ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Kenya'yı ziyaret etti ve 4 Mayıs 2015 Çarşamba günü Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta ile resmi bir görüşme yaptı. Yapılan görüşmede iki liderin, Kenya ile Amerika arasındaki ticari ilişkileri, terörizmle mücadele, özellikle de Somali ve Güney Sudan'da barış ve güvenlik konularını ele aldıkları belirtildi. Bu ziyarete ilişkin şunu belirtmek isteriz: Amerikan yönetimi, sömürgeci bir yönetimdir. Siyasi, ekonomik ve sosyal olsun hayatın tüm alanlarında Kenya ve üçüncü dünya ülkeleri olarak adlandırılan ülkeler üzerinde söz sahibi olduğunu düşünüyor. Her şey bemberraktır ki bağımsızlık naraları atan ülkemiz, aslında Batılı ülkelerin eyaleti ya da bölgeleri olarak kabul edilmektedir. Onlara göbekten bağlıdır! İki lider arasında gündeme gelen konular ile ilgili olarak açıklamamız ise şöyledir:

Ticari ilişkilere gelince, öyle görünüyor ki Kenya ile Amerika arasındaki ticari ilişkilerin arkasındaki neden, Kenya'yı, Amerikan kodamanlarının sahip olduğu çokuluslu şirketlere kapıları açmaya mecbur etmektir. Amerika, Kenya'nın ticaret ve iş hayatının büyük bir bölümüne İngiliz kodamanlarının hâkim olduğunu biliyor. Bu yüzden şimdi onun yerine geçmek için uğraşıyor. Daha da önemlisi, sıradan bir insanın kazanacak hiçbir şeyi yoktur. Aksine bu şirketler için ucuz işçi olmaya devam edecektir.

Terörle mücadele konusuna gelince, açıktır ki bu savaşın en büyük donörü Amerika'dır. Sayın Kerry, kasten Kenya vatandaşlarına terörist eylemler yapan ve sömürgeci emellerine ulaşmak için bu eylemleri kullanan Amerika'nın kanlı tarihi unutturmaya çalışıyor. Bunun en tipik örneği, Amerika, 1960 yılında Küba'yı işgal etmeden önce Amerikan askerleri kasten kendi gemilerini bombaladılar, sonra da suçu Küba'nın üzerine attılar. Amerika, kendi çıkarları için diğer ülkelerdeki militanları besleyip büyütüyor, sonra da onları terörist olarak yaftalıyor. Dolayısıyla Amerika'nın Kenya'nın güvenliği ile ilgili söyleyecek hiçbir sözü yoktur. Aksine Kenya'yı kan gölüne çeviren bizzat Amerika'dır. Şunu da unutmamak gerekir ki Amerika, Afrika'nın zengin doğal kaynaklarını sömürmek için Sovyetler Birliği ile girdiği mücadelede Avrupa ile işbirliği yapmış, istikrarsızlığı da bir bahane olarak kullanmıştır. Afrika'yı kasıp kavuran yoksulluğun, Afrika'nın çok partili demokrasiden yoksun oluşuna bağlamıştır. Şu an durum bu. Afrika, demokratik seçimler öncesi ve sonrasında çatışma ve savaş alanına dönüştü. Biz, terör tehdidinin doğal kaynakları absorbe etmek için yeni bahaneden başka bir şey olmadığını çok iyi biliyoruz. Hepsinden önemlisi, iddia ettiği gibi eğer Kerry, teröre karşı savaşı kazanmada gerçekten kararlı ise, o zaman insansız hava araçları ile gece gündüz demeden masum insanları linç eden kendi askerlerinden işe başlamalıdır.

Somali ve Güney Sudan'da barış ve güvenlik konusuna gelince, bu ülkelerde barış konusunu ele almadan önce sorulması gereken ilk soru şudur: Bu ülkeleri felakete sürükleyen kim? Bu ülkelerin doğal kaynaklarına oturmak için bu mücadele Amerika'nın Avrupa'ya karşın zafer kazanma çabası değil midir?

Son olarak şunu söylemek isteriz ki Amerika ve onun kapitalist ideolojisi, dünya çapında tüm sorunların tek kaynağıdır. İdeolojilerinin başarısızlığını, hatalarını, neden olduğu felaketi ve kendi rezaletlerini örtmek için kapitalizm şakşakçıları, tüm dünyada avare avare dolaşıyorlar. Ortaya atıldığı günden beri yapısında başarısızlık barındıran bu ideolojiye alternatif sunmak zorunlu bir ihtiyaçtır. Bu, Amerikan sömürgeciliğinin neden olduğu felaketlerden tüm dünyayı kurtaracak bir ideoloji olmalıdır. Hiç şüphesiz bu da İslam ideolojisidir. Ki o, kâinatın yaratıcısından gelmiştir. İslam, bu dünyanın ihtiyacı olduğu, insanların haklarını, adalet ve huzuru garanti eden tek ideolojidir.