حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
No: MS-BA-2025-MB-TR-29 |
H. 6 Safer 1447 M. Perşembe, 31 Temmuz 2025 |
Mısır Hapishaneleri: İşkence ve Ölümün Kol Gezdiği, İnsan Onurunun Ayaklar Altına Alındığı, Adaletin Katledildiği Yerlerdir!
Mısır’da üstü örtülen suçlara bir yenisi daha eklendi. Eymen Sabri isimli genç, Dekahliye’de bir polis karakolunda gördüğü ağır işkence sonucu hayatını kaybetti. Aradan iki gün bile geçmeden, bu kez Gize’deki es-Saf karakolundan bir ölüm haberi daha geldi. Her iki olayda da tanıklar, kasıtlı ihmalden, kötü muameleden ve insanlık dışı şartlardan bahsediyorlar. Anlaşılan o ki, karakollar artık insanların yavaş yavaş ölüme terk edildiği yerlere dönüşmüş durumda.
Her zaman olduğu gibi, Mısır yönetimi hemen inkâr yoluna gitti. Olayla hiçbir ilgileri olmadığını ve ölümlerin ‘doğal sebeplerden’ kaynaklandığını söylediler. Oysa görgü tanıklarının ifadeleri, sızdırılan fotoğraflar ve cesetlerin durumu, her iki gencin de işkenceye maruz kaldığını açıkça gösteriyor. Peki neden failler cezalandırılmıyor? Neden şeffaf ve ciddi bir soruşturma açılmıyor? Neden davalar hep ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ gerekçesiyle kapatılıyor? Eğer bu suçların asıl planlayıcısı ve uygulayıcısı rejim değilse, peki neden o zaman suçluları korumaya ve aklamaya çalışıyor?
Polis karakollarında ve hapishanelerde yaşanan ölüm vakaları, artık münferit ve istisnai olaylar olmaktan çıkıp ‘sistematik bir metoda’ dönüşmüştür. Bu durum, hesap vermekten korkmayan ve ‘etkin bir caydırıcı mekanizmayla karşılaşmayan’ bir ‘güvenlik sistemi’ anlayışının bir ürünüdür. Zorla kaybetmeler, keyfi tutuklamalar ve adil yargılanma hakkının gasp edilmesi bir yana, gözaltı merkezleri artık insanların aşağılandığı ve yavaş yavaş yok edildiği birer durak haline gelmiştir.
İnsan hakları örgütlerinin raporları, Mısır karakollarındaki korkunç gerçeği gözler önüne seriyor. Raporlara göre, onlarca insan hayvanların bile kalamayacağı kadar dar odalara dolduruluyor. Gözaltındakilere hiçbir tıbbi bakım sağlanmıyor. İşkence ise ya insanları aşağılamak ya da zorla konuşturmak için sistematik bir yöntem olarak kullanılıyor.
Şüphesiz bu yaşananlar, İslam’ın, devletin tebaasına karşı belirlediği vazifelere apaçık aykırıdır. Çünkü İslam’da devletin görevi, vatandaşlarının canını, namusunu ve onurunu korumaktır. Ama bir devlet, halkına baskı yapan bir aygıta, tepesinde sallanan bir kılıca dönüşüyorsa, o zaman emanete ihanet etmiş, sözünden dönmüş ve Yüce Allah’ın huzurunda tebaasının düşmanı haline dönüşmüş olur. Nitekim Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, insanların işlerini üstlenip de onlara zorluk çıkaran veya zulmeden yöneticilerin ne kadar tehlikeli olduğunu açıklarken şöyle buyurmuştur:
اللَّهُمَّ مَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئاً فَشَقَّ عَلَيْهِمْ فَاشْقُقْ عَلَيْهِ، وَمَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئاً فَرَفَقَ بِهِمْ فَارْفُقْ بِهِ“Allahım! Kim ümmetimin işinden bir şey üstlenir, sonra da onlara sıkıntı verirse, sen de ona sıkıntı ver. Kim de ümmetimin işinden bir şey üstlenir, sonra da onlara nazik ve iyi davranırsa, sen de ona iyi davran.” Bu hadis, Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in, ümmetine haksızlık ve zorbalık eden yöneticilere ettiği bir bedduadır. Durum buyken, ümmetini zindanlarda işkenceyle öldürenlerin vay haline! Onların hali ne olacak? Peki ya polis karakollarını, adalet mekânları değil de intikam mekânlarına dönüştürenlerin hali nice olacak?
İslam’da devletin görevlerinden bazıları şunlardır:
- Nefsi ve onuru korumak. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
إنَّ دِمَاءَكُمْ وَأَمْوَالَكُمْ وَأَعْرَاضَكُمْ عَلَيْكُمْ حَرَامٌ، كَحُرْمَةِ يَوْمِكُمْ هَذَا، فِي شَهْرِكُمْ هَذَا، فِي بَلَدِكُمْ هَذَا“Böylesi kutsal bir beldede ve böylesi kutsal bir ayda bu gününüzün kutsallığı gibi mallarınızı kanlarınız ve onurlarınız da birbirinize karşı kutsaldır.” [Müttefikin aleyh]
- Herkesten önce saldırgan devlet görevlilerini hesaba çekmek. Bu konuda, Halife Ömer’in şu meşhur sözünü hatırlamakta fayda var: “Annelerin hür olarak doğurduğu insanları ne zamandan beri köleleştirdiniz?
- Herkese adaleti uygulamak; kimseye ayrımcılık yapılamaz, kimsenin dokunulmazlığı olamaz. Çünkü Allah’ın kanunlarıyla yönetmek demek, gücü elinde tutan bir zalime bile ayrıcalık tanımamak demektir.
Ancak bugünkü gerçekler, Mısır devletinin, cellatları koruduğunu; onları terfiler ve ödüllerle onurlandırdığını, İslam’ın uygulanması çağrısında bulunan dürüst ve sadık insanları baskı altına aldığını, zindanlara tıktığını, haklarında uydurma davalar açtığını ve adaletsizce mahkûm ettiğini kanıtlıyor!
Ey Kinane askerleri! Sizler bu rejimin yardımcıları ve maşalarısınız. Onun işlediği günahların da ortağısınız. Bu suçlara bizzat katılmışsınız ya da katılmamışsınız, fark etmez. Onayladığınız ya da görüp de sustuğunuz sürece, siz de bu vebalin altındasınız. Nitekim Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
مَنْ أَعَانَ ظَالِماً لِيُدْحِضَ بِبَاطِلِهِ حَقّاً فَقَدْ بَرِئَتْ مِنْهُ ذِمَّةُ الله وَذِمَّةُ رَسُولِهِ“Kim temsil ettiği bâtıl ile bir hakkı ortadan kaldırmak isteyen zalime yardım ederse, Allah ve Rasûlü’nün koruyuculuğundan mahrum kalır.” Sakın zalimlerin sopası olmayın! Aksine, Allah’ın sizden istediği gibi; Ümmet’e saldıran değil onu koruyan, kanını döken değil savunan, tağutları korumak için değil O’nun şeriatını ikame etmek için çalışan askerler olun.
Göreviniz için ayağa kalkın, yardım görevinizi ifa edin ve Hakk’ın Ensar’ı olun! Ki böylece İslam’ı layık olduğu yere yeniden getiresiniz, Hilafet’i gerçeğe dönüştüresiniz ve adaleti de yeryüzünde yeniden tesis edesiniz.
إِنَّ اللهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” [Nahl 90]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mısır Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010 www.hizb.net/ |
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com |