22 Eylül Pazar gecesi, ABD ve Afgan güvenlik güçlerinin Helmand vilayetinin Musa Kale ilçesinde Taliban’a yönelik düzenledikleri ortak kara ve hava operasyonlarında en az 40 sivil hayatını kaybetti ve yan binadaki düğünde bulunan 18 kişi de yaralandı. Helmand İl Şura Vekili Abdul Mecid Ahundzade’ye göre, ölenlerin çoğu kadın ve çocuk. Bu ölümcül hava saldırısı, bir ABD insansız hava aracının 19 Eylül’de Afganistan’ın doğusundaki Nangarhar vilayetinde düzenlediği hava saldırısından bir kaç gün sonrasına rastlıyor. Saldırıda 30 tarım işçisi ölürken, yaklaşık 40 masum tarım işçisi de yaralanmıştı.

Son aylarda Afgan güvenlik güçleri ile işgalci ABD askerlerinin, Taliban’a yönelik yoğunlaştırdıkları askeri operasyonlarda sivil kayıpların arttığı görülüyor. Geçtiğimiz 30 Haziran’da yayınlanan BM raporuna göre, ABD ve Afgan güçlerinin saldırısı sonucunda 2019’un ilk 6 ayında 717 sivil hayatını kaybetti. Bu rakam, silahlı grupların neden olduğu sivil ölümlerden daha yüksektir.

Amerika’nın insanların kutsal kanını umursamaması sürpriz değil. Zira mücrim haçlı Amerikalılar, politik ve ekonomik çıkarları söz konusu olduğunda ne kadar yüksek olursa olsun insan kayıplarına aldırış etmezler. Nitekim Afganistan, Irak, Somali ve başka ülkelerde buna yakinen tanık olduk. Ancak bölgede Washington’un gündemini gerçekleştirmek için annelerimizin, kız kardeşlerimizin, kızlarımızın ve çocuklarımızın öldürülmesinde Afgan rejiminin sömürgeci ABD ile işbirliği yapması mide bulandırıcı. 2001 yılında ABD’nin Afganistan işgalinin ardından ardışık Afgan liderlerinin birincil amacı, insanlara içtenlikle hizmet etmekten ziyade iktidar koltuklarını ve kişisel zenginliklerini korumak ve efendileri ABD çıkarlarının uşaklığını yapmaktır. Devlet Başkanı Eşref Gani’nin bu kan gölüne verdiği tepki gerçekten içler acısıdır. ABD politikasına körü körüne itaat ettiği için masum sivillerin öldüğünü söylemek yerine askeri operasyonlarda “ekstra dikkatli” olmaya çağırdı. Son 18 yıldır Amerikan askerleri, bu toprakları kan gölüne çevirdiler, yerle yeksan ettiler, umutsuzluk tohumları saçtılar, terör estirdiler, halka karşı tarifi imkânsız suçlar işlediler. Dokunulmazlık zırhı giyip en iğrenç şekilde kız kardeşlerimizi aşağıladılar. Ardışık Afgan yöneticileri ve rejimleri ile işbirliği yaptılar.

Afganlı kadınlar, çocuklar ve diğer masum siviller, daha ne zamana kadar bu acımasız sömürgeci müdahalenin ceremesini çekecekler? Akan kan ve gözyaşları bu toprakları sırılsıklam etti! Afganlı güzide kız kardeşlerimiz ve çocuklarımızın yaşamı nasıl bu kadar ucuz olabilir? Ölümleri, koloni gündeminin gerçekleşmesi uğrunda alakasız istatistiki bilgiler ve kabul edilebilir tali bir kayıp olarak görülüyor. Dahası, 28 Eylül’deki devlet başkanlığı seçimlerinin Afganistan halkı için hiçbir fayda sağlamadığı aşikâr. Nasıl sağlayabilir ki? Çünkü seçimler, Amerikan hâkimiyeti altındaki bir rejimin devamlılığını garanti ediyor. Şüphesiz, insanların acısı, çaresizliği ve umutsuzluğu gün be gün artarken zaman zaman tanık olduğumuz bu tür seçimler, ABD’nin sevdiği kukla yöneticilerin iktidar ıstampasıdır. Böylesi seçimler, sahte umutlar ve tutulmayan sözler mezarlığıdır. Yalan ve aldatma ile doludur. İnsanlar arasında kavgaya neden olur, aralarına fitne tohumları saçar. Şiddet, istikrarsızlık, ölüm, yıkım, kitlesel yoksulluk, işsizlik, suçlar, yolsuzluk, felç olmuş sağlık ve eğitim müfredatının içler acısı durumu ise dinmek bilmeksizin devam ediyor.

Sömürgeci ABD, Batı uşağı rejimler ve sistem, ülkeden yok edilip kökü ve dalları sökülüp atılmadığı sürece Afganistan’daki ümmetin kanı akmaya devam edecektir. Bu kan gölünü yalnızca Nübüvvet metodu üzere Hilâfetin kurulması durdurabilir. Çünkü hakiki İslam liderliği, yabancı bir gücün otoritesi ya da etkisi altında olmayı asla kabul etmeyecektir. Dahası, dünyanın önde gelen politik, ekonomik ve askeri süper gücü olmak için çaba gösterecek, tebaasına içtenlikle hizmet edecek, topraklarına barış, güvenlik ve refah getirecek, tüm dünyaya İslam’ın nurunu yayacaktır.

تَرَى كَثِيرًا مِّنْهُمْ يَتَوَلَّوْنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَبِئْسَ مَا قَدَّمَتْ لَهُمْ أَنفُسُهُمْ أَن سَخِطَ اللّهُ عَلَيْهِمْ وَفِي الْعَذَابِ هُمْ خَالِدُونَ“Onlardan çoğunun, inkâr edenlerle dostluk ettiklerini görürsün. Nefislerinin onlar için (ahiret hayatları için) önceden hazırladığı şey ne kötüdür: Allah onlara gazap etmiştir ve onlar azap içinde devamlı kalıcıdırlar! ^{[ Maide 80]}