İşgal altındaki Keşmir Müslümanları, 5 Şubat Keşmir Günü’nde rutin resmi açıklamalara gereksinim duymuyor. Modi’nin, 5 Ağustos 2019’da işgal altındaki Keşmir’i zorla ilhakından bu yana Keşmir Müslümanları, Srinagar’ın kurtuluşu için askeri seferberliğe ihtiyaç duyuyor. Ancak Pakistan yöneticileri, Vadideki Müslümanları desteklemek yerine Keşmir’de cihadı yasakladı, Keşmir mücahitlerine baskı uyguladı, ihtiyaç duydukları finansal destekten mahrum bıraktı.

Ayrıca geçtiğimiz günlerde açıklanan Milli Güvenlik Politikası, Keşmir’e askeri destek vermeyerek Keşmir Müslümanlarını Hint ordusunun zulmüne mahkûm etti. Milli Güvenlik Politikası (NSP), Pakistan’ın sadece “Keşmir halkına ahlaki, diplomatik, siyasi ve yasal destek” verebileceğini belirtiyor. Uluslararası toplumun, Vadideki Müslümanlara saldıran Hindistan’ı saldırganlığında desteklediği aşikâr. NSP ise hala “Keşmirlilerin self determinasyon hakkı” için çağrıda bulunuyor. Subaylarımız ve askerlerimizin kanı, silahı ve canından başka hiçbir şey, Keşmir’i zamanımızın Raja Dahir’i Modi’den kurtaramaz. Buna rağmen NSP, “Cammu ve Keşmir anlaşmazlığının adil ve barışçıl bir şekilde çözümünden” bahsediyor.

Ey Pakistan Müslümanları! Ey stratejik topluluk! Ey silahlı kuvvetler! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُمْ مِنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ“Onları bulduğunuz yerde öldürün. Sizi yurtlarınızdan çıkardıkları gibi siz de onları çıkarın.”^{[Bakara 191]} O halde Allah’ın buyruğunu yerine getirin! İşgal altındaki Keşmir’in kurtuluşunun önündeki tek engel, yöneticilerdir. Silahlı kuvvetlerimizi ve istihbaratımızı Keşmir’in kurtuluşu için seferber etmiyorlar. Pakistan ordusu içindeki babalarımızdan, kardeşlerimizden ve oğullarımızdan, Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için nusret talep etmeliyiz. Raşidi Halife önderliğinde aslanlarımız, İslam ümmeti için büyük bir zafer elde ettiğinde ve işgal altındaki Keşmir’i Hindu müşriklerin pençelerinden kurtardığında ancak sevineceğiz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ  “Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mümin topluluğun gönüllerini ferahlatsın.”^{[Tevbe 14]}