Şeyh Hasina yönetimi, Allah için sevmek, Allah için kızmak ile ilgili her şeyi yapıyor. Yönetimi, Kâfir-Müşrik düşmanlarına sevgi ve sadakatin, Müslümanlara düşmanlık ve nefretin bir tezahürü haline gelmiştir. Bangladeş’teki nehirler Hindistan’ın su saldırganlığı yüzünden kururken, hain Hasina nehrimiz üzerinde yaşamsal bir köprünün inşasına izin verdi. Feni Nehri üzerindeki 1,9 km’lik “Hindistan-Bangladeş Dostluk Köprüsü (Maitri Setu)”, bölgesel pozisyonunu güçlendiren “Doğu Politikası” kapsamında Hindistan için önemli bir stratejik altyapıdır. Bu fırsatı Hindistan’ın Bangladeş sınır ihlallerini sona erdirmek için stratejik bir silah olarak kullanmak yerine Hasina, köprünün inşasından oldukça memnundu. 9 Mart 2021’de Modi ile birlikte köprünün açılışına katılarak, Hindistan’a köleliğini sergiledi. Dahası, sömürgeci aparatı olan Dünya Bankası, ABD’nin bu bölgedeki jeopolitik gerekliliğini hayata geçirmek için Hindistan ile yapılan intihar anlaşmalarını yanlış datalarla meşrulaştırmaya çalışıyor. Köprünün açılış günü Dünya Bankası, yanıltıcı bir rapor yayınladı. Raporda Hindistan ile Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmasıyla Hindistan’a yapılan ihracatı yüzde 182 artırabileceğini belirtti. ^{(Hindistan ile kesintisiz bağlantı, Bangladeş’in milli gelirini yüzde 16,6’ya çıkarabilir: Dünya Bankası. 9 Mart 2021 Business Standard)} Aslında Hasina hükümetinin, “Dostluk” dışında Hindistan’a hizmetinin hiçbir haklılığı yoktur. Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

تَجِدَنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلَّذِينَ آمَنُوا الْيَهُودَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا “İnananlara en şiddetli düşman olarak, insanlardan Yahudileri ve Allah’a eş koşanları bulursun.”^{[Maide 82]}

Ey Müslümanlar! Hiç de şaşırtıcı değil. İngiltere’nin, laik ve milliyetçi Kemal “Atatürk” işbirliğiyle 1924 yılında Hilafeti yıkmasının ardından Hasina da dâhil olmak üzere bu laik yöneticiler İslam ümmetine dayatıldı. İslam ümmetinin çıkarlarını ve egemenliğini umursamıyorlar, çünkü İslam ümmetini temsil etmedikleri gibi Allah’tan da korkmuyorlar. Kâfir-Müşrik devletlerin çıkarlarına boyun eğme mirasından kurtulmak için Hasina gibi hain yöneticiler yetiştirmekten asla vazgeçmeyecek olan laik demokrasiyi derhal kökünden söküp atmalıyız. Yeniden süper bir güç olarak ortaya çıkmak için Nübüvvet metodu üzere ikinci Hilafeti geri getirmekten başka bir yol yoktur. Kuruluşu yakın Hilafet, ülkemizin stratejik olarak küfür ülkelerine bağımlılığına asla izin vermeyecektir. Ticaret ve sanayileşme politikaları, güçlü dış politika hedeflerinin ve vizyonunun önemli bir parçası olacaktır. Hilafetin dış politikası, sadece ticarete dayanmayacak, şu anda Bangladeş’te olduğu gibi tüketici odaklı bir ekonomi yaratmayacaktır. Hilafet Devleti, uluslararası ticarete karşı olmasa da, onu büyük askeri yeteneklere ve güce sahip olmak için kullanacaktır. Böylece diğer ülkeler, ikili ticaret bahanesiyle ekonomimize müdahale edemeyeceklerdir. Vaat edilen Hilafet, ağır sanayileşme politikalarını hayata geçirmek için dünyanın dört bir yanına dağılan ümmetin bilimsel ve mühendislik beyinlerini bir araya toplayacak, ticaret ve diğer ekonomik faaliyetlerini, “Allah yolunda cihat” odaklı ekonomi inşa etmek üzerine odaklayacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا  “Allah kâfirlere, müminler aleyhinde asla yol vermeyecektir.”^{[Nisa 141]}