Bizi akılla şereflendiren, yaratılanların birçoğundan üstün kılan, bizi İslam’a hidayet eden ve insanların en hayırlı ümmeti kılan Allah’a hamdolsun. Salat ve selam âlemlere rahmet olarak gönderilen, muttakilerin imamı, peygamberlerin efendisi efendimiz, gözümüzün nuru Muhammed b. Abdullah’ın, Alinin, ashabının ve din gününe kadar yolunda yürüyenlerin üzerine olsun.

Değerli kardeşlerim! Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

İlk konuşmayı dinledikten ve uyuşturucu savaşıyla bu ülkenin gençleri hedef alındığı anlaşıldıktan sonra Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz aşağıdaki gerçekleri açıklıyoruz:

Birincisi: Allah Subhânehu ve Teâlâ, insana akıl bahşetmiş, onu yarattıklarının birçoğuna üstün kılmıştır. İslam, aklı toplumun korunması gereken en yüksek gayelerinden biri haline getirmiştir.

İkincisi: 2013’ten bu yana büyük bir niteliksel değişim yaşanmıştır. Yüz milyonlarca dolar değerindeki uyuşturucular dev konteynerlerle limanlardan, havaalanlarından, sınır kapılarından ve Sudan’a komşu çok sayıda ülkelerden ülkeye girmeye başlamıştır.

Üçüncüsü: Sudan’ı uyuşturucuya boğmak, modern siyasi savaşların etkili silahlarından biridir. Bu savaşlar, dördüncü nesil veya beşinci nesil savaşlar kategorisi altına girerler. Aslında bu savaş, hedeflenen düşmanı içeride yok etmeyi değil, çökertmeyi, devletine boyun eğdirmeyi, iradesini ortadan kaldırmaya değil, çalmayı amaçlayan bir savaştır. Bu savaşın belirli bir muharebe meydanı yoktur, hedeflenen düşman topluluğunun tamamı savaş meydanıdır. Ordudan çok sivil bazlı bir savaştır.

Dördüncüsü: Sudan, bu modern siyasi savaşın ağırlığı altında boğulmak üzeredir. Bu, şu şekilde gerçekleşiyor:

- Yüce İslam’ı hedef alarak ülke halkının fikirleri ve kültürü hedef alınmaktadır, laik ve sivil fikirler yerleştirilmektedir. Laik ve sivil fikirler, dinin devletten ayrılması madalyonunun iki yüzü gibidir. İnsanların yasa koyması anlamına gelen demokrasi fikirleri, yasama ve yaşam sistemlerinde şeriat hükümlerine bağlılığın değeri düşürülmekte, kadın ötekileştirilmekte, gençlik yozlaştırılmaktadır. Bütün bunlar, toplumu koruyan duvarın yıkılmasına yol açmakta, bu duvar ihlal edilerek yıkılmaktadır.

- Ülkeye tonlarca uyuşturucu sokulmaktadır. Geçtiğimiz Perşembe günü Salha bölgesinde bir depoya düzenlenen baskında 10 milyar uyuşturucu hap ele geçirildiği açıklandı. Sudan’ın nüfusunun 40 milyon olduğu varsayıldığında, kişi başına 250 hap düşmektedir! Bu, ele geçirilenlerden sadece bir tanesidir, ele geçirilmeyenler çok daha büyüktür!

- Devlet ve konumlarının desteği, toplumun bölünmesi, devlet politikalarının engellenmesi ve başarısızlığı hedef alınmaktadır.

- Devlet ile savaşan ve varlığını bozan silahlı hareketler oluşturmak.

-  Siyasi çözümün temellerini, anayasa ve mevzuatın ana hatlarını belirleyen ve yöneticilerini atayan Volker Sudan genel valisi olarak atamak.

- Batılı büyükelçilikler ve uluslararası kuruluşların, ülkenin iç işlerine müdahale etmelerini, siyasi partiler ve güçlerle görüşmeler yapmalarını, uyuşturucu için gençlere paralar ödemelerini mubah görmek. Bilinmeyenler ise çok daha büyüktür!

- Modern savaşların öncülerinden biri olarak gençleri uyuşturucuyla yozlaştırmak ve yozlaşmayı yaygınlaştırmak için sömürgeci kâfir batı ürünü sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine izin vermek.

İşte bunlar, Sudan’ı hedef alan modern siyasi savaşın tezahürleridir. Bu savaşın araçları, Batılı büyükelçilikler, uluslararası kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ve bazı siyasi güçler gibi düşman inleri ve yuvalarıdır. Bütün bunlar, askeri liderlerin ipiyle gerçekleşmektedir.

 Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, halkımıza bu gerçekleri fark ettirmek ve ülkeyi hedef alan uyuşturucunun tehlikesini anlatmak için “Uyuşturucu Savaştır, Bu Savaşı Ancak Hilafetle Kazanabiliriz” başlığı altında büyük bir kampanya başlatıyor. Seminerler, Cuma hutbeleri, konferanslar, söylevler, halk buluşmaları, ziyaretler, stikkerler, afişler vb. ile gençleri hedef alacağımız kampanyamız inşallah Recep ayı boyunca devam edecektir.

Bu savaşa galip gelemeyiz, saf ve berrak İslam’ı iktidara ulaştırarak ancak galip gelebiliriz. Hilafet kurulduğunda ümmetin vücudu, Batı uygarlığının pisliğini vücudundan atmak için bağışıklık sistemi güçlenmeye başlayacaktır. Şeri hükümlere bağlılık değerinin yeniden canlandırılmasıyla toplum güçlendirilecek, İslami kanun ve hükümlerin uygulanmasıyla toplum kurnaz düşmanın oyunlarından koruyan bir çitle örülecektir.

Nübüvvet metodu üzere Hilafetin ilanından önce insanlar, devletteki güvenlik ve askeri organların ve ailenin ne düzeyde olduğunun farkında olmalıdır. Ebeveynler, gençler, toplumun dinamik güçleri, bu işin ciddiyetinin bilincinde olup buna şu şekilde meydan okumalıdırlar:

Birincisi: Bu tehlikeli sahaya girmek için yalvaranlara örnek olsunlar diye bu kirli işe karışan herkes, hangi statüde olursa olsun deşifre edilmeli, hesap sorulmalı ve en ağır cezaya çarptırılmalıdır.

İkincisi: Limanlar, havaalanları, sınırlar, geçişler vb. yerlerde sert ve sıkı önlemler alınmalı, ülkeye uyuşturucu sokulmasına katkıda bulunan veya yardım eden herkesin cezalandırılması konusunda kayıtsız kalınmamalıdır.

Üçüncüsü: Uyuşturucuya teşvik edilmesin veya uyuşturucu kullanılmasın diye caydırıcı cezalar konulmalıdır.

Dördüncüsü: Uyuşturucunun tehlikesi hakkında farkındalık oluşturulmalı ve yasal tüm yollarla ilgili şeri hüküm açıklanmalıdır. Medya, bu konuda üzerine düşen rolü yapmalıdır.

Haydi, ey ümmetin gençleri, şeyhleri, erkekleri ve kadınları! Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin kurulması için çalışın. Hilafetin yokluğunda sömürgeci kâfir Batı, nesillerimizin ve ciğer parelerimizin kalplerine ve akıllarına ulaşmak için Müslümanların tüm kutsallıklarını ihlal etmiştir.

Ey güç ve kuvvet ehli! Hilafeti kurmak, ülkeyi sömürgeci kâfirin pisliğinden, uygarlığından ve komplolarından kurtarmak için hemen Hizb-ut Tahrir’e nusret verin.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}

Ve’s Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh