2003’teki ABD işgalinden bu yana Irak, Amerika’nın kontrolü ve vesayeti altındadır. ABD, şu iki şeyle Irak’ta güvenlik ve ekonominin dizginlerini elinde tutmaktadır:

Birincisi: 13303 sayılı karar. Bu, Irak’ta olağanüstü hali uzatan bir kararnamedir ve her yıl uzatılmaktadır. Ancak daha önce rutin olarak her yıl uzatılan bu kararın bu kez ABD Başkanı Biden tarafından uzatılacağının duyurulması dikkat çekicidir. Sanki bu, Irak hükümetine bir mesajdır ve silahlı gruplar sorununu halletmesi için bir baskıdır. Özellikle bu duyuru, ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Alina Romanowsky’nin 16 Mayıs 2023 Salı günü yaptığı açıklamaların ardından gelmiştir. Alina, “Iraklılar (milisler) tarafından kontrol edilen bir ülke istemiyor ve ABD bölgeyi terk etmeyecek” dedi ve “Irak’ın Washington için büyük bir stratejik öneme sahip olduğunu” belirtti.

İkincisi: “UNAMI” olarak bilinen Birleşmiş Milletler Irak Misyonu. Ağustos 2003’te Güvenlik Konseyi’nin 1500 sayılı kararı ile kurulmuştur. O zamandan beri BM Güvenlik Konseyi her yıl UNAMI’nin yetkisini yenilemektedir. Geçen Mayıs ayında Güvenlik Konseyi, 2631 sayılı karar ile misyonun görev süresini 2023 Mayıs ayı sonuna kadar uzattı. Siyasi faaliyetini ve çeşitli siyasi bloklarla, hatta silahlı grupları olan partilerle toplantıları yoğunlaştıran bu misyonun diplomatik temsilcisi Jeanine Blaskhart’ın oynadığı siyasi rolde bunu açıkça fark ediyoruz.

Bu iki şey sayesinde Irak, VII. maddeden çıktıktan sonra bile hala uluslararası (Amerika) vesayet altındadır, yani egemenlik ve bağımsızlıktan yoksun bir ülkedir.

Ey Irak Müslümanları! 2003 yılında işgalci bir güç olduğunu ilan ettiğinden bu yana işgalci Amerika’nın işgali sona erdirme gibi bir niyeti yoktur. Amerika’nın ülkeden çıkacağını ima ettiği tüm kötü niyetli eylemleri, salt yalandır, Irak halkını kandırmaktır. 2008 yılında Irak hükümeti ile stratejik çerçeve anlaşması imzalandığında, ABD askerlerinin 2011’in sonlarında ülkeden tamamen çekileceği şeklinde pazarlanmıştır. Ancak bu anlaşma aynı zamanda iki ülke arasındaki ilişkileri siyasi, güvenlik, ekonomik, kültürel ve diğer düzeylerde düzenleyerek ABD’nin varlığını daha da sağlamlaştırmasını sağlamıştır. Kapıdan çıkıp pencereden girmiştir. 2014’te Irak hükümetinin talebi üzerine IŞİD’le mücadele için geri dönmüştür. Bu nedenle tüm veriler, işgalci Amerika’nın Irak’tan çıkamayacağını gösteriyor. Tüm bu anlaşmalar ve kararlar, ABD’nin varlığını perçinlemeyi amaçlıyor. Hatta es Sudani’nin başbakan olduktan sonra Amerikan askerlerinin çekilmesini isteyen seslerin azaldığını görüyoruz.

Ey Irak Müslümanları! Bilin ki askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel olarak işgalin kökünü kazımaktan başka ülkenin kurtuluşu yoktur. Şeriat, kafirin mümin üzerinde bir yol bulmasını yasaklar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.” ^{[Nisa 141]} Bu nedenle şeri görev, işgalci Amerika’nın dayattığı bu siyasal sistemi devirmek ve İslami kimliğe geri dönmek için ciddi bir çalışmayı ve hazırlığı gerektirmektedir. Nübüvvet metodu üzere Hilafet’i kurmak ve Allah’ın indirdiği ile hükmetmek dışında bizim için izzet, egemenlik ve güvenlik yoktur. O gün işgalcilerin elleri ve ayakları kesilecek, ülke kurtarılacak ve egemenlik elde edilecektir.