir fırsat olurdu.Zira bu dönemde gelirler yaklaşık 70 milyar Dolar olarak tahmin edilmişti ve hükümet politikalarının tarım ve hayvancılık sektörlerini yeniden canlandırmakla ilgileneceği bekleniyordu ancak bu gerçekleşmedi; dolayısıyla bu sektörler gerilemeye devam etti ve devlet bütçesi, bütçenin ana kaynağı olarak petrole güvenmeye başladı; hatta o dönemde uygulanan projeler bile kredilerle finanse edilmişti.Böylece Beşir hükümeti, kapsamlı bir ekonomik kalkınma olaylarında büyük bir fırsatı kaçırmış oldu; ama onlar, “Ektiklerimizi yeriz, ürettiklerimizi giyeriz” sloganlarını bir kenara attılar ve faizli krediler ile Uluslararası Para Fonu'nun yıkıcı reçetelerine devam etmeyi tercih ettiler; sonuç olarak, Sudan'ın on yıllardır dondurulmuş borçları, geri ödenmesi imkansız astronomik rakamlara ulaştı!!Savaş öncesinde analistler, yaklaşık kırk yıllık ödenmemiş faizler de dahil olmak üzere ödenecek tutarın yaklaşık 8 milyar İsviçre Frangı (7,99 milyar Dolar ) olduğunu tahmin ediyorlardı.
Faizci kuruluşların esaretinden kurtulup göklerin ve yerin hazineleri elinde olan âlemlerin Rabbi Allah'a kulluğa geri dönerek O'nun şeriatını ve adaletini uygulamak için kalıpların dışında düşünmek gerekir; bu da ancak Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulmasıyla mümkün olacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Gâde Abdulcabbar (Ümmü Evâb) – Sudan