BM İnsan Hakları Ofisi, Çin’in Uygur Müslümanlarına yönelik ciddi “insan hakları ihlallerinden” bahseden bir rapor yayınladı. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri (OHCHR), “insanlığa karşı suç” olarak sınıflandırabilecek işkence ve diğer insan hakları ihlallerine dair ikna edici kanıtlar bulduğunu söyledi. Raporda Uygur ve diğer Müslümanların sistematik olarak nasıl işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları ayrıntılı olarak anlatılıyor. İşkence sandalyelerinde ellerin ve ayakların bağlanıp işkence yapılması, kadınlar ve kızların tecavüze uğraması, zorla kürtaja ve kısırlaştırmaya ve uzun süreli hücre hapsine maruz kalınması bu suçlardan sadece bazılarıdır.

Bu raporun yayınlanması, en az beş yıl sürdü. Rapor aslında Uygurlar ve bazı insan hakları örgütlerinin yıllardır söylediklerinin bir derlemesidir. Uygur Müslümanlarının toplama kamplarındaki insanlık dışı durumları, Müslüman kadınların Çinli gayrimüslimlerle zorla evlendirilmeleri ve sayısız İslami geleneklerin yasaklanması yıllardır biliniyor. Bu nedenle Hizb-ut Tahrir / Hollanda, Çin hükümetinin zulmünü ve Müslüman kardeşlerimize yaptığı işkenceyi ele almak ve bunu Müslümanların gündemine getirmek için 2019 yılının başlarında ulusal bir kampanya düzenlemiştir.

Çin hükümetinin yıllarca süren açık İslam karşıtı politikasının ardından raporun bugünlerde yayınlanması, Çin’in Müslümanlara karşı işlediği suçları gündeme getirmenin acil bir öncelik olmadığını gösteriyor. Bu arada, Çin rejimi yüz binlerce Müslümanı öldürdü. Bu nedenle raporun zamanlaması, Çin hükümetinin Müslümanlara yaptıklarıyla değil, Amerika’nın stratejik veya diğer çıkarıyla uyumludur. Basitçe, BM, Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra “yumuşak güç” aracılığıyla dünyanın geri kalanı üzerindeki etkisini ve egemenliğini yaymak için yaratmış olduğu bir araçtır. Bu nedenle raporun zamanlaması, ABD’nin yükselen Çin’e karşı izlediği stratejinin bir parçasıdır. Rapor, Çin’i çevreleme/sınırlama politikası kapsamında izlenen diğer sayısız girişim gibi bir baskı aracıdır.

Amerika’nın çıkarına olan bu kaldıracın Müslümanlar üzerindeki baskıyı geçici olarak azaltacağı çok küçük bir ihtimaldir. Ancak sorun şu ki, Çin’in Müslümanlara yönelik politikası, Amerika’nın sözde “terörle mücadele” (İslam’la mücadele) söylemiyle aynı retoriğe dayanıyor. Amerika, Müslüman dünyasında on yıllardır ölüm ve yıkıma neden oluyor. ABD’nin katliam ve yıkımı Çin rejimini bile imrendiriyor. Hal böyleyken BM ve Amerika’dan lütuf ve merhamet beklemek naiflik olmaz mı? İslam’ın ve Müslümanların güvenliğini bu kurum ve devletlerin eline bırakmak çıkmaz sokaktır. İslam ve Müslümanların güvenliğini sadece İslam Devleti sağlayabilir. İslam Devleti, Müslümanları yeniden birleştirecek ve insanlığın geri kalanı için yardıma koşmalarını sağlayacaktır. Bu yüzden Müslümanlar, ivedilikle İslam Devletini kurmak için çalışmalıdır.