Anayasa Komisyonu, resmen Anayasa taslağını teslim etti. Sonunda Anayasa Konseyine atanan 201 üyenin isimleri kamuoyuna duyuruldu. Bunlar, Tanzanya için sözde yeni anayasa hazırlamak için Birlik Hükümeti ve Zanzibar Temsilciler Kurulu üyelerinin milletvekilleri ile birlikte çalışacaklar. Atananlar, siyasi, sosyal, ekonomik, dini vb. dâhil olmak üzere çeşitli kurumlara mensupturlar. Seçime müteakiben Hizb-ut Tahrir / Doğu Afrika olarak biz, aşağıdaki noktaları tekrardan hatırlatmak isteriz:

1- Demokratik anayasalar, temel inançlara meydan okurlar. Çünkü bunlar, Yaratıcıdan gelmiş değillerdir, aksine sınırlı ve eksik zihnin ürünüdürler. Bunlar, temel inançları, normları ve profesyonel düzenlemelere meydan okuyan sahte belgelerdir. Anayasa, yasa belgesi olduğu için Anayasa Meclisi üyelerinin de hukukçu olmaları gerekir. Demokratik sistem, aldatmaca, sahte ve akıldışı ceza sistemi olduğu için her şeyi alt üst eder. Nasıl tıbbi, ekonomik ya da diğer belgeler ortaya konulmak istendiği zaman uzmanlık aranıyorsa, bu alanlarda uzman olanlara müracaat etmek bir zorunluluk değil midir? Anayasal konular söz konusu olduğunda bu konunun görmezden gelinmesi ne kadar da şaşırtıcıdır! Hatta iyi yönetişim ve insan hakları aktivistleri olduğunu iddia edenlere bile sahte sistemin çarpıklığı açığa çıkacak korkusuyla ölü sessizliğine bürünüyorlar. Bunlar ne yaparlarsa yapsınlar bu sistemin rezaleti ortadadır. Bunların durumu deve kuşuna benziyor.

2- Bütün dünyadaki diğer demokratik sistemler gibi Anayasal Parlamento da ganimetleri paylaşma, sadık destekçileri, aktivistleri ve demokratik sistemdeki iktidar yardakçılarını ödüllendirme platformudur. Bunlar, siyasi partiler, dini kurumlar, sosyal, entelektüel veya diğer kurumlardan getirildiler. Ödül, küfür kapitalist ideolojiyi savunma konusunda iyi bir iş çıkardıkları ve ideolojiye desteklerini sürdürmeleri içindir. Parlamento seçiminde, bu durum iki şekilde tecelli eder: Birincisi: Atananlar avukatlar değildir. İkincisi: Atananlara muazzam ödenekler ayrılır. Atananın doksan gün içinde aldığı toplam ödenek, bir memurun hayatı boyunca kazandığı gelire denktir. Daha da kötüsü, atananların aldıkları bu muazzam ödenekler, eğitim, sağlık, su, konut vb. gibi sosyal hizmetlerin sunumunda ülke içler acısı durumda iken söz konusudur. Müslüman aktivist olduklarını iddia eden bazı yüzlerin, küfür anayasası içinde Müslümanın çıkarları için mücadele etmeleri ayrıca dikkate değerdir. Herkes açıkça anayasa taslağında, hakkında mücadele edilen tek bir Müslüman hakkın varlığını dahi göremez. Bu aktivistlerin şimdi atanan Parlamenterler arasında olmaları şaşırtıcıdır. Belki de bu, başından beri bu aktivistlerin küfür anayasa için çalıştıklarının açık bir delilidir. Müslüman çıkarlar bahanesi, sadece Müslümanları aldatmak için kurnazca bir kılıftır.

3- Yeni bir anayasa fikri, ölmek üzere olan kapitalist ideolojinin ömrünü uzatmak için geliştirilen bir stratejidir. Sömürgeciler, halkın yorgun olduğunu ve soruna neden olabileceklerini fark ettikleri altmışlı yıllardan beri bağımsızlık bayraktarlığı altında sistemi korumak için anayasal reformlar ile insanları kandırıyorlar. Bundan sonra aynı sömürgeci devletler, tek partili sistemde kendi kuklalarının aşındıklarını fark edince, çok partili sistem stratejisini ortaya attılar. Şimdi olduğu gibi demokratik sistem altında çok partili stratejinin bocaladığını, İngiltere ve Amerika'nın nüfuzunun tehlike ile karşı karşıya kalındığı görülünce, anayasa değişikliği fikri ortaya atıldı.

Sonuç olarak Hizb-ut Tahrir / Doğu Afrika, Müslümanları ve Gayrimüslimleri kapitalist ideolojinin günlerinin sayılı olduğu ile uyarıyor. Aslında kapitalizm, onların kendilerini korumak için ürettikleri kurnazca stratejileri olmamış olsaydı çoktan tarihin çöplüğünde yerini alırdı. Gayri Müslimlere gelince, artık alternatif ideolojiyi inceleme ve araştırma zamanı geldi. Tabii ki bu, hem Müslümanları hem de genel olarak bütün insanlığı kapitalizmin trajedisinden kurtaran adaletli İslam'dan başkası olamaz.

Mesûd Msellem
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Doğu Afrika
Medya Temsilcisi Yardımcısı