ABD, Bağdat’ın 9 Nisan 2003’teki Amerikan işgalinden günümüze değin Irak’ın fiili hükümdarıdır. İşgal, ülkenin siyasi haritasını belirledi, ana hatlarını ortaya koydu. Siyasal sistemini ve meşum anayasasını dayattı, en ince ayrıntısına kadar müdahale etti. İktidarı bileşenler arasında bölüştürdü, mezhepsel ve etnik kotalar getirdi. Başbakanlığı Şiilere, Meclis Başkanlığını Sünnilere, cumhurbaşkanlığını Kürtlere verdi. İşgal, yolu döşedi, yolculuğa liderlik edecekleri ise Irak halkına bıraktı. Bu lider bile işgalcinin seçimleri ve hükümetin kurulmasını onaylamasına bağlı olarak ancak yolculuğa liderlik edebilmektedir.

Bugün Muhammed Şiya es Sudani hükümetinin sancılı doğumu sonrası Amerika, Koordinasyon Çerçevesi’ne yakın milletvekili Mustafa Sanad’ın dilinden uydu kanalları aracılığıyla şu üç mesajı yolladı:

Birinci mesaj: Merkez Bankası’nın yüzde 100’den yüzde 25’e düşen rezervini artırmak için vadesi dolan Irak fonlarının dolar cinsinden transferinin yapılmaması.

İkinci mesaj: Dört bankanın (Al-Awsat, Al-Qabid, Al-Ansari ve Asia) yabancı kâğıt para müzayedesinden çıkarılması. Merkez Bankası’nın satışlarının üçte bire düşmesi nedeniyle dolar karaborsada yükselişe geçti.

Üçüncü mesaj: Ödemelere getirilen engeller ile İran’dan gaz ve enerji alımının engellenmesi. TBI hesabında İran’a ödenecek miktar, 10 milyar doları bulmuştur. ABD, işbirliği için bir formül üzerinde anlaşmaya varana kadar paranın İran’a transferini engellemektedir.

Amerika bu mesajlarla, Asaib Ehli Hak, Ketaib Hizbullah ve Ketaib İmam Ali gibi Koordinasyon Çerçevesi ve bağlı milislerin kontrolünden kurtulması için es Sudani’ye baskı yapmakta, İran’ın Irak’taki rolünü sınırlamakta ve selefi El Kazimi’nin izinden gitmesini sağlamaktadır. Bu meselenin İran düşmanlığı ile bir ilgisinin olmadığı hatırlanmalı. İran’ın, Irak ve Suriye, Yemen, Lübnan gibi bölge ülkelerinde çıkarlarını korumak için ABD’ye uşaklık yaptığını herkes bilir ve gerçeklik de bunun tanığıdır. Bu sadece Irak kamuoyunu kandırmak, uyuşturmak ve es Sudani’nin aşama adamı olduğunu göstermekten başka bir şey değildir. Muhammed Şiya es Sudani başbakanlığındaki Irak hükümetinin kurulmasının ardından es Sudani’nin Amerika’nın Bağdat Büyükelçisi Alina Romanowski’nin eşliğinde Amerikalı yetkililer sık sık görüşmeler yapması, Amerika’nın Es- Sudani hükümetine verdiği desteğin açık kanıtıdır.

Ey Irak Müslümanları! Bu sefil hayatınız, teslim olmanız gereken kaçınılmaz bir kader değildir, aksine tercih ve sorumluluk dairesi içindedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ, yönetimi ve Şeriatı dışında bir yaşam sürmenizi yasaklamıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجاً مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيماً“Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar”^{[Nisa 65]} Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurmuştur:

والَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَتَأْمُرُنَّ بالْمَعْرُوفِ، ولَتَنْهَوُنَّ عَنِ المُنْكَرِ، أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللَّه أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَاباً مِنْهُ، ثُمَّ تَدْعُونَهُ فَلا يُسْتَجابُ لَكُمْ“Nefsim elinde olana yemin derim ki ya marufu emreder, münkerden nehyedersiniz ya da Allah katından size bir ceza gönderir de sonra O’na dua edersiniz ama size icabet edilmez.” Ya Allah ve Rasûl’ünün emrine karşı gelip sefil bir hayat sürersiniz ve Maazallah günahkâr olarak ölürsünüz, ya da Allah ve Rasûl’ünün emrine uyarak onurlu ve izzetli bir yaşam sürer ve Allah sizden razı olarak ölürsünüz.

Ey Irak Müslümanları! Amerika, nihai emir sahibi olduğu için yöneticilerinizden korkmamaktadır, aksine sizden ve uyanışınızdan korkmaktadır ve İslami kimliğinizin tehlikesinin farkındadır. Onun için türlü türlü yollarla sizi kimliğinizden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Bu durumdan kurtuluşunuz, sineklerin dışkısından bal toplamaya çalışan biri gibi düşmanınızdan çare ve çözüm dilenmekle olmaz. Bilakis Rabbinizin İslami hayatın yeniden başlatılması ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet altında Allah’ın Şeriatının hakemliği için çalışılması emrine uymakla olur.

وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللَّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ وَسَتُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ“De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Rasûlü de, müminler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.” ^{[Tevbe 105]}