Amerika’nın talimatı üzere Müşerref, Keşmir’i teslim etme politikası başlatmıştı. Şimdiyse Modi rejiminin Keşmir’in özel statüsünü iptal ettikten ve Hindistan Birliği’ne zorla ilhak ettikten sonra Keşmir’i kurtarmak için askeri güç kullanımı dışında Pakistan’ın başka hiçbir seçeneği yok. İlhak ile Hindistan, son kırmızıçizgiyi de ihlal etti. Raja Dahir’in Pakistan’ın Muhammed Bin Kasım ordusu seferber edildiğinde ancak yerle bir edileceğini çocuklar bile bilir. Fakat Bajwa-İmran rejimi, savaş davulu çalmak yerine eğlence ve sersemlik davulu çalıyor. Müslümanlar, gözlerini Genelkurmay Karargâhına (GHQ) diktikleri bir sırada Ulusal Güvenlik Danışmanı Moeed Yusuf, bir dakika sessizlik gibi saçma bir kampanya başlatıldığını açıkladı. İmran Han, ülkenin dört bir yanında savaş sirenleri çalmak yerine klimalı odalarda Tweet atmakla meşgul.

Dışişleri Bakanı Şah Mehmood Qureshi de, İKT Dışişleri Bakanları toplantısı gerçekleşmesi halinde Hindu devleti karşısında masayı ters yüz edebilecekleri izlenimi vermeye çalıştı. İKT toplantısı gerçekleşmemesi durumunda ise İmran Han’ın Keşmir’i desteklemek için İslam ülkelerini toplantıya çağırabileceğini iddia etti. Gerçekte, Qureshi, Pakistan Müslümanlarını aldatamaz, çünkü onlar, mevcut yöneticilerin Batılı yöneticilerin ajanları olduklarını, Selahaddin Eyyubi, Alaeddin Halaci ya da Harun Reşit gibi olmadıklarını bilirler. İKT, ölüler topluluğudur. Kutsallıkları ihlal edilen ümmetin öfkesini yatıştırmak için toplantılar düzenler. Dolayısıyla hiçbir zaman işgal altındaki toprakları kurtaramaz. Dahası, mevcut yöneticiler, ya Müslümanları doğrudan öldürüyorlar ya da sessiz kalarak kâfirlerin Müslümanları öldürmelerine göz yumuyorlar. Meseleyi uluslararasılaştırmaya gelince, sömürgeci güçlerin ümmetin işlerine müdahale etmelerine yol verir, sadece ümmete verilen zararı arttırır, haklarını gasp eder.

Baskıcı zorbalar, askeri güce önem verirler, ne kadar çok veya çeşitli olursa olsun sembolik önlemlere değil. Shaheen, Abdali, Ghouri ve Baber füzelerini geçit törenleri için süs olsun diye yapmadık. Silahlı kuvvetlerimize her türlü olanağı sağlamak için kemerlerimizi sıktık, geriye tek seçenek olarak savaş kaldığında, yöneticilerden “savaşın bir seçenek olmadığını” duymak için değil. Eğer yöneticiler, kişisel çıkarlarının ötesine geçmekten korkarlarsa, o zaman ümmeti ve yiğit silahlı kuvvetlerini yönetme haklarına sahip olamazlar. Yöneticiler, istifa etmelidir, çünkü çok sayıda Halid bin Velid oğullarına sahibiz, bu yönde hiçbir sıkıntımız yok. Keşmir’i geri almak, Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emirlerini yerine getirmek için zafer ya da şehadet arzusuyla yanıp tutuşuyorlar. Bajwa-İmran rejiminin oyalama taktikleri güttüğü apaçık ortada. Sömürgeci efendileri Pakistan silahlı kuvvetlerini zincirlerde tutacağından emin. Böylece Modi, Pakistan silahlı kuvvetlerinden korkmadan Çin ve İslami uyanış ile mücadele edebilecektir. İKT, asla ümmetin ve silahlı kuvvetlerin birliğini sağlayamaz. Sadece Nübüvvet metodu üzere Hilafet sağlayabilir. Hilafet, tüm Müslüman ülkelerini, kaynaklarını ve ordularını tek bir bayrak altında birleştirecek, onları güçlü ve büyük bir güç haline getirecektir. Sonra Halife, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın emrini yerine getirmek için Müslüman silahlı kuvvetleri Keşmir’in kurtuluşu için seferber edecektir.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ  “O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.”^{[Rum 4-5]}