Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Türkiye’de Yaşanan Patlamaların Arkasında Kim Var?

بسم الله الرحمن الرحيم

Soru Cevap

Türkiye’de Yaşanan Patlamaların Arkasında Kim Var?

Soru:

17 Aralık 2016 Cumartesi günü bir patlama oldu… “Türk silahlı kuvvetlerinden yapılan açıklamaya göre Cumartesi günü Türkiye’nin orta kısmında yer alan Kayseri ilinde Erciyes Üniversitesi yakınında bomba yüklü arabanın patlatılması sonucunda 13 asker öldü ve içinde sivillerin de yer aldığı 48 kişi yaralandı.” [17.12.2016 CNN el-Arabiya]  Geçtiğimiz hafta 10 Aralık 2016 Cumartesi akşamı da İstanbul’un ortasında Beşiktaş Spor kulübü yakınında bir patlama meydana geldi. Bu patlamada da 30’u polis olmak üzere 38 kişi hayatını kaybetti. Daha sonra ölü sayısı 44’e yükseldi. İlk patlamayı “Kürdistan Özgürlük Şahinleri” adındaki bir örgüt üstlendi. Kayseri’de yaşanan patlama da aynı mıdır? Bu örgütün arkasında kim var? Bu patlamaların nedeni nedir? Allah sizi hayırla mükâfatlandırsın?

Cevap:

1-    Kürdistan Özgürlük Şahinleri, 10 Aralık 2016 tarihinde İstanbul’da yaşanan patlamanın sorumluluğunu üstendiğini açıkladı. PKK kökenli olan Kürdistan Özgürlük Şahinleri örgütü, 38 kişinin öldüğü ve 155 kişinin de yaralandığı futbol stadının önünde meydana gelen patlamanın sorumluluğunu üstlendiğini açıkladı. Bu örgüt kendisine ait internet sitesinde önümüzde yıl içerisinde de Türkiye’de daha başka saldırılar gerçekleştireceğini açıkladı. 2016 yılının başlarından bu yana yaşanan bombalamaların ve başarısız darbe teşebbüsünün yaraları daha sarılmadan bir ülkede iki şok daha yaşandı. Beşiktaş spor kulübüne ait olan Vodafone Arena stadında oynanan futbol karşılaşmasından yaklaşık iki saat sonra stat önünde polislere yönelik bir saldırı gerçekleşti. [11.12 2016 Reuters Ankara] Daha sonra ölü sayısı arttı. “Sağlık Bakanlığı tarafından basına yapılan açıklamaya göre Cumartesi akşamı İstanbul’da yaşanan patlamada hayatını kaybedenlerin sayısı, en az 44’dur. Ankara’da parlamentoda yaptığı açıklamada Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kanlı saldırıda 36 polis ve 8 sivilimizi kaybettik dedi.” [12.12.2016 eş-Şarku’l Evsat]

2-    17 Aralık 2016 tarihinde yaşanan saldırıyı ise şu ana kadar üstlenen olmadı. Ancak Türk yetkililerce yapılan açıklamada bugünkü yaşanan patlamanın geçtiğimiz Cumartesi günü 10 Aralık 2016 tarihinde yaşanan patlamaya çok benzediği ifade edildi. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, NTV’ye yaptığı açıklamada, “Ülkenin ortasında çarşı iznine çıkan askerleri taşıyan otobüse yönelik bomba yüklü arabayla yapılan saldırıda kullanılan bomba geçtiğimiz hafta İstanbul’daki patlamada kullanılan bombaya benziyor.” dedi. 13 kişinin öldüğü ve 55 kişinin de yaralandığı saldırının sorumluluğunu kimin üstlendiği açıklanmadı. [17.12.2016 el-Arabiya.net] Diğer taraftan ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, saldırıdan PKK’nın sorumlu olduğunu söyledi. Erdoğan yaptığı açıklamada, saldırıdan “Ayrılıkçı terör örgütünü sorumlu tutarak bu saldırılarla Irak ve Suriye’de yaşanan gelişmelerle olan bağlantısına işaret etti. Türkiye Cumhurbaşkanı birçok defa “ayrılıkçı terör örgütü” ifadesini kullanmak suretiyle Amerika Birleşik Devletleri’nin ve Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki terör örgütleri listesinde yer alan PKK’yı işaret etti. [17.12.2016 el-Arabiya.net]

Bu açıklamalara göre 17 Aralık 2016 ile 10 Aralık 2016 tarihlerinde gerçekleşen patlamalarının failinin aynı olduğu yani TAK diye isimlendirilen Kürdistan Özgürlük Şahinleri örgütü olduğu düşüncesi ağırlık kazanmaktadır.

3-    Bu örgütün vakıası ve geçmişini PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın tutuklanmasından sonra yaşanan gelişmeleri dermeyan ettikten sonra açıklayacağız.

A-   1999 yılında Öcalan’ın Kenya’nın başkenti Nairobi’de tutuklanmasının akabinde Kürdistan Topluluklar Birliği [KKK] liderliği için altı kişilik bir komite kuruldu. KKK, Kürdistan bölgesindeki diğer Kürt partilere kıyasla gerçekten çok karmaşık bir bileşendir. KKK, içinde Gençlik Konseyi, Öğrenciler Konseyi, Kadınlar Konseyi, sivil toplum kuruluşları, hizmet ve güvenlik komiteleri olan dört büyük partiden oluşmaktadır. Bunlar, Türkiye’de faaliyet gösteren PKK, Suriye’de faaliyet gösteren PYD [Demokratik Birlik Partisi], Irak’ta faaliyet gösteren PÇDK [Demokratik Çözüm Partisi] ve İran’da faaliyet gösteren PJAK [Kürdistan Özgür Yaşam Partisi] partileridir. Bu partilerin her birinin kendisine özel lideri ve örgütlenmesi vardır. Ancak nihayetinde her biri, 1999 yılından bu yana Murat Karayılan başkanlığındaki Kürdistan Topluluklar Birliği bünyesinde faaliyet göstermektedir.

B-   1999 yılında Abdullah Öcalan’dan sonra PKK’nın liderliğine getirilen Murat Karayılan döneminde Türkiye’ye karşı tutumda yumuşama görüldü. Amerika’nın planlamasıyla Türk hükümeti ile Öcalan arasında gerçekleşen karşılıklı görüşmelerin tamamlanmasından sonra PKK’nın hedefi tam bağımsız Kürdistan kurulmasından Türkiye’deki Kürtlere özerk yönetim sağlanması ve kültürel haklar verilmesi gibi bir çerçeveye evirildi.

C-   Murat Karayılan’ın liderliği döneminde Türk hükümeti ile PKK arasındaki ilişkiler, Türk hükümeti ile Kürtler arasındaki durumların bir miktar sakinleşmesi hususunda Amerika tarafından çizilen çerçeveye göre bir miktar yumuşama ve sakinlikle devam etti. Daha sonra özellikle 2012 yılının sonlarından itibaren taraflar arasındaki sakinleştirme araçları birbirini takip etti.

•     16 Aralık 2012: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, İmralı Adasını giderek Abdullah Öcalan’la görüştü.

•     29 Aralık 2012: Başbakan Erdoğan TRT canlı yayınında İmralı’yla görüştüklerini açıkladı.

•     21 Mart 2013: Öcalan’ın mektubu Diyarbakır Nevruz’unda okundu: “Artık silahlar sussun fikirler konuşsun noktasına geldik. Yine diyorum ki artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir... Bu mücadeleyi bırakmak değil daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır...”

•     “Amerika Birleşik Devletleri, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın dün, parti direnişçilerini “silah bırakmaya” davet etmesini memnuniyetle karşıladı ve bunu “olumlu bir adım” olarak nitelendirdi. Türk hükümeti tarafından da memnuniyetle karşılanan bu durum Türk milliyetçilerinden hoşnutsuzluk meydana getirdi… ABD Dışişleri Sözcüsü Victoria Nuland şöyle dedi: “Öcalan’ın ateşkes çağrısı, otuz yıldan bu yana Türkiye’de devam eden şiddetin sona ermesine yardımcı olabilir.” Nuland, ABD’nin buna katkıda bulunacağını belirterek konuşmasının şöyle sürdürdü: “Barışın sağlanması için Türk hükümeti ve ilgili taraflarca ortaya konulan cesurca girişimler Türkiye’de demokrasiyi güçlendirecektir.” [22.03.2013 el-Cezire.net]

•     4 Nisan 2013: 63 kişilik Akil İnsanlar Heyeti belirlenerek, Türkiye’yi dolaşmaya başladı.

•     25 Nisan 2013: Murat Karayılan Kandil’de yüzlerce gazetecinin katıldığı, TV’lerde canlı yayınlanan basın toplantısında PKK’nın 8 Mayıs’tan itibaren ön şartsız geri çekileceğini açıkladı.

D-   Bu sükûnet ve yumuşama Murat Karayılan döneminde devam etti. Sonra bu yumuşama, PKK’nın 9. Kongre’sinde Karayılan’ın yerine seçilen Cemil Bayık’la birlikte şiddete doğru evirilmeye başladı. “PKK’nın 9. Kongresi geçtiğimiz Haziran ve Temmuz aylarında 162 delegenin katılımıyla Kandil’de yapıldı. Kongre gereği parti liderliğinde değişiklikler meydana geldi ve son kongrede Bayık, üç oyla Murat Karayılan’ın önüne geçti.” [06.11.2013 PKK internet sitesi]

Bazı Kürt ve Türk çevrelerine göre Yürütme Kurulu’nda meydana gelen değişim, önceki aşamalara nazaran siyasi bir devrimdir. Öyle ki önemli bir lider olan Cemil Bayık önderliğinde (üçü kadın ve üçü de erkek olmak üzere) altı kişilik tamamen yeni bir Yürütme Kurulu seçildi. İster yeni bir Yürütme Kurulu seçimi açısından olsun isterse de ileriki süreçte partinin izleyeceği politika açısından olsun Kongre sırasında parti Yürütme Kurulu’nda meydana gelen değişimle parti stratejisinde yeni bir dönemece girildiği söylenebilir.

•     5 Temmuz 2013: Kandil’de KCK’nın [Kürdistan Topluluklar Birliği] Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı’na PKK’nın üst düzey askeri liderlerinden Cemil Bayık ile Bese Hozat getirildi.

•     31 Temmuz 2013: Cemil Bayık BBC Türkçe servisine konuştu, “1 Eylül’e kadar hükümet adım atmazsa çekilmeyi durduracağız, çekilenler de geri dönecek uyarısında bulundu.”

•     19 Ağustos 2013: Cemil Bayık, “süreç çökerse daha büyük bir savaş olabilir” dedi.

•     9 Eylül 2013:  KCK “Çekilmeyi durduğunu” açıkladı.

•     3 Aralık 2013: Cemil Bayık: “Böyle giderse elbette ki Türkiye’de savaş olacaktır. Biz, bahara kadar süre tanımışız. Bahara kadar eğer bu şartları kabul eder, müzakere yönünde adım atarlarsa sorun çözüm yolunda ilerler. Aksi takdirde artık bizim bu tarzda işleri yürütmemiz mümkün değildir.”

•     20 Aralık 2014: Cemil Bayık: Silah bırakmak ölüm demektir...

•     12 Haziran 2015: Seçimlerden sonra Demirtaş’ın Öcalan’ın çağrısıyla PKK’nın silah bırakabileceği açıklamasına KCK cevap verdi: “Şunu açıkça vurgulamalıyız ki, PKK’nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma konusu ve bunun iradesi tamamen bize aittir. Şunu herkes bilmelidir ki HDP, PKK’nin yasal partisi değildir. Dolayısıyla böyle bir çağrıyı HDP yapamayacağı gibi, mevcut İmralı koşullarında bulunan Abdullah Öcalan’ın böyle bir çağrıyı yapması mümkün değildir. HDP’nin ve Öcalan’ın ‘silah bırak’ çağrısı yapmasını beklemek ve bu yönlü dayatmalarda bulunmak çözümsüzlükte ısrardır ve bunu da hareketimizin kabul etmesi mümkün değildir. Bu tutumumuz ne Öcalan’ı dinlememek, ne de HDP’nin politika yürütmesinin önünü almaktadır”

•     11 Temmuz 2015: KCK barajları gerekçe göstererek ateşkesi bitirdiğini açıkladı: “Özgürlük hareketimizin titiz tavrı istismar edildi. Barajlar ve baraj yapımında kullanılan araçlar gerilla güçlerimizin hedefinde olacaktır. Her tutuklama artık gerilla için bir misilleme nedeni olacaktır. Özgürlük Hareketimiz artık ateşkes tutumunun istismar edilmesini kabul etmeyecek…” [12.7.2016 Ara News]

•     14 Temmuz 2016: KCK Eş başkanı Bese Hozat, Özgür Gündem gazetesine “Yeni Süreç: Devrimci Halk Savaşıdır” başlıklı bir yazı yazdı. Hozat “devrimci halk savaşı ve serhıldan” çağrısı yaptı.

E-    Yukarıdakilerden, Türk hükümeti ile PKK arasında Amerikan ateşkesinin yürürlüğe girmesiyle Murat Karayılan döneminde PKK’nın Amerikan çizgisine daha yakın olduğu anlaşılmaktadır. Bu süreç, 2013 Mart’ta taraflar arasında varılan barış anlaşmasıyla adeta taçlandırıldı. Bu süreç içerisinde bazı Kürtlerin homurdanmaları ayrışmalara ve itirazlara neden oldu… 1999-2013 yılları arasında Murat Karayılan dönemindeki sükûnet atmosferinde bazı tavizlere şahit olan Kürtlerden bazıları öfkelendiler. İşte bu atmosferde, kurulduğu 1993 yılından beri PKK ile irtibatlı olan Kürdistan Özgürlük Şahinleri veya TAK adındaki örgüt 2004 yılında PKK’dan koptu. Şu anda da iddialarına göre bağımsız olarak faaliyet yürütmektedir. TAK, bağımsız bir örgüt olduğunu ve hiçbir kimse ile bağlantısının olmadığını ifade etmektedir. Yapı açısından kendilerini “fedai güçleri” olarak nitelemekte ve temel hedeflerinin de Türk ordusunun askeri yapısını vurmak ve turizm sektörünü tahrip etmek olduğunu açıklamaktadır. TAK’ın 2005 yılındaki turist kafilesine yönelik ilk eyleminde 5 kişi hayatını kaybederken 20 kişi de yaralandı. Türkiye’ye göre 2008’den bu yana TAK ABD Dışişleri Bakanlığınca da terör örgütü kabul edilerek yabancı terör örgütleri listesine dâhil edilmiştir. TAK Avrupa Birliği tarafından da terör örgütü olarak görülmektedir.

F-    9. Kongre seçimlerinde meydana gelen Yürütme Kurulu’ndaki değişiklikle ve 2013 Temmuz’da PKK’nın başına Bayık’ın gelmesiyle örgüt, İngiliz çizgisine kayarak patlama ve şiddet eylemleriyle Erdoğan ve hükümeti hedef almıştır… Bu, özellikle bu yıl Kürdistan Özgürlük Şahinleri’nin eylemlerinde açıkça görülmektedir. TAK’ın güvenlik güçlerine yönelik saldırılarında meydana gelen artışta konjonktüründe bir etkisi vardır. Bu süre içerisinde eylemleri iyice artmıştır. Geçtiğimiz yılın sonlarından bu yıla kadar gerçekleştirdiği eylemlerine, özellikle de 17 Aralık 2016’da dozajı artan en son eylemine baktığımızda bu artışı açıkça görebiliriz:

•     23 Aralık 2015: İstanbul’daki Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’na gerçekleştirilen havan topu saldırısı. Saldırı sonucunda bir sivil hayatını kaybetti.

•     17 Şubat 2016: Ankara’da bomba yüklü aracın patlatılması sonucunda çoğu asker olmak üzere 28 kişi hayatını kaybetti.

•     13 Mart 2016: Ankara’da otobüs duraklarına yakın bir mesafede gerçekleşen saldırıda 38 kişi hayatını kaybetti, onlarca insan da yaralandı.

•     7 Haziran 2016: İstanbul Vezneciler’de bomba yüklü araçla gerçekleştirilen bombalı intihar saldırısı sonucunda 11 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi de yaralandı.

•     6 Ekim 2016: İstanbul Yeni Bosna’da bombalı motosikletle gerçekleştirilen saldırıda 10 kişi yaralandı.

•     24 Kasım 2016: Adana Valiliği yakınlarında bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 2 kişi hayatını kaybetti, 16 kişi de yaraladı.

•     10 Aralık 2016: Beşiktaş ilçesinde gerçekleştirilen iki ayrı bombalı saldırıda, çoğu emniyet personeli olmak üzere 44 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 200 de yaralı var.

•     17 Aralık 2017: Türk silahlı kuvvetlerinden yapılan açıklamaya göre Kayseri ilinde Erciyes Üniversitesi önünde bomba yüklü aracın patlatılması sonucunda 13 asker hayatını kaybetti, aralarında siviller de olmak üzere 48 kişi de yaralandı. Emniyet kaynaklarına göre “Erciyes Üniversitesinin girişine yakın bir yerde, hafta sonu iznine çıkan askerleri taşıyan otobüsün yanında bombalı araç patladı… Polis birimleri ve ambülanslar hemen olay yerine sevk edildi. Yoğun emniyet tedbirleri arasında yaralılar ve ölüler hastanelere taşındı.” [17.12.2016 CNN el-Arabiya]

G-   Yukarıda yer alan bilgilerin tümü incelendiği zaman Kürdistan Özgürlük Şahinleri’nin siyasi arka planının şu şekilde olduğu görülmektedir:

20 Aralık 2014’de Cemil Bayık’ın “Silah bırakmak ölüm demektir” açıklamasından sonra Bayık önderliğinde PKK şiddet eylemlerine başladı ve 12 Haziran 2015 tarihinde de tavan yaptı. Zira Bayık’ın liderlik ettiği KCK, Erdoğan hükümeti ile varılan ateşkesin sona erdiğini açıkladı… Bu paralelde TAK, Türk hükümetinin hayati çıkarlarına özellikle de güvenlik birimlerine yönelik maddi eylemlere girişti. 10 Aralık 2016 ve 17 Aralık 2016 tarihlerindeki eylemler bu bağlamda gerçekleşmiştir.

Bu da demektir ki büyük olasılıkla TAK, şuan Amerikan yanlısı Erdoğan’a karşı Avrupa özellikle İngiltere çizgisine yakın hareket eden Bayık çizgisiyle uyumlu hareket etmektedir.

H-   Nitekim İngiliz Times gazetesine konuşan PKK lideri ve KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, “Erdoğan’ı ve AKP’yi devirmek istiyoruz. Erdoğan ve AKP devrilmedikçe, Türkiye asla demokratik bir ülke olamaz.” dedi. [15.03.2016 BBC Türkçe]

Yine İngiliz ajanı olan Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kılıçdaroğlu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)’nin Ankara’daki 72. Kongresinde yaptığı konuşmada, “Başkanlık sistemi nedir? Tek şahıs konuşacak ve Türkiye susacak… Böyle bir başkanlık sistemini, kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz.” Dedi. [13.05.2016 www.tna24.com]

G- Bütün bunlara göre İstanbul’da meydana gelen son patlamaların arkasında İngilizler vardır. Patlamaların arkasındaki etmenlere gelince, şunlardır:

•     İngiliz uşaklarının kalkıştığı son darbe girişiminin bir devamı olarak Türkiye’de Amerikan yanlısı rejimi istikrarsızlaştırmaya çalışmak. Zira İngilizler, Türkiye’de rejimi değiştirmenin kolay olmadığını biliyorlar. Çünkü Erdoğan, Türkiye’de güçlü Amerikan payandaları yaratmıştır. Ancak tekrar tekrar kargaşa ve istikrarsızlık yaratarak sistemin payandalarını zayıflatabilirler. 

•     Bir yönden durum böyledir. Öte taraftan İngilizler, ajanları Mustafa Kemal eliyle 1924 yılında Hilafeti yıktıktan sonra parlamenter sistemi kurdular. Dolayısıyla Türkiye’deki parlamenter sistemin manevi babası İngilizlerdir. Bu nedenle Erdoğan ve arkasında Amerika, parlamenter sistemi başkanlık sistemine değiştirerek ve Cumhurbaşkanının yetkilerini artırarak bu kapıyı (İngilizlere iktidar kapısını) sonsuza dek kapatmak istiyorlar. İngiltere ise başkanlık sistemini istemiyor. Daha önce de geçtiği üzere Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İngiliz ajanı Kemal Kılıçdaroğlu, Böyle bir başkanlık sistemini, kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz.” dedi. Sabah Gazetesi “meclisi, halkı ve siyaseti aşağılıyor” başlığı atarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın “Böyle bir başkanlık sistemini, kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz.” sözlerine gönderme yapmıştı. [13.5.2016 Türkiye Post]

Özetle İngiltere, kuklaları aracılığıyla patlama ve öldürme eylemleri yapmak istemektedir. Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) da onlardan biridir. Böylelikle İngiltere bir taşla iki kuş vuruyor: Türkiye’de Amerikan yanlısı rejimde istikrarsızlık yaratmak. Aynı zamanda Erdoğan’ın, parlamenter sistem yerine başkanlık sistemini ilan etmesinin güçlü bir şekilde önünde durmak. Bu şiddet eylemlerinin özerk yönetime yol açacağı sanısı ise, en azından yakın gelecekte uzak ihtimaldir.

Sonuç olarak gerçekten ne yazıktır ki Müslümanların kanı, Müslümanlar için de İslâm ümmeti için de akmamakta, bilakis sömürgeci kâfirlerin çıkarları için akıtılmaktadır. Bununla birlikte bu ümmet, en hayırlı ümmettir. Allah’ın izniyle duruluştan sonra yeniden dirilecek ve çöküşten sonra da yeniden ayağa kalkacaktır. Bu ümmetin tarihi olayları, bu durumu ifade etmektedir. Haçlılarla ardından da Moğollarla savaşmalarının, Hilafetin başkenti Bağdat’ın yakılıp yıkılmasının, Dicle Nehri’nin berrak sularının çok fazlasıyla akıtılan kanların ve nehre atılan yazılı eserlerin mürekkebiyle karışmış bir halde akmasının ardından bu ümmetin yeniden ayağa kalkacağını ve Kostantiniyye’yi fethedeceğini kim beklerdi? Ancak Allah’ın öyle yiğit insanları vardır ki, işleri yerine koyana dek ve Râşidi Hilâfeti makamına iade edene dek zulüm karşısında asla uyumayacaklar, zulme kesinlikle sessiz kalmayacaklardır. Onların lisani hali der ki:

مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا   “Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” [Ahzab 23] Gerçekten de ve hakkıyla bu böyledir.

إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا “Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.” [Talak 3]

H.21 Rabiu’l Evvel 1438
M.20 Aralık 2016

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER