- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Amerikan Pragmatizmi!
Pragmatizm, uluslararası krizlerle başa çıkmada kazançların, kayıpların ve maliyetlerin dikkatli bir şekilde hesaplanması üzerine kurulu olan Amerikan politikasının belkemiğidir.
Belki de ABD Başkanı Trump'ın Ukrayna krizini ele alış biçimi, Rusya'nın 2014 yılında işgal ettiği Ukrayna toprakları üzerindeki kontrolünü tanımayı reddetmek yoluyla Rusya Devlet Başkanı Putin ile ilişkilerinde daha sert bir tutum sergileyen Joe Biden'dan farklı gibi görülebilir; ama aslında her iki tutum da, tutumu gerçekliğe daha uygun hale getiren Amerikan politikasının pragmatizminden kaynaklanmaktadır.
Belki de daha dakik bir ifadeyle, Rusya'nın üç yıl önce Ukrayna'yı işgal etmesi, sayesinde birçok hedefleri gerçekleştirmek isteyen Amerika için stratejik bir meydan okuma oluşturmaktaydı ve belki de bu hedeflere ulaşıldıktan sonra, Rusya ile müzakere etme gerçeği, ele alınması gereken bir gerçeklik haline gelmişti.
Belki de Amerika'daki karar alıcılar, Orta Doğu'daki tüm stratejik öneminden dolayı Rusya'nın Suriye'deki nüfuzunu kaybetmesinin, onun Ukrayna ile olan savaşını bir ölüm kalım meselesi haline getirdiğini ve bunun da Rusya üzerinde daha fazla baskıya yol açtığını ve Avrupa'daki istikrarı tehdit edebileceğini fark etmişlerdir.
Amerikan çıkarlarına göre Ukrayna krizi Washington için bir yük olma yolunda olabilir ve belki de bütün bunlar Başkan Trump'ı Ukrayna krizini çözme konusunda acele etmeye sevk etmiş olabilir.
Aynı zamanda bu, Orta Doğu'daki çatışmayla ilgili olan değerlendirmelerle birlikte İran dosyası için de geçerli olabilir; zira Amerika İran'ın bölgedeki kollarını dağıtmayı başardı ancak Amerikan çıkarları Tahran'ın bir dereceye kadar nüfuzunu ve gücünü korumayı gerektiriyor ki böylece İran komşuları için taifeci ve mezhepsel bir tehdit kaynağı olmaya devam etsin ve onlar da koruma talep etmeye ve Amerikan silahları almaya devam etsinler.
Bu nedenle Washington'un gerginlik yaşanan noktalardaki önceliklerini kendi bakış açısı ve çıkarlarına göre yeniden düzenlemekle ilgilendiğini, bir müttefik veya dostu önemsemediğini görüyorsunuz.
Amerikan pragmatizmi bugün doğmamıştır ve belki de Trump uluslararası ilişkilere yönelik ticari bakış açısıyla bu pragmatizmi daha belirgin bir aşamaya taşımış olabilir ancak onun bu bakış açısı iki yüzyıldan fazla bir süredir şekillenen, hatta Washington'daki yönetici sınıfın davranışlarında da kendini göstermeye başlayan Amerikan siyasetinde derin köklere sahip olmaya devam ediyor.
Kendisini insan haklarının koruyucusu haline getiren demokrasinin lideri Amerika, aşırı kan dökücülüğünü ve iğrenç ırkçılığını gizlemekte ve kendisi için siyasi ve popüler yönelimi oluşturan medeniyetinden miras aldığı kibri taşımaktadır.
Genişleme ve kontrol etme hayalinin kırıldığının işaretleri ufukta belirmeye başladı ancak güç mantığı, oldubitti-emrivaki siyaseti, hayali ihtişamın merkezinde konumlanma ve güçlü medya makinesi, evet tüm bunlar, tıpkı Hollywood'un yaptığı gibi, efsanevi bir Amerika imajının yaratılmasına katkıda bulunmuştur.
Amerika'nın kendisini yücelttiği ve kendisinden başkasını görmediği bu kibir ve küstahlık, Allah'ın izniyle onun, hem dahili hem de harici düzeyde gerçekleşecek olan kaçınılmaz düşüşü olmasına ek olarak içinden geçmiş olduğu boğucu mali kriz de Allah'ın izniyle onun kibrinin sonu olacaktır.
İnsanlığın bugün bu karmaşadan ve yıkımdan kurtaracak birine ne kadar da ihtiyacı vardır; İslam ümmeti insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olduğundan dolayı tüm insanlık onun hükümlerine muhtaç bir hale gelmiştir; hatta bu milletler bu ihtiyacı inkar edip reddetseler bile. Zira İslam ümmeti, tarih boyunca medeniyet meşalesini taşımaya ve insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak için insanlığa Allah'ın şeriatıyla liderlik etme gücüne ehil olmuş ve olmaya da devam edecektir. Dolayısıyla açgözlü materyalist bir medeniyetin felaketleriyle eziyet çeken bu insanlık, acısını çektiği sefaletinden ve sıkıntısından kurtulmak için İslam'ın hükümlerinin hidayeti dışında bir çıkış yolu bulamayacaktır. Nasıl olmasın ki; zira onu bu onurlu rol için seçen ve insanlığı kurtarmayı en önemli görevlerinden biri haline getiren Allah Subhanehu ve Teala'dır. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا كَٓافَّةً لِلنَّاسِ بَش۪يراً وَنَذ۪يراً وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Biz seni, ancak bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmezler.” [Sebe 28]
Ümmetin yaşadığı tüm sıkıntılara ve zorluklara rağmen ancak tüm gözler onun üzerine odaklanacaktır; zira bu görev için, yani insanlığa liderlik etme ve onu kurtarma görevi için ehil olan ve hâlâ da olmaya devam eden odur.
İslam ümmeti, Allah'ın izniyle kendisini kurtarmaya ve izzetini geri kazanmaya muktedir olduğu gibi insanlığı eziyetlerinden kurtarmayı da talep etmekte olup tüm dünyada doğru bir adalet imajı çizmeye ve bunu sahada uygulamaya da muktedirdir; ancak bu, Birleşmiş Milletler ve sahte insan hakları kurumlarında olduğu gibi sadece sloganlardan ibaret olmamıştır; zira gayrimüslimler uzun tarihi boyunca İslam Devleti'nin gölgesi altında yaşamış ve İslam'ın adaletinden yararlanmışlardır.
Günümüz insanlığının gerçekliği ümmetimize ağır bir yük yüklemektedir; bu yük kendini kurtarma, sonra İslam'ın değerlerinden ve hükümlerinden kaynaklanan hadaratıyla kalkınma yüküdür ki böylece ümmet, ilerleyebilsin ve insanlığı, insani değerleri yok eden, insanı en düşük seviyeye indiren, onu sadece sayılardan ibaret kılan ve sermaye sahiplerinin onu istedikleri şekilde yönlendirmek için kontrol ettikleri Batı medeniyetinin yarattığı etkilerin tüm acılarından kurtarmanın sancağını taşıyabilsin. İşte halkına asla yalan söylemeyen Hizb-ut Tahrir sizleri, bu ümmetin izzetini yeniden tesis etmek, Allahu Teala’nın onun için seçtiği liderlik ve öncülükte onu hak ettiği konuma geri döndürmek için kendisiyle birlikte çalışmaya davet ediyor; dikkat edin bu liderlik, insanları kurtarmak ve onları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için dünyaya liderlik etmektir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munis Hamid – Irak