İngilizce yayın yapan el-Cezire kanalı, bir makale yayımladı. Makalede abluka altındaki Halep hastanelerinin trajik durumu, Halep’e yapılan hava saldırıları, hamile kadınların yaşadığı tıbbı yetersizlik ve ölüm tehlikesi altındaki yeni doğan bebekler ele alındı.

Suriye devriminin üzerinden beş yıl geçmiş olsa da kadın ve çocukların çektiği sıkıntılar kesintisiz devam ediyor, dahası sürekli artıyor. Çünkü genellikle kurbanlar çocuklardır. Her türlü bakım ve koruma güvenliğinin sağlanmasını, haklarının güvence altına alınmasını öngören uluslararası yasalar olsa da. Ancak bu uluslararası yasalar, Suriyeli kadın ve çocukların yaşadığı işkence, göç, sürgün, açlık ve katliam karşısında toz olup gitmektedir. Çünkü bu uluslararası hukuk, dünyaya egemen güçler tarafından çıkarılan yasalardır. Bu güçler, yeryüzünde bozgunculuk çıkararak yakıp yıkmaktadır. Bu beş yıl içinde ülkenin sağlık sistemi tamamen çökmüştür. Ne doktor ne hastane ne de hastalara yeterli ilaç var. Bu nedenle çoğu zaman tecrübesiz hekimlere başvurulmak zorunda kalınıyor. 

Ciddi sağlık sıkıntısı olan bir ülkede hamile kadınların doğum sırasında çektikleri zorluklar artık bir sır değil. Muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde sağlık sistemi neredeyse yok denecek kadar azdır. Muhalif bölgeler, toptan cezalandırıldığı için özellikle Halep ve İdlib’te yaşanan acil insani durum hiç kayda alınmıyor. Varil bombaları ve hava saldırıları hastanelere ulaşmış durumda. ABD merkezli İnsan Hakları Savunucusu Doktorlar örgütü, Suriye rejim güçlerinin 600’den fazla doktor ve sağlık çalışanının ölümünden ve hastanelere yapılan saldırıların yaklaşık % 88’den sorumlu olduğunu vurguladı. Raporda ayrıca sağlık kurumlarına karşı 233 kasıtlı ya da 183 kasıtsız gelişigüzel saldırı yapıldığı belgelenmiştir.

Buna ek olarak bebekler ve yeni doğan çocuklar hastanelerde bile tıbbı ihmal ve sağlık bakımı yetersizliğinden mustariptir. Çünkü hastaneler, sağlık personeli ve tıbbi malzeme sıkıntısı yaşıyor. Hatta artık sahra ve diğer hastaneler bile bu yükü kaldıramıyor. Çoğu hastaneler, sadece ilk yardım sunuyor. Savaştan önce yaklaşık iki yüz otuz bin doktor, 200 hastane ve üç bin tıp merkezi vardı. Savaştan sonra ise doktorların yarısından fazlası ülkeyi terk etti, hastanelerin % 60’dan fazlası yıkıldı. Gelişigüzel bombardıman, Suriye’de pek çok bölgenin kuşatma altında olması ve yaşam ihtiyaçlarının bölgelere ulaşamaması nedeniyle 1500 tıp merkezi hizmet dışı kaldı. Özellikle çoban ve bakıcıdan yoksun Suriyeli kadınlar, çatışmalar ve devam eden savaş nedeniyle pek çok tehlikelere maruz kalıyorlar. Artı her koşulda istismar ediliyorlar.

Bu acılar, cihat ve fedakârlık toprakları Suriye’de iffetli Müslüman kadınların yaşadıklarının sadece görünen yüzüdür. Özgürlük ve zulümden azade oluşun gerçekten bedeli çok ağır oluyor. Çocuklarımız ölüyor, kadınlarımız dul kalıyor, büyüklerimiz ve erkeklerimiz kurban ediliyor. Ama heyhat, kâfir devletler istediklerine ulaşamayacak, hedeflerini gerçekleştiremeyecek. Şam topraklarında murabıt ve sebatkâr erkeklerin yaptığı fedakârlıklar, gücünü akidesinden alan İslam ümmetinde pek çok hayır ve devasa güç olduğunun en iyi kanıtıdır. Ümmet akidesi nedeniyle sebat ediyor, düşmanları hezimete uğratıyor ve zafer elde ediyor. Allah’ın izniyle Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurarak ve İslami hayatı yeniden başlatarak yeryüzünde yeniden hâkim olacak ve eski izzetine tekrar kavuşacaktır. Bu, Allah’a zor değildir.