Cumartesi, 19 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Gösteriler, Yürüyüşler ve Müslümanların İki Saf Halinde Dışarı Çıkmaları İle İlgili Hadis Hakkında

بسم الله الرحمن الرحيم

Soru:

 

Moadh Seif Elmi

 

Değerli Şeyhimiz, es-Selamu Aleykum

Bir tarafta Ömer, diğer tarafta Hamza'nın olup, Müslümanların iki saf halinde dışarı çıkmaları ile ilgili hadis zayıf mı? Teşekkür ediyorum.

 

Soru:

 

Andalusi Maqdisi Andalus

 

Değerli Şeyhimiz, es Selamu Aleykum

Gösteriler hakkındaki soru cevabınızda şu hadisle delil getirdiniz: "Ebu Nuaym Ahmed ibn Abdullah ibn Ahmed ibn İshak ibn Musa ibn Mihran el-Esbehânî [ö: H.430] Hilyetu'l Evliyâ ve Tabakatu'l Esfiyâ adlı eserinde İbn Abbas'tan rivayet ettiğine göre

سَأَلْتُ عُمَرَ رَضِيَ اللهُ تَعَالَى عَنْهُ: "لِأَيِّ شَيْءٍ سُمِّيتَ الْفَارُوقَ؟ قَالَ: أَسْلَمَ حَمْزَةُ قَبْلِي بِثَلَاثَةِ أَيَّامٍ، ثُمَّ شَرَحَ اللهُ صَدْرِي لِلْإِسْلَامِ... قلت: أَيْنَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم؟، قَالَتْ أُخْتِي: هُوَ فِي دَارِ الْأَرْقَمِ بْنِ الْأَرْقَمِ عِنْدَ الصَّفَا، فَأَتَيْتُ الدَّارَ... فَقُلْتُ: أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ، قَالَ: فَكَبَّرَ أَهْلُ الدَّارِ تَكْبِيرَةً سَمِعَهَا أَهْلُ الْمَسْجِدِ، قَالَ: فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللهِ أَلَسْنَا عَلَى الْحَقِّ إِنْ مُتْنَا وَإِنْ حَيِينَا؟ قَالَ: بَلَى وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، إِنَّكُمْ عَلَى الْحَقِّ إِنْ مُتُّمْ وَإِنْ حَيِيتُمْ، قَالَ: فَقُلْتُ: فَفِيمَ الِاخْتِفَاءُ؟ وَالَّذِي بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لَتَخْرُجَنَّ، فَأَخْرَجْنَاهُ فِي صَفَّيْنِ، حَمْزَةُ فِي أَحَدِهِمَا، وَأَنَا فِي الْآخَرِ، لَهُ كَدِيدٌ كَكَدِيدِ الطَّحِينِ، حَتَّى دَخَلْنَا الْمَسْجِدَ، قَالَ: فَنَظَرَتْ إِلَيَّ قُرَيْشٌ وَإِلَى حَمْزَةَ، فَأَصَابَتْهُمْ كَآبَةٌ لَمْ يُصِبْهُمْ مِثْلَهَا، فَسَمَّانِي رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَئِذٍ الْفَارُوقَ، وَفَرَّقَ اللهُ بَيْنَ الْحَقِّ وَالْبَاطِلِ "Ömer'e hangi nedenden dolayı el-Faruk adını aldın diye sordum." O da "Hamza benden üç gün önce Müslüman oldu. Sonra Allah Subhânehu ve Teâlâ benim kalbimi İslam'a açtı" cevabını verdi. Ömer "Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem nerede? Diye sordum. Bunun üzerine kız kardeşim "Safa'da Erkam ibnu'l Erkam'ın evinde" dedi. Ben de eve gittim ve "Allah'tan başka ilah olmadığına şahadet ederim. O birdir ve eşi benzeri yoktur. Muhammed de O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim." Dedim. Bunun üzerine "Evdekiler öyle bir tekbir getirdiler ki cami halkı duydu." dedi. Dedim ki: Ey Allah'ın Elçisi, biz ölürsek ve yaşarsak hak üzerinde değil miyiz?" "Evet, nefsim elinde olana yemin ederim ki ölürseniz de yaşarsanız da hak üzeresiniz." buyurdu. Dedim ki: "O zaman bu gizlenmek niye? Seni hak ile gönderene yemin ederim ki çıkacağız. Ardından iki sıra şeklinde evden dışarı çıktık. Birinde Hamza, diğerinde ben vardım. O, öyle bir ses çıkarıyordu ki! Nihayet mescide girdik. Bir Kureyş'e bir de Hamza'ya baktım. Kureyş'i daha önce benzeri görülmemiş şekilde tasa ve kaygı sardı. İşte o gün Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bana el-Faruk ismini verdi. Allah Subhânehu ve Teâlâ hak ile batıl arasını ayırdı."

Bu hadisten bahsederken Albani, hadisin münker olduğunu ve hadis âlimlerinin çoğunun bu hadisi zayıf gördüklerini söyledi. Benim sorum, iki şıktan oluşuyor: Birincisi: Zayıf hadisle delil getirmek caiz midir? Cevap, evet ise, öyleyse ne zaman delil getireceğiz ve ona nasıl hüküm vereceğiz? Eğer cevap hayır ise, o zaman soruda belirtilen rivayet dışında başka bir rivayet var mı? Allah Subhânehu ve Teâlâ bizi sizin ilminizden faydalandırsın, sizi korusun ve size fetih nasip eylesin.

Abdullah eş-Şâmî

 

Cevap:

 

Aleykum'us Selam ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

İki soruda da aşağı yukarı aynı konu hakkındadır. Bu yüzden buna verilecek cevap şöyledir:

Ey kerim kardeşlerim! Eğer bir rivayetin zayıf olduğuna dair bir şey okursanız, bu, o rivayetin kesinlikle zayıf olduğu anlamına gelmez. Örneğin öyle Şeyhler var ki Buhârî ve Müslim'de geçen bazı hadisleri zayıf gördüler. Yani ümmetin rivayetlerini kabul ettiği ve güvendiği iki kişinin rivayet ettiği hadisleri zayıf gördüler demektir. Oysa Buhârî ve Müslim, senet ve metin olarak rivayetin sıhhatinde, çok titiz ölçüler gözettiler, ince eleyip sık dokudular. Buna rağmen ikisinde geçen bazı hadisleri zayıflayanların olduğunu biliyoruz!

Evet, eğer hadisin zayıf olduğu anlaşılırsa, onunla delil getirmek caiz olmaz. Ama muhaddisler ya da bazıları, bir hadise zayıf diyebilirler, diğerleri de hadisin hasen ve istidlale uygun olduğunu söyleyebilirler. Hadis ilmi ve usulünü bilenler, bu meseleyi bilirler. Bu mesele, hadisçiler ve müçtehitler nezdinde meşhur bir meseledir. Bir müçtehit, bir hadisle delil getirirken, diğeri onunla delil getirmeyebilir. Biz, bu meseleyi Şahsiye 1 Kitabımızın "Makbul ve Merdut Hadis" ve "Şeri Hükümlerde Hadisin Delil Kabul Edilmesi" bölümünde ayrıntılı olarak açıkladık.

Şimdi Ömer RadiyAllahu Anh Müslüman olduktan sonra Sahabenin Mekke'de açığa çıkmaları ile ilgili sorunuza cevap vereyim:

1- Soru cevapta geçen hadisi, Ebu Nuaym Ahmed ibn Abdullah ibn Ahmed ibn İshak ibn Musa ibn Mihran el-Esbehânî [ö: H.430] Hilyetu'l Evliyâ ve Tabakatu'l Esfiyâ adlı eserinde rivayet etti. Ebu Nuaym ise, güvenilir bir hafızdır. ez-Zirikli onun hakkında şöyle der: "Ebu Nuaym [H. 336-430 M. 948-1038], Ahmed bin Abdullah bin Ahmed el Esbehani'dir. Ebu Nuaym, hafızdır, tarihçidir, hıfz ve rivayeti güvenilirdir. Esbehan'da doğdu ve orada vefat etti. On cüzlük Hilyetu'l Evliyâ ve Tabakatu'l Esfiyâ ve çok büyük olan Marifetu's Sahabe eserleri arasındadır. Matbu şekli iki cilttir. İstanbul Topkapı Saray III. Ahmed Kütüphanesi mevcuttur. el-Meymeni de hatıralarında belirttiği üzere 497 rakamı altında korunmaktadır. Yine Tabakatu'l Muhaddisin ve'r Ruvat, Delailu'n Nübüvvet, Zikru Ehbaru Esbehan ve eş-Şuara da eserleri arasındadır."

Bu yüzden Ömer RadiyAllahu Anh Müslüman olduktan sonra Müslümanların iki saf halinde dışarı çıkmaları ile ilgili Ebu Nuaym'ın rivayeti delil getirilebilir.

2- Bununla beraber bu rivayet bu konudaki tek rivayet değildir. Aksine sahih başka rivayetler de vardır:

- el-Hâkim'in Müstedreki'nde şöyle geçmektedir:

عَنْ عُثْمَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْأَرْقَمِ، عَنْ جَدِّهِ الْأَرْقَمِ، وَكَانَ بَدْرِيًّا، وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم آوَى فِي دَارِهِ عِنْدَ الصَّفَا حَتَّى تَكَامَلُوا أَرْبَعِينَ رَجُلًا مُسْلِمَيْنِ، وَكَانَ آخِرَهُمْ إِسْلَامًا عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ، فَلَمَّا كَانُوا أَرْبَعِينَ خَرَجُوا إِلَى الْمُشْرِكِينَ "...Osman bin Abdullah bin Erkam'dan, Bedir'e katılan dedesi Erkam'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Safa tepesinin yanında bulunan Erkam'ın evinde gizlice toplanıyordu. Nihayet Ömer ibn Hattab'ın Müslüman oluşu ile sayıları kırka ulaşınca ortaya çıktılar." el-Hâkim, Şeyhan rivayet etmemiş ise de isnadı sahih bir hadistir dedi ve ez-Zehebi'de ona muvafakat etti.

- İbn Sad, et-Tabakatu'l Kübra'da şöyle dedi:

عن يحيى بن عمران بن عثمان بن الأرقم قال: سمعت جدي عثمان بن الأرقم يقول: "أنا ابن سبعة في الإسلام، أسلم أبي سابع سبعة، وكانت داره بمكة على الصفا، وهي الدار التي كان النبي صلى الله عليه وسلم يكون فيها أول الإسلام، وفيها دعا الناس إلى الإسلام وأسلم فيها قوم كثير، وقال ليلة الاثنين فيها: "اللهم أعز الإسلام بأحب الرجلين إليك: عمر بن الخطاب أو عمرو بن هشام" فجاء عمر بن الخطاب من الغد بكرة فأسلم في دار الأرقم، وخرجوا منها فكبروا وطافوا البيت ظاهرين ودعيت دار الأرقم دار الإسلام "Yahya bin İmran bin Osman bin Erkam dedi ki: Dedem Osman bin Erkam'ı şöyle derken işittim: "Ben, yedi yaşında Müslüman olmuştum. Babam ise yetmiş yedi yaşında Müslüman olmuştu. Evi, Mekke'de Safa tepesinde idi. Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem İslam'ın ilk yıllarında o evde toplanır, insanları İslam'a o evde davet ediyordu. Birçok halk o evde Müslüman olmuştu. Pazartesi gecesi orada şöyle demişti: "Allahım, İslam'ı iki kişi ile güçlendir: Ömer ibn el-Hattab veya Amr ibn Hişam." Ertesi gün Ömer ibn el-Hattab, erkenden çıkageldi ve Dar'ul Erkam'da Müslüman oldu. Sonra oradan tekbir getirerek dışarı çıktılar, gövde gösterisi yaparak Kâbe'yi tavaf ettiler. O tarihten sonra Dar'ul Erkam, Dar'ul İslam olarak adlandırıldı..."

- İbn İshak Sireti Nebevi'de şöyle der:

قال عمر عند ذلك: والله لنحن بالإسلام أحق أن ننادي... فليظهرن بمكة دين الله، فإن أراد قومنا بغياً علينا ناجزناهم، وإن قومنا أنصفونا قبلنا منهم، فخرج عمر وأصحابه، فجلسوا في المسجد، فلما رأت قريش إسلام عمر سقط في أيديهم "O zaman Ömer RadiyAllahu Anh dedi ki: Vallahi biz İslam'ı açıklamaya daha layığız. Mekke'de Allah'ın dini kesinlikle açıklanacaktır. Eğer halkımız bize saldırırsa, biz de onlara saldırırız. Eğer bize insaf ederse, biz de kabul ederiz. Ardından Ömer ve arkadaşları evden dışarı çıktılar. Gidip camiye oturdular. Kureyş, Ömer'in Müslüman olduğunu görünce deliye döndü."

- Keza Takiyüddin el-Makrizi'nin İmtâu'l Esma, Hüseyin bin ed-Diyar Bekri'nin Tarihu'l Hamis Fi Ehvali Enfusi'l Nefis, Muhammed Ebu Şehba'nin es-Siretu'n Nebeviyye Ala Davi'l Kur'an ve's Sünnet, Safiyy Rahman el-Mubarakfuri'nin er-Rahiku'l Mehtum ve diğer eserlerde de iki saf halinde dışarı çıkılması konusu geçmektedir.

3- Bununla beraber şuna da dikkat edilmelidir ki gösteri ve yürüyüşlerin caiz olduğuna sadece bu rivayetler ile delil getirilmez. Çünkü gösteri ve yürüyüşler, tıpkı yayınlar, konferanslar, seminerler, videolar ve diğer araç ve üsluplar gibi, görüş belirtmek ve düşünce ortaya koymak için kullanılan bir üsluptur. Üslup ve araçlar, haram kılıcı delil gelmediği sürece mubahtır. Eğer bazıları hakkında haram kılıcı delil gelmişse, o zaman haram olurlar. Bu araç ve üsluplar ile İslam'ı taşımak, ona bağlanmak ve onunla kaynaşmak için insanlar tahrik edilir. Bayrakları ve sloganları ile Hizbin idaresinde olmak koşuluyla Hizb, duruma göre bu eylemleri yapar. Kendi liderliği altında insanları bir araya getirir. Herkes kendi bayrak ve sloganını atmak koşuluyla diğer gruplar ile ortak bir eyleme kalkışmaz. Hizb böyle yapmaz ve böyle bir eyleme de kalkışmaz. Kendi idaremizde ve liderliğimizde yapabiliyorsak yaparız. Bazen yapamadığımız, bazen de yaptığımız zamanlar oldu. Örneğin Medya Büroları üslubu böyledir. Ebu İbrahim -Allah rahmet eylesin- döneminde gerçekten çok zordu. Ebu Yusuf -Allah rahmet eylesin- döneminde ise fazla zor değildi. Örneğin bana Ürdün Resmi Sözcülüğünü teklif etti. Bugün gördüğünüz gibi Medya Bürolarımız herkesin dikkatini çekmektedir.

 

4- Sonuç olarak sevgili kardeşlerim, yaptığımız her eylemi, attığımız her adımı, enine boyuna inceden inceye düşünürüz. Sadece haramdan değil, haram tozu karışan ve harama yakın olan her şeyden uzak dururuz. Gizli açık her yerde, küçük büyük her şeyde Allah'a tevekkül ederiz. Biz, dağların dahi yüklenmekten kaçındığı bir sorumluluğu yükleniyoruz. Kalplerimiz, dilimiz ve uzuvlarımız ile şeri hükümlere bağlanmasaydık, bugünlere gelebileceğimizi düşünebiliyor musunuz? Bizi işlerin en doğrusuna hidayet etmesi için Allah'tan yardım isteriz. Şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ Salihlerin dostudur.

 

Kardeşiniz Ata İbn Halil Ebu Raşta

Facebook sayfasının linki:

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=220629058105179

 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER