Çarşamba, 26 Cumade’s Sânî 1447 | 2025/12/17
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Ey Suriye'deki Müslümanlar! Ne Sivilliği Ne de Demokrasiyi Sadece İslam'ı İlan Ediniz ki Allahuteala Sizlere Nusret ve Mümin Toplumun Gönüllerine de Şifa Versin

  • Kategori Suriye
  •   |  

Beşar Esad, üç aydan beri yönetimin devrilmesini talep ederek ülkeye yayılan halk hareketlerinin başlamasından bu yana 20.06.2011'de Şam Üniversitesi'nde üçüncü konuşmasını yapmıştır. Konuşmasına, barışı yenileyerek başlamış ve "bütün kadın ve erkek vatandaşlara... bütün kardeş ve bacılara... bütün genç erkeklere ve kızlara... bütün ana ve babalara..." selam göndermiştir. Onun selam gönderdiği sırada güvenlik güçleri hortlakları ve kardeşi Mahir'in yönettiği dördüncü tümen aracılığı ile kadın ve erkek vatandaşlardan, kardeş ve bacılardan, genç erkek ve kızlardan ve baba ve analardan oluşan 1300 küsur kişiyi ölüme göndermiş, bunların on bin küsuru tutuklanmış ve on binlercesini içerde ve dışarıda yerinden etmiştir. Bu insanlara ne yapmak istiyorsa yapması ve hala da yapmaya ısrarla devam etmesinin ardından onun konuşma arzusunda olmadığı görülmüştür. Ancak çevresindeki münafıkların çağrısı onu buna itmiştir. Bundan dolayı konuşma, selam gönderdiği kimseleri mikroplar olarak nitelemesinin dışında her hangi yeni bir şeyden yoksun bir konuşmaydı... Dolayısıyla her kim bu rejimin değişmesini değil de reforma edilmesi gerektiğini iddia ediyorsa kendisinde toplanan bütün şerlerin bir hayır olduğu zannına kapılmış demektir.

Esad bu konuşmasında yeniden, komplocuların, fitnecilerin, karanlık ellerin, tahripçilerin ve kendilerini insanları ve ordu unsurlarını öldürmekle itham eden silahlı aşırı terörist gurupların olduğu iddialarını tekrarlamıştır. Bunu ise bunları yapan güvenlik güçleri hortlaklarını gizlemek için ve gerçeklerin açığa çıktığı sahtekarlık sürecinde yapmıştır... Bu konuşmasında Esad, insanların öncelikli taleplerini... ihmallerin varlığını... zulümleri... vatandaşlara zarar veren uygulamaları... adam kayırmacılığın yaygınlığını... vatandaşların görüşlerinin görmezden gelindiğini... karar alma sürecine katılımın kaldırıldığını... itiraf etmiştir. İşte bu itiraflar, onun kınanması ve gitmesi talepleri için yeterli itiraflardır... Yine bu konuşmada Esad, reform iddialarını sürdürmüştür. Bunu ise ilk aldatma ve saptırma sürecinin ifşa olmasının ardından hem niyetinde var olan ikinci bir başkanlık af kararnamesinin çıkarmak hem medyanın güncellenmesi ve modernizasyonu için büyük bir kurum inşa etmek hem özgürlük alanlarını genişletmek hem yerel yönetim yasası taslığı hazırlamak hem de siyasî partilere dönük yeni yasa çalışması için bir komisyon oluşturmak yoluyla yapacağını iddia etmektedir... Çünkü Esad'ın konuşması, herhangi yeni bir şeyden yoksun bir konuşmaydı. Nitekim konuşmasında, ulusal diyalog çağrısına odaklanmış ve Suriye'nin geleceğinin tayin edilmesinin önemine vurgu yapmıştır. Bundan dolayı bu diyalog için bir takım sembolik nitelemelerde bulunmuş olup bahsettiği sembollerden bazıları şunlardır: "Bir sonraki aşamanın başlığı sürüyor", "Bu ise ya anayasa değişikliği yada yeni bir anayasayla sonuçlanacaktır", "Bu önemli süreçte, tüm Suriye'nin geleceği için ona bir fırsat vermeliyiz ve bunda da başarılı olmak istiyorsak bu diyalogu inşa etmeliyiz." Adeti olduğu üzere o, reform meselelerini ortaya atarak sürekli kendi nefsinden reform meselelerine yönelik değerler belirlemekte ve onu gözetmektedir. Nitekim bu amaç için, "görevi bütün vatandaşları ilgilendiren çeşitli meselelere yönelik kapsamlı diyalogun temellerini ve mekanizmalarını belirlemek olan ulusal diyalog heyeti oluşturmuştur." Bunun ardından da şöyle demiştir: "Anlaşma tamamlanınca heyete gönderilecektir. Şayet başkan tarafından çıkarılan yasalar ve ortada ilgili uygulamaları gerektirecek başka durumlar olursa devlet bunları takip edecektir..." Bunun üzerine çeşitli hayali insanlardan oluşan yüz küsur kişi ile süresi bir veya iki ay olan bir zaman takvimi belirlenmiştir. Bu şekilde insanlara, bizzat rejimin kuracağı diyalogun seçici bir diyalog olacağı ifade edilmektedir. Hatta bu yeni olan durum, reform iddialarında insanları aldatmaktan öte bir şey barındırmamaktadır. Belirtilenlerin üzerine Esad'ın, reform meselelerine dönük nasıl heyetler oluşturacağı, bunların çalışma programlarını nasıl belirleyeceği ve bunların kararlarının uygulanmasını nasıl kontrol edeceği net olarak ortaya çıkmıştır.

Kayda değerdir ki Beşar, daha konuşmasını bitirmeden önce gösteriler ülkenin dört bir tarafına yayılmış olup konuşmasının tüm sözleri reddedilmiş, rejimin devrilme çağrısı yenilenmiş, bedeli ne olursa olsun bundan dönüşün olmadığı ilan edilmiştir. Zira gösterilerde, onun konuşması dinlenmemiş bilakis yaptıklarına dikkat çekilmiştir. Artık onların nazarında rejim, suçlu ve mücrim durumuna düşmüştür.

Suriye'deki Halkımıza:

Gerçekten bu rejim, kendisiyle diyaloga izin vermemek için saptırmalarında ve cürümlerinde haddi aşmıştır. Sizlerden talep edilen, gösteriler için sokakları çıkmaya devam edilmesi, devletin sindirmeye ve kontrol etmeye güç yetiremeyeceği bir şekilde gösterilerin genişletilmesi, güvenlik güçlerinin dağıtılması ve zayıflatılmasıdır. Bu rejim tarafından gelen musibetlere sabretmeniz, nusretin yoludur. Nusret için biraz daha sabredin. Zira sizlerin dayanma gücü rejimin dayanma gücünden daha fazladır.

Protestolarda meydana gelenlerin, sadece İslam çıkışlı olması gerekmektedir. Allahu Subhânehu, demokrasi ve sivil devlet sloganlarının atılmasından razı olmayacaktır. Zira bu sloganların arkasında duran Batı'dır ve bundan maksadı ise İslam'ı yönetimden uzaklaştırmaktır. Bizler, gayrimüslimlerden korkmadığımızı beyan ederek İslam'ı ilan etmeliyiz. Çünkü İslam, beşerî bir sistemdir. Hiçbir din ve mezhep savaşlarından korkmadığımızı da ilan etmeliyiz. Çünkü İslam literatüründe taassupçuluk eğilimleri diye bir şey yoktur. Sonra Kur'an-il Kerim nusterin, Batılı devletlerden ve onun yörüngesinde dönen uydulardan değil sadece Allah katından olduğunu bildirmektedir. وَمَا النَّصْرُ إِلاَّ مِنْ عِندِ اللّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ "Aziz ve Hakîm olan Allah'ın indinden (gelenden) başka nusret yoktur." [Âl-i İmrân 126] Dolayısıyla bizler, nusretine müstahak olmamız için Allahu Subhânehu'ya yönelmeliyiz. Aksi taktirde O'nun gazabına müstahak oluruz.

Suriye Ordusu İçerisindeki Kardeşlerimize:

Aslında sizlerin ordu içerisine Kolon ve Filistin'i kurtarmak için alındığınızı ve rejimin sizleri bundan döndürmemesi gerektiğini hatırlatırız. Bundan daha da önemlisi rejim sizleri, Deraa, Cisru Şuğur, Hama, Banyas, Telbisa ve Humus'taki halkınızı öldürmeniz için kullanmamalıdır. Rejimin, sizler hakkındaki suçlamaları, sizleri toplu mezarlara gömmesi ve tertemiz Suriye halkını bu şekilde itham etmesi ve Suriye halkının katledilmesi direktifleri karşısında bireysel değil toplu bir ret durumunun ortaya çıkması kaçınılmazdır. Köylere zorla girilmesi ve bombalanması karşısındaki bu ortak ret hali, ordunun kendisiyle birlikte halkını da koruduğu bir savunma halidir. Diğer taraftan ümmetin meselelerini benimseyecek, Müslüman olsun gayrimüslim olsun tebasının maslahatlarını hak ve adaletle tesis edecek olan İslamî Hilafet Devleti'ni kurmaları için muhlis Müslümanlara destek vereceğiniz sistematik bir çalışma yapılması da kaçınılmazdır.

Hizb-ut Tahrir, Suriye'deki Müslümanları ve (subayı ve eriyle) gururlu Suriye ordusunu, kendilerini Esad'ın ailesi ile zebanilerinin başlarına getirdiği tüm trajedilerden kurtaracak, onurlarına tekrar iade edecek ve aralarında Kur'an ve sünneti yaşatacak Raşidi Hilafeti Kurmak için olan davetine destek vermeye çağırmaktadır. Yolun doğrusu Allah'ın yoludur. Allahuteala şöyle buyurmuştur:

إِن يَنصُرْكُمُ اللّهُ فَلاَ غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكِّلِ الْمُؤْمِنُونَ "Allah size yardım ederse artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse ondan sonra, artık size kim yardım eder? O halde müminler ancak Allah'a tevekkül etsinler." [Âl-i İmrân 160]

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hollanda'daki Yeni Entegrasyon Müzekkeresi Hitlerin "Mein Kampf /Kavgam" Adlı Kitabına Eklenebilecek Bir Fasıldır

Dışişleri Bakanı "Piet Hein Donner", yeni hükümetin politikasını şekillendireceği söylenen entegrasyon hakkında yeni bir müzekkere sundu. Müzekkere, göçmenlerin entegrasyon için çaba göstermelerini ve devletin desteğinin azaltabileceğini göz önünden bulundurarak kendilerine özgüven duymalarını talep etmektedir. Bu görüş, kendilerince yeni bir görüş olmasından dolayı politikacıların ve medya organlarının önemli ölçüde zihinlerini meşgul etmiştir. Onlardan bazıları, ekonomik sebeplerden dolayı göç eden bir kimseyi devletin yardımsız bırakacak ve yalnızlığa ter edecek olmasından dolayı bu görüşün hatalı bir plan olduğunu söylemişlerdir. Siyasî sebeplerden dolayı göç edenlere gelince; devlet, yardımı hak etmesinden dolayı ona yardım etmelidir. Ancak çoğunun ve medya organlarının göz ardı ettiği yeni gerçek görüş, Hollanda toplumunun temel değerlerine odaklanmakla ilgilidir. Zira müzekkere, yüzün kapatılmasının yasaklanmasını belirtmekte ve belediyeleri, davranışları ve giyimleri iş erişimini zorlaştırmaya yol açan kişilere karşı gerekli uygulamaları benimsemeye çağırmaktadır.

Daha önceki müzekkerelerde, radikalizmin devletin öncelikli düşmanı olduğu metni geçmekte ve aşırıcılık ile radikalliği, siyasî İslam'ın fikirlerine inanan kişi olarak tanımlamaktaydı. Dolayısıyla entegrasyon politikası da bu husus üzerine odaklanmaktadır. Yeni müzekkereye gelince; giyim ile peçe ve Müslüman erkek ve kadınların gerçekleştirmekten imtina ettikleri musafaha gibi davranışlara odaklanılmasını kapsadığı için daha öncekinin de ötesine geçmiştir. Yeni müzekkere sadece bazı fikirleri yasaklamakla kalmayıp bilakis aynı şekilde bir takım giysileri ve davranışları da yasaklamaktadır. Hakeza köke ve dine göre ayrımcılık, bu ülkenin resmî bir politikası haline gelmiştir.

Hollanda da egemen olan hoşgörüsüzlük iklimi göz önüne alındığında insanlardan çoğu bu yeni politikadan dolayı mutlu olacaklardır. Hiç şüphesiz bu ırkçı resmî politika, daha önce Güney Afrika'daki Apartheid döneminde olduğu gibi aynı şekilde seçimlere de etki edecektir. Ancak bu ülkedeki akıl sahibi insanlar, bir takım fikirleri, giysileri ve davranışları yasaklayan ırkçı devlet politikasının, değerleri koruyacak bir politika olarak nitelendirilmesinin imkansız olduğunu bilakis bunun, Hitlerin "Mein Kampf /Kavgam" adlı kitabının yeni bir fasılası olarak eklenmesinin daha evla olduğunu bilmelidirler.


Okay Pala [Ebu Zeyn]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Medya Temsilcisi
Hollanda

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Rusya'daki Hizb-ut Tahrir Üyelerine Yönelik Rusya Hükümetinin Zulmü

Rusya iç güvenlik birimleri, Müslüman bacıları tutuklamış ve onlara yasadışı uygulamalarda bulunmuştur. Bununla ilgili olarak Hizb-ut Tahrir / Endonezya, Cakarda'daki Rusya konsolosluğu önünde bir gösteri düzenledi ve aşağıdaki taleplerini bildirdi:

1- Rusya hükümeti, inandığını iddia ettiği değerlerine aykırı olan bu zulümleri durdurmalıdır! Zira o, ne kadar zulmederse etsin Hizb-ut Tahrir'in oradaki davet çalışmalarını durduramayacağını bilmelidir. Bilakis bu, er yada geç Rusya rejiminin devrilmesine yol açacaktır.

2- Bütün Müslümanlara, her nerede olurlarsa olsunlar mukaddesatlarını, mallarını ve hayatlarını koruyacak olanın sadece İslamî Hilafet olduğunu hatırlatırız. Nitekim Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bir Müslümanı öldürdüklerinde Beni Kurayza Yahudilerinden bir guruba, Yahudilerin eziyet ettiği Müslüman kadını savunacağını ilan etmiştir. Halife Mutasım da Rumların zulmettiği bir Müslüman kadının çığlığını işittiğinde aynı şekilde davranmıştır...

Müslümanlar, laik rejimin altında yaşadıkları sürece kendilerini güvende hissetmemekteler ve malları, mukaddesatları ve hayatlarının tamamı tehdit altındadır. Demokrasi ve iddia ettikleri insan haklarının tamamı, Müslümanların meselelerini çözmeye elverişli olamayan anlamsız boş sloganlardan ibaret olup dahası bunlara zarar vermektedir. Bundan dolayı İslamî Hilafeti kurmak için tüm cehdinizi kullanmakta acele ediniz. Zira Müslümanların eziyetler karşısındaki kalkanı sadece Hilafettir...

Üzerlerindeki zulmün kalkması ve Rusya rejiminin cürümlerinden kurtulmaları için Rusya'daki Müslüman kardeşleriniz için halis dualarda bulunmayı unutmayın...


Muhammed İsmâ’îl Yusanto
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü
Endonezya

Devamını oku...

‘Örgüt değil partiyiz'

  • Kategori Türkiye
  •   |  

Polis, savcılık ve mahkeme ifadelerinde birçok soruyu yanıtsız bırakan yasadışı Hizb'ut Tahrir örgütü ser verip sır vermezken örgütü deşifre etmedi

 

‘Örgüt değil partiyiz'

 

Yasadışı Hizb'ut Tahrir örgütüne yönelik operasyonda gözaltına 18 kişi; polis, savcılık ve mahkeme ifadelerinde birçok soruyu yanıtsız bırakarak örgütü ve ilişkileri deşifre etmedi. Sanıklardan biri "Terör örgütü değil, siyasi partiyiz" savunması yaptı.

Ankara Terörle Mücadele ekipleri, hafta başında Ankara, İstanbul, Bursa, Diyarbakır ve Şanlıurfa'da düzenlediği operasyonda 18 kişiyi gözaltına aldı. Zanlılardan 12'si tutuklanırken, 6'sı ise serbest bırakıldı. Söz konusu kişilerin ABD ve İsrail büyükelçilikleri önündeki eyleme katıldıkları tespit edildi. Şüphelilerin çoğunun emniyette susma haklarını kullanması dikkat çekti. Savcılık ve mahkemede ise şüpheliler bazı ilişkilerine yönelik çok sayıda soruya yanıt vermediler. Bazı sanıkların ifadeleri şöyle:

Mıstık Coşkun: Hakkımda daha önceden İstanbul 10. ve 14. Ağır Ceza mahkemelerinde Hizb'ut Tahrir örgütü üyeliği konusunda açılmış derdest davalarım bulunmaktadır. Bu durum nedeniyle davamın etkilenmemesi amacıyla örgüt ile ilgili sorulara cevap vermek istemiyorum.

Sefa Karslı: Benim mahkemenizde hakkımda Hizb'ut -Tahrir üyeliği konusunda açılmış olan dava bulunuyor. Aleyhime sonuç doğurmaması için örgüt ile ilgili sorulara cevap vermek istemiyorum.

Haluk Özdoğan: Bu soruşturmaların konjoktürel yapıldığını düşünüyorum.

Yasin Babayiğit: Örgüt yöneticisi olduğum iddia ve şüphesi doğru değildir. Soruşturma kapsamında 4 gündür de gözaltında bulunmaktayız. Yoruldum, kalan diğer sorulara da cevap vermek istemiyorum. Üzerimde ele geçen 11 bin 300 dolar para eşimin evini 2.5 ay önce tapuda satmamızdan dolayı var olan paramızdır.

Aydın Usalp: Yasin Babayiğit'i tanıyıp tanımadığım konusunda susma hakkımı kullanmak istiyorum.

Nihat Kurtaran: Savcılık ve kollukta verdiğim ifadeleri huzurunuzda reddediyorum. Hizb'ut -Tahrir bir terör örgütü değildir, bu şekilde değerlendirilmesi hukuki değildir. Bana göre Hizb'ut -Tahrir insanların meselelerine insani ve aynı zamanda İslami çözüm üreten bir siyasi partidir. Dünyanın değişik ülkelerinde faaliyetini serbest olarak sürdürmektedir.

Serdar Yılmaz: Hizb'ut -Tahrir örgütü bir terör örgütü değildir. İslam fikrine dayalı bir siyasi partidir.

Hüseyin Şen: Hizb'ut -Tahrir'e üye olup olmadığım konusundaki soruya cevap vermeyeceğim. Bu sorulara karşı susma hakkımı kullanıyorum.

Cumhuriyet - 01 Temmuz 2011 Cuma, 12:20:40

Kaynaklar:

http://www.focushaber.com/-orgut-degil-partiyiz--h-51722.html

http://focushaber.com/-orgut-degil-partiyiz--h-51722.html

Devamını oku...

Valilikten Suriye konferansına engel

  • Kategori Türkiye
  •   |  

Ankara Valiliği, Adem Özköse, Ahmet Kalkan ve M. Hanefi Yağmur'un konuşmacı olarak planlandığı Suriye konferansını engelledi.

 

Ankara Valiliği, aylık bir dergi tarafından düzenlenen 'Ortadoğu'da Neler Oluyor' başlıklı konferansı iptal etti.

Köklü Değişim Dergisi tarafından düzenlenen ve Adem Özköse, Ahmet Kalkan ve M. Hanefi Yağmur'un konuşmacı olarak planlandığı konferansa Ankara Valiliği tarafında izin verilmedi.

Derginin yazarlarından Mahmut Kar, konu ile ilgili yazılı bir açıklama yaparak konferan için gerekli tüm izinler alınmasına, davetiyeler dağıtılmasına rağmen konferansın son anda valilik tarafından engellendiğini belirtti.

Mahmut Kar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"Ortadoğu'nun alev alev yandığı bu günlerde mazlum halkların yanında, zâlim diktatörlerin ise karşısında durmak ve Ortadoğu'da gerçekleşen katliamlara sessiz kalmamak adına ve yine bu durumdan çıkış için çözüm ortaya koymak için 26,06,2011 pazar günü Ankara Anadolu Gösteri Merkezinde düzenleyeceğimiz "Ortadoğuda Neler Oluyor" konulu 5000 kişilik konferansımız, yasal tüm izinler alınmış olmasına ve konferans için halka ve özel davetlilere davetler ve duyurular yapılmış olmasına rağmen Ankara valiliği tarafından makul hiç bir gerekçe gösterilmeden yasaklandı."

İktidarın Suriye konusunda ki samimiyetsiz politikasının deşifre edilmesini istemediğini öne süren Kar, bu konuda çözüm yolları sunanların susturulması ve baskı altına alınmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.

dunyabulteni.net - 30 Haziran 2011 Perşembe

Kaynak:

http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=165236

Devamını oku...

Şeyh Said "Mücahit ve Şehittir"

  • Kategori Türkiye
  •   |  

Köklü Değişim Dergisi Şeyh Said'in şahadet yıl dönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada şeyh Sait'in İngiliz uşağı değil, bir mücahit ve şehit olduğunu ifade edildi.

 

Şeyh Said

 

Köklü Değişim Dergisi'nden Şeyh Said Açıklaması

 

Köklü Değişim Dergisi Şeyh Said'in şahadet yıl dönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada şeyh Sait'in İngiliz uşağı değil, bir mücahit ve şehit olduğunu ifade edildi.

ŞANLIURFA- Köklü Değişim Dergisi Karakoyun işmerkezinde Şeyh Said'in şahadet yıl dönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını köklü değişim dergisi adına Mehmet Taha Yılmaz okudu. Tarih boyunca İslam ümmeti bünyesinden nice âlim, mücahit ve lider çıktığının vurgulandığı açıklamada "Bu verimli toprakların çıkardığı ümmetin hayırlı evlatlarından birisi de âlim, mücahit ve şehit olan Şeyh Said'i Kürdi'dir. İlga edilen hilafetin ardından, bu menfur karara yapılmış en güçlü itirazı ortaya koyan ve bu sebeple 29 Haziran 1925 tarihinde arkadaşlarıyla birlikte asılarak şehit edilen Şeyh Said'i hatırlamak ve onun kıyamını anlamak gerekir." ifadelerini kullandı.

Tarihe mal olmuş birçok şahsiyet gibi şeyh Said'in de kendisini anlatanların kurbanı olduğunu belirten Mehmet Taha Yılmaz, "Anlatanlar kendi dünya görüşlerine ve çıkarlarına uygun bir Şeyh Sait portresi çizmek adına hem hakikatleri çiğnemişler hem de anlattıkları şahsın şahsı manevisine hakaret etmişlerdir. Kendisine yakıştırılan İngilizci, vatan haini gibi sıfatlara rağmen yapılacak insaflı bir araştırma, onun esasında iddia edilen görüşlerin aksine; ne milliyetçi bir söylem ile ne de dönemin sömürgeci başı İngiltere'nin talimatları doğrultusunda yola koyulmadığı görülür." dedi.

Şeyh Said'in bir İngiliz ajanı olmaktan fersah fersah uzak olduğunu belirten Mehmet Taha Yılmaz, "Devletin gösterdiği yerde oturup şeyhi oradan değerlendirenler onu bir vatan haini ve bir din istimrarcısı ve bir Kürtçü olarak addetmişlerdir. Bu ülkelere devletin işledikleri kıyımları ve zulümleri haklı göstermeye çabalamışlardır. Eğer bir uşaklık varsa, bir İngiliz uşaklığı meselesi varsa birileri için zikredilecekse o da bu iftirayı atanlar için olmalıdır. İşte bu söylediğimiz bir iftira değildir. Cumhuriyetçi kadrolardır, İngiliz muhibbi kadrolardır." şeklinde konuştu.

Sık sık tekbirlerle kesilen basın açıklaması yapılan dua ile son buldu. (Mehmet Demir-İLKHA)

Medya73.com - 29 Haziran 2011

Kaynaklar:

http://www.haberoku.net/haber/7491-koklu-degisim-dergisinden-seyh-said-aciklamasi.html

http://www.medya73.com/seyh-said-mucahit-ve-sehittir-haberi-705940.html

http://www.medya73.com/koklu-degisim-dergisinden-seyh-said-aciklamasi-haberi-704874.html

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir operasyonu

  • Kategori Türkiye
  •   |  

"Terör örgütü Hizb-ut Tahrir yöneticisi ve üyesi oldukları'' iddiasıyla 5 ilde düzenlenen eş zamanlı operasyonda gözaltına alınan 18 kişiden 12'si tutuklandı.

 

AA

Ankara- Ankara, İstanbul, Bursa, Diyarbakır ve Şanlıurfa'da gözaltına alınan 18 zanlı, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince sabah saatlerinde Ankara Adalet Sarayı'na getirildi.

Terör ve organize suçlara ilişkin soruşturmalara bakmakla görevli cumhuriyet savcılarınca sorgulanan 18 kişi, tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliğine çıkartılan zanlılardan, 12'si tutuklanırken, 6'sı ise serbest bırakıldı.

Cumhuriyet - 28 Haziran 2011

Kaynaklar:

http://www.cumhuriyet.com.tr/?kn=7&hn=256800

http://www.sanliurfa.com/haber34369-hizb-ut-tahrir.htm

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1152000&title=hizbut-tahrire-uye-olmaktan-12-kisi-tutuklandi

http://www.haber3.com/5-ilde-operasyon-18-gozalti-920480h.htm

http://www.haber3.com/hizb-ut-tahrir-operasyonu-gozaltina-alinan-18-kisiden-12si-tutuklandi-920278h.htm

http://www.sondakika.com/haber-hizb-ut-tahrir-operasyonu-2-2827429/

http://www.sondakika.com/haber-hizb-ut-tahrir-e-12-tutuklama-2827277/

http://www.haberdar.com/haber/hizb-ut-tahrire-12-tutuklama-2878888

http://www.bugun.com.tr/haber-detay/160601-teror-orgutu-operasyonu-haberi.aspx

http://www.haber10.com/haber/245089/

http://www.tumgazeteler.com/?a=6947707

http://tr.euronews.net/ajans/988627-hzb-ut-tahrre-12-tutuklama/

http://www.birincikuvvet.com/haber/guncel/hizb-ut-tahrir-operasyonunda-tutuklama/419081.html

http://www.beyazgazete.com/haber/2011/06/28/hizb-ut-tahrir-e-12-tutuklama-ankara-a-a.html

http://www.malatyaguncel.com/news_detail.php?id=69270

http://www.objektifhaber.com/haber/guncel/turkiye/hizb-ut-tahrire-12-tutuklama-82825.html

http://www.haberx.com/hizbut_tahrire_12_tutuklama(17,n,10712824,283).aspx

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Ürdün'deki Kadınlar, Hizb-ut Tahrir'in Rusya Konsolosluğu Önündeki Protestosuna Dönük Davetine Karşılık Verdiler

Ürdün'deki onlarca kadın çocuklarıyla birlikte davete karşılık verdiler... Kadınlar, Rusya güvenlik birimlerinin Müslüman kadınlara karşı uyguladığı baskı, zulüm ve zalim uygulamalarını kınamak ve protesto etmek için Amman'daki Rusya konsolosluğu önünde protesto duruşu aldılar. Zira bu birimler, evlerin kutsallığını ihlal etmişler, tutuklu şebabın eşlerinden olan kadınları tutuklamışlar ve çocuklarını da yetimhaneye koymuşlardır.

Bu duruş, sabah saat tam onda başladı. Zira kadınlar ve çocuklar konsolosluğun önünde bir araya gelmiş, bulundukları yerde tekbir çığlıkları yükselmiş, çığlıkları her yerde yankılanmış ve katılımcılardan biri, nasıl olur da bu hainler, Halife yok diye Müslümanlara ihanet etmeye ve zulmetmeye cüret edebilirler(?) şeklinde Rusya'nın Müslüman kadınlara ve çocuklarına karşı cürümlerini açıklayan bir konuşma yapmıştır. Ayrıca konuşmacı kadın, Rusya'daki kadınlara yapılanlar ve yapılmakta olanlara karşı Müslümanların görevlerinin, dini koruyacak ve Müslümanların ırzlarını savunacak olan Hilafeti geri getirmek için çalışmak olduğuna dikkat çekmiştir.

Bu duruş sırasında Rusya ile cürümlerini kınanarak azim İslam ümmetinin kışkırtılmasının sonuçları hususunda Rusya'yı uyaran sloganlar atılmıştır. Bu sloganlardan bazıları şunlardır: "İnguşya ve Dağıstan'daki... Bütün Herkesi Yerinden Ettiniz", "Ümmetin En Büyük Düşmanı Rusya'dır, Allahuekber", "Rusya, Ümmeti Muhammed ile Savaşan Kafir Bir Düşmandır", "Rusya, En İğrenç Cürümleri İşleyen Acımasız Bir Düşmandır", "Çeçenistan ve Afgan Savaşlarını Unutmadık", "Tutukladıkları Analar Parçalanmazlar, Çünkü Onlar Müslümandırlar." Ayrıca çocuklar ve kadınlar ellerinde üzerinde şu ifadelerin yazılı olduğu pankartlar taşımışlardır: "Çocuklarımız ve Tarihimiz Size Dersinizi Verecektir", "Vahdetimizin Ardından İzzetimiz Geri Dönecektir", "Sizin Ayak Diremeniz Mutasım'ın Yokluğundandır", "İslam Ümmeti Azim Bir Ümmet Olup Onu Yeniden Kazanamayacaksınız."

Protesto yerine birçok medya organları da katılarak Medya Bürosu Başkanı ile basın görüşmeleri yaptıkları gibi aynı şekilde bu duruşa katılan bazı bacılarımızla da görüşmeler yaptılar. Bu duruş, belirlenen vakitte, yani tam saat on birde Allahu Subhânehu'nun fazlı ve keremiyle selametle sona erdi.

Azim olan Allah'tan, bu kerime kadınlara sevap vermesini, Rusya'daki bacılarımızın sıkıntısını gidermesini ve Müslümanlara, ümmetimizin izzetini ve şerefini geri döndürecek olan Hilafet Devleti'ni çabuklaştırmasını temenni ediyoruz.

 

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER