Suriye’nin Humus şehrinde Harp Okulu’nun mezuniyet töreni sırasında insansız hava araçlarıyla düzenlenen saldırıda en az 89 kişinin hayatını kaybetmesi sonrasında suç rejimi ve ona bağlı güçler, son birkaç gün içerisinde İdlib ve Halep yakınlarındaki en az 15 köy ve kasabaya yoğun ve sistematik bir şekilde topçu ve füze saldırısı başlattılar. Saldırılarda sivil savunma merkezi ve bir elektrik santralının yanı sıra çok sayıda pazar, yerleşim bölgesi ve okul hedef alındı. Elektrik santralının hedef alınmasının ardından birçok bölge ve kasaba zifiri karanlığa büründü.

Bu şiddetli saldırılar sonucunda 27’si çocuk, 19’u kadın en az 81 sivil yaralandı. Perşembe ve cuma günü ise yaklaşık 15 kişi hayatını kaybetti. Canlı tanıklıklara göre, aynı anda düşen çok sayıda füze, özellikle gecelerini evlerin merdiven altında geçiren küçük çocuklar arasında büyük bir paniğe ve korkuya neden oldu. Uluslararası toplumun kasıtlı sessizliği ışığında Arap Birliği’ndeki üyeliğine geri dönen cani rejimin ellerinden hâlâ masum insanların kanı damlıyor. Şam tiranıyla normalleşme yarışına girmelerinin ardından kukla rejimlerin komplocu gerçekleri ifşa olmuştur. Bu yüzden Şam devrimi, dünya hayatını isteyenler ile Allah ve ahiret yurdunu isteyenlerin birbirinden ayrıştığı yeni bir aşamaya girmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

الم* أَحَسِبَالنَّاسُأَنْيُتْرَكُواأَنْيَقُولُواآمَنَّاوَهُمْلاَيُفْتَنُونَ* وَلَقَدْفَتَنَّاالَّذِينَمِنْقَبْلِهِمْفَلَيَعْلَمَنَّاللهُالَّذِينَصَدَقُواوَلَيَعْلَمَنَّالْكَاذِبِينَ“Elif, Lâm, Mîm. İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «İman ettik» demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.” ^{[Ankebut 1-3]}

İdlib’teki kurtarılmış bölgeler ve banliyöleri, mübarek devrimin değişmezlerine bağlılıklarının ve yapılan ve yapılmaya devam eden büyük fedakarlıkların bedelini ödemeye hala devam ediyorlar. Uluslararası ihmalin ışığında Suriye’de yaşananlar, devrimci halkın iradesini kırmak, yurtiçi ve yurtdışında entrikacıların entrikası gibi karşılaştığı onca zorluklara rağmen halen yanmakta olan devrim ateşini söndürmekten başka bir şey değildir. Kafir Batı, bir dizi konferans ve anlaşma yoluyla devrim üzerindeki hakimiyetini sıkılaştırmış olmasına rağmen Şam tiranı Suriye’deki devrim yıllarında kaybettiği tüm bölgelerdeki kontrolünü yeniden sağlamıştır.

Kurtarılmış bölgelerdeki halkımızın bu yaşadıkları karşısında Şam kasabıyla normalleşen ve normalleşecek olan tüm hain rejimlere diyoruz ki, mübarek Şam topraklarında hâlâ masum insanların tertemiz kanı akmaya devam ediyor. O yüzden inkâr etmeyi, bahane uydurmayı ve vurdumduymazlığı bırakın artık! Şam’daki çocukların ve özgür kadınların barbar savaş makinesinden ne kadar acı çektiklerini görmüyor musunuz? Ne bu köhne rejimin ne de insanların acılarını umursamayan, onların gözyaşı ve kanını önemsemeyen sizlerin hiçbir mazereti olamaz. Tüm derdiniz, dostlarınızın, samimi ve dindar Şam halkının iradesini kırma ve nefislerindeki devrim ruhunu öldürme emrine uymaktır.

Hepinize diyoruz ki, entrika çeviren, ihanet eden ve Müslümanların kanına bulaşan kukla rejimlerden ve en üst düzeyde ikiyüzlülük gösteren uluslararası toplumdan ister Suriye’de ister Şam’da ister yaralı Gazze’de ister üzgün Yemen’de ister parçalanmış Sudan’da ister Afganistan’da ister Mali’de ister Doğu Türkistan’da ister Keşmir’de isterse de diğer Müslüman ülkelerde Müslümanları kurtarmalarını ve mazlumlara yardım etmelerini beklemiyoruz.

O yüzden yorulmadan, usanmadan samimi güçlü ve kuvvet ehline ve fedakârlık yapan ve yapmaya devam özgür insanlara bir çağrıda bulunuyor ve onlara diyoruz ki, İslami yaşamı yeniden başlatmak ve Raşidi Hilafeti geri getirmek için çalışanlarla birlikte yürüyün. Hilafet, tüm dünya için faydalı bir çözümün nüvesidir. Mescid-i Aksa’yı ve tüm Müslüman ülkelerini bu ahlaksız kâfirlerin hakimiyetinden kurtaracak, düşmanların kalbinde ümmetin ihtişam ve prestijini yeniden tesis edecek, parçalanmışlığını toplayacak, saflarını birleştirecek ve intikamını alacaktır. O, Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bize müjdelediği devletinin bir uzantısı olacaktır.

ثُمَّتَكُونُخِلَافَةًعَلَىمِنْهَاجِالنُّبُوَّةِ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”