حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları
No: HT–BA–2020–MO–TR–04 |
H. 10 Zilka’de 1441 M. Çarşamba, 01 Temmuz 2020 |
Korona Virüsü ve Savaş Nedeniyle Suriye’de Yaşanan Açlık Krizi, Kadınları ve Çocukları Etkiledi
Suriye’deki savaş, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre yarım milyondan fazla insanın ölümüne neden oldu. Ülke içinde ve dışında nüfusun yarısından fazlasının yer değiştirmesine ve göç etmesine yol açtı. Altyapı tahrip edildi, ekonomi bitti, sağlık sektörü de dâhil olmak üzere çeşitli sektörler bitap düştü. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, Suriye’de kamu hastanelerinin ve sağlık merkezlerinin yarısından fazlası hizmet dışıdır.
Bütün bu acılara ek olarak Suriye bugün benzeri görülmemiş açlık krizi ile karşı karşıya. Korona virüsü salgını yayıldı. Dokuz yıldır devam eden çatışmanın zirvesinde bile temel gıda fiyatları eşi benzeri görülmemiş seviyelerde arttı. Öyle ki gıda fiyatlarında bir yıldan az bir sürede yüzde 200 oranında artış yaşandı. ABD doları karşısında Suriye lirası rekor seviyede düşüş kaydetti. Birleşmiş Milletler Programı Twitter hesabından “Gıda fiyatlarındaki rekor artış ve ardından COVİD-19 salgınının, Suriye’deki aileleri kapasitelerinin ötesine ittiğini” belirtti.
Birleşmiş Milletler, COVİD-19 salgınının durumu daha da karmaşık hale getirdiğini, yetersiz veya kötü beslenmeye maruz kalan insan sayısının artmasına katkıda bulunduğunu kaydetti. Dünya Gıda Programı’na göre BM, Korona virüsünün insani ve ekonomik etkisi nedeniyle altı ay önceki 7,9 milyona kıyasla bugün 9,3 milyon Suriyelinin gıda güvensizliği yaşadığını ifade etti.
Bu korkunç rakamlar ve diğer istatistikler, Suriye’de halkımızın vardığı talihsiz ve sefil durumu gösteriyor. Ayrıca gerçek insani bir felaketin göstergesidir. Özellikle de kötüleşen ekonomik durum ve yaptırımların gölgesinde acımasız rejimin kurumları Korona pandemisine sorumsuzca yaklaşım sergilediler. Uygulanan yaptırımlar, sadece iktidar takımını değil, bütün insanları vuracak, yoksulluğu, açlığı ve işsizliği ateşleyecektir. Bugün insanlar, ekmek ve diğer günlük ihtiyaçlarını satın almak için uzun kuyruklarda beklemek zorunda. Çünkü Suriye nüfusunun yüzde 90’ından fazlası, günlük 2 dolarlık kazanımla yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Öte yandan insan ihtiyaçları giderek artıyor.
Bu, silahını kendi halkına doğrultan, vahşi baskı makinesine dönüşen bu acımasız rejim altında Suriye’deki halkımızın trajik gerçekliğidir. Hatta insanlar çöpleri yemeye, pastanelerin önünde kuyruğa girmeye, ağaç yaprakları kemirmeye, sokaklarda yatmaya başladılar. Uzun yıllardır onlara dayatılan sefil yaşamın diğer belalarını saymıyoruz bile.
Suriye halkının yaşadığı acı gerçeklik, siyasi, ekonomik ve güvenlik alanında diğer Müslüman ülkelerde yaşananlardan pek farklı değil. Her yeni gün, bir önceki günden daha kötüdür. Hizb-ut Tahrir, halkına yalan söylemeyen bir liderdir. Biz, çığlıkları, ardışık krizleri ve istatistikleri duyduğumuzda yineliyor ve tekrar ediyoruz. Ve diyoruz ki, tüm bunların nedeni, insanların sorunlarına çözüm ve çareler bulmakta başarısızlığı kanıtlanan yozlaşmış kapitalist sisteme boyun eğen yöneticilerdir. Ayrıca, aslında insanların açlık ve yoksulluğunun nedenlerinden biri de rejimdir, acil yardıma muhtaç insanları ihmal ediyor. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
فَالْإِمَامُ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “İman çobandır ve güttüklerinden sorumludur.”[Buhârî]
İslam ümmetinin daha doğrusu tüm dünyanın bugün yaşadığı krizler, sadece ekonomik kriz değildir, çünkü para ve zenginliğin haddi hesabı yok. Ama kiralık yöneticilerin elindedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَهُوَ الَّذِي أَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ نَبَاتَ كُلِّ شَيْءٍ فَأَخْرَجْنَا مِنْهُ خَضِراً نُّخْرِجُ مِنْهُ حَبّاً مُّتَرَاكِباً وَمِنَ النَّخْلِ مِن طَلْعِهَا قِنْوَانٌ دَانِيَةٌ وَجَنَّاتٍ مِّنْ أَعْنَابٍ وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُشْتَبِهاً وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ انظُرُوا إِلَىٰ ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَيَنْعِهِ إِنَّ فِي ذَٰلِكُمْ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ “O, gökten su indirendir. Her bitkiyi onunla bitirdik, ondan bitirdiğimiz yeşilden, birbirine benzeyen ve benzemeyen yığın yığın taneler, hurmaların tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar çıkardık. Ürün verdiklerinde ürünlerine, olgunlaşmalarına bir bakın. Bunlarda, inananlar için, şüphesiz, deliller vardır.”[Enam 99] Mal, Allah’ın malıdır. Bol ve yeterli. Ancak kriz, yeryüzünde Allah’ın yasasının yokluğu, insan yapımı yasa ve arzunun egemenliğidir.
Hadi İslam’a yardım edin ve Allah’ın Şeriatını hâkim kılın. Akılları ve nefisleri diriltecek, yeryüzü ve üstündekileri ihya edecektir. Dünyada ve ahirette akıbet, mutluluk olacaktır. İbn Mace ve Beyhaki, Abdullah ibn Ömer’den şöyle rivayet etti:
يَا مَعْشَرَ الْمُهَاجِرِينَ، خَمْسٌ إِذَا ابْتُلِيتُمْ بِهِنَّ وَأَعُوذُ بِاللَّهِ أَنْ تُدْرِكُوهُنَّ؛ لَمْ تَظْهَرْ الْفَاحِشَةُ فِي قَوْمٍ قَطُّ حَتَّى يُعْلِنُوا بِهَا إِلَّا فَشَا فِيهِمْ الطَّاعُونُ وَالْأَوْجَاعُ الَّتِي لَمْ تَكُنْ مَضَتْ فِي أَسْلَافِهِمْ الَّذِينَ مَضَوْا، وَلَمْ يَنْقُصُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ إِلَّا أُخِذُوا بِالسِّنِينَ وَشِدَّةِ الْمَئُونَةِ وَجَوْرِ السُّلْطَانِ عَلَيْهِمْ، وَلَمْ يَمْنَعُوا زَكَاةَ أَمْوَالِهِمْ إِلَّا مُنِعُوا الْقَطْرَ مِنْ السَّمَاءِ وَلَوْلَا الْبَهَائِمُ لَمْ يُمْطَرُوا، وَلَمْ يَنْقُضُوا عَهْدَ اللَّهِ وَعَهْدَ رَسُولِهِ إِلَّا سَلَّطَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ عَدُوّاً مِنْ غَيْرِهِمْ فَأَخَذُوا بَعْضَ مَا فِي أَيْدِيهِمْ، وَمَا لَمْ تَحْكُمْ أَئِمَّتُهُمْ بِكِتَابِ اللَّهِ وَيَتَخَيَّرُوا مِمَّا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَّا جَعَلَ اللَّهُ بَأْسَهُمْ بَيْنَهُمْ “Allah Rasûlü SallAllahu Aleyhi ve Sellem bize yönelerek şöyle buyurdu: “Ey muhacirler topluluğu! Şu beş kötülük meydana geldiğinde haliniz ne olur? Bu kötülüklerin sizde olmasından veya sizin o kötülüklere yetişmenizden Allah’a sığınırım. O beş şey şunlardır: Bir millette fuhuş (zina) yaygınlaşır ve açıktan yapılırsa, muhakkak ki o toplumda taun (veba) hastalığı ve geçmiş milletlerde görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar. Bir millet, ölçü ve tartıda adaletsizlik yaparsa; muhakkak ki, kıtlık, geçim zorluğu ve başlarındaki idarecinin zulmüyle cezalandırılırlar. Bir millet, mallarının zekâtını vermeyecek olursa, gökten yağmurları kesilir de; hayvanları olmasa kendilerine hiç yağmur yağdırılmaz. Bir millet, Allah ve Rasûlü ile yaptıkları ahdi bozar (verdikleri sözü tutmazlarsa); Allah kendilerinden olmayan düşmanı onlara musallat eder de, düşman onların elinde olanların bazısını alır. Bir milletin idarecileri Allah’ın kitabı ile hükmetmedikleri ve Allah’ın indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikleri zaman; Allah onların azabını kendi içlerinden verir. Onları aralarındaki fitne, fesat ve anarşiyle cezalandırır.”
Bugün ey Müslümanlar! Hali pürmelalimiz budur. Ancak, bugün Müslümanların yapması gereken şey, İslam Devletini kurarak İslam’ın ve Müslümanların ihtişam ve haysiyetini geri kazanmak, İslam’ı tekrar hayata getirmektir. Bu konuda Allah’a söz ve misak verilmeli, Şeriat için çalışılmalıdır. Bu, ancak Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yaptığı gibi herhangi bir bölgede İslam Devletini kurarak, sonra diğer bölgeleri o merkez bölgeye ilhak ederek İslam’ı büsbütün uygulamakla gerçekleşebilir.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi Kadın Kolları |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizbuttahrir.today |
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info |