Demokrasinin başarısız olduğu apaçık ortada. Müşerref’in başkanlık demokrasisi ile Zerdari, Navaz ve İmran Han’ın parlamenter demokrasisinin fiyaskosundan sonra sınırlı insan aklından çıkan yasalara dayalı bir yönetim sisteminin başarısız olduğu açık. Bu tür Batılı yönetim sistemleri, Pakistan’ı yıllarca sömürgeci Batının kölesi yaptı. Demokrasi altında insanlar, zar zor kazanıyor. Kazandıkları sadece iki öğüne yetiyor. Yine de yöneticiler, vergileri ikiye ve dörde katlıyorlar. Tefeci bankaları ve IMF’yi zenginleştirmek için yoksulları soyuyorlar. Geriye dönük vergiler, faiz ödemelerine yetmediği için yöneticiler, para basmak zorunda kalıyorlar, böylece enflasyon ile ceplerimizi boşaltıyorlar. Parlamenter demokraside Başbakan, güçlü çıkar gruplarının kontrolü ve güdümündedir. Başkanlık demokrasisinde ise aynı gruplar, istedikleri yasaları meclisten geçirmek için hükümete oylar ile şantaj yaparlar.

Aslında demokrasi, küresel düzeyde başarısızdır. Batı dünya düzeni, dünyanın gözünde güvenilirliğini yitirmiştir. IMF, Dünya Bankası, FATF, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Adalet Divanı’nın maskesi düşmüş, çirkin yüzü açığa çıkmıştır. Yine de bölücü ulus-devlet sistemi ve demokratik yasama, İslam dünyası üzerindeki hâkimiyetini sürdürüyor. Demokrasiyi daha fazla tecrübe edemeyiz. Allah’ın vaat ettiği ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği küresel Hilafete, Pakistan’dan start vermenin zamanı gelmiştir.

Parlamenter ve başkanlık demokrasisinin aksine Hilafet, ulus-devlet sınırları içerisine hapsolunamaz. Müslüman topraklarını, silahlı kuvvetlerini ve ekonomik kaynaklarını birleştirecek, sömürgeci Batı ürünü sınırları yıkacak, küresel güç olma yolunda ilerleyecektir. Parlamenter ve başkanlık demokrasisinin aksine Hilafet, Allah’ın Şeriatını egemen kılacaktır. Halife, arzularına göre kanun koyamaz, bu nedenle hiçbir çıkar grubu yasaları manipüle edemeyecektir. Böylece hem yerel elitin hem de yabancı sömürgecinin müdahale nedeni ortadan kalkacaktır. Parlamenter ve başkanlık demokrasisinin aksine Hilafet, ömür boyu seçilmiş bir Halife tarafından yönetilecektir. Bu da siyasi istikrarı sağlayacaktır. Halife, aynı zamanda silahlı kuvvetlerin başkomutanıdır. İslami yönetim sistemi, sivil-asker çekişmesi ve çatışmasını yok eder. On yıllardır süren bu çekişme Pakistan’ı felç etti. Hilafet, İslam’ın ekonomik sistemini uygulayacak, servetin topluma dağılımını sağlayacak, kapitalist demokraside olduğu servetin bir avuç azınlığın elinde birikmesini önleyecektir. Hilafet, faiz ödemeyecektir. Faiz İslam’a göre kesinlikle yasaktır. Ümmetin malını Allah’ın yükümlülüklerini yerine getirmek için harcayacaktır. Hilafet, sömürgeci küresel düzeni, Batının uluslararası hukukunu, uluslararası sömürgeci kurumları ve kapitalist ekonomik düzeni reddedecek, Allah’ın vahyi olan Kuran ve Sünnete dayalı adil bir dünya düzeni kuracaktır. Öyleyse Nübüvvet metodu üzere Hilafete Pakistan’dan start verelim! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَقُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا“Deki hak geldi batıl zail oldu. Şüphesiz batıl yok olmaya mahkûmdur.”^{[İsra 81]}