- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Suriyeli Genç Bir Kadın, Sednaya Cezaevini Ziyaret Eden BM Temsilcisine Ayakkabısını Salladı!
Haber:
Suriyeli aktivistler sosyal medyada, başkent Şam yakınlarındaki kötü şöhretli Sednaya hapishanesini ziyaret eden BM Suriye temsilcisi Geir Pedersen'in yüzüne karşı ayakkabılarını sallayan tutuklu ailelerinden genç bir Suriyeli kadının görüntülerini paylaştı. (El Cezire Net)
Yorum:
Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından dünyanın orada neler olduğunu öğrendiği kötü şöhretli Sednaya hapishanesinin gerçekliğine ve yeraltı katlarının olup olmadığına bakılmaksızın tüm bunlar, Birleşmiş Milletler, insan hakları ve diğerleri gibi uluslararası kuruluşların yalanları ve bu hapishaneye dahil oldukları gerçeğini ortadan kaldırmaz. Bu yüzden onun bu tür yerleri izleme hakkı vardır; ayrıca Sednaya hapishanesinin uluslararası kuruluşlar tarafından bilindiği ve örneğin Palmira gibi bilinmeyen bir hapishane olmadığı bilinmektedir; peki özellikle 2007'deki olayla, yani orada meydana gelen birçok zorlukların ardından meşhur olup kamuoyunda konuşulduğunda bu hapishanenin gerçekliği konusunda sizler neredeydiniz?!
Uluslararası Af Örgütü'nün 7 Şubat 2017’de yayınladığı “İnsan Mezbahası” başlıklı raporuna göre bu yöntemler arasında şiddetli dayak, uyku ve yemekten mahrum bırakma ve elektrik şoku da yer alıyordu. Sizler ölümlerin boyutunu biliyordunuz; ama sizler bu dosyalara müdahil olmanız nedeniyle herhangi bir ceza çıkarmadınız ve denetlenmesi için uluslararası baskılar uygulamadınız; dolayısıyla büyük devletin planlarına hizmet ettiği ve Suriye halkının başına musallat olan ajanınızı koruduğu sürece bunlara göz yumdunuz.
Hükümet ve sivil toplum örgütlerinizin yalanı, bugün asıl olarak İslam Devleti’ne karşı kurulan uluslararası sistemin temel direklerinin yıkılmasıyla ifşa olduğu gibi, Suriye sokağı ve genel olarak İslam ümmeti bilinçlenmiş, kartlarınız ifşa olmuş ve oyunlarınız, hakikat gözüyle bakmak isteyenler için apaçık ortadadır.
Bugün Suriye’de yaşananlar, tüm hainlerin, komplocuların ve ajanların maskelerinin düşürülmesinin sadece bir başlangıcıdır;dolayısıyla Şam devriminin mücahitlerine verilen fırsat, sadık olanların niyetlerini yalaka olanlardan ayırmak için yeterlidir. Bu, onlar için Allah’ın bir imtihanıdır; bu yüzden şayet niyetlerinde samimiyseler Allah’tan onlara başarı vermesini niyaz ediyoruz. Ancak onlardan bir kısmının kendilerini tüm araçlarıyla Batı’nın kollarına atmaları hayra alamet olmadığı gibi Batı'nın tüm emirlerini yerine getirmeleri ve Yahudi varlığının Suriye topraklarına girmesine sessiz kalmaları onları şüphe ve ihanet pozisyonuna düşürmektedir.
Ancak Allah’ın izniyle, Suriye halkı artık bilinçli, sağlam ve olayların gidişatını anlayabilecek güçte olup kitleler, devrimin müfredatının HTŞ ajanlarının eliyle zayi olacağını fark edeceklerdir. Ama bizler bu zafer ve tiranın devrilmesinden dolayı Allah’a hakkıyla şükretmeyip bizim öldürülmemizi emredenlerin kollarına geri döner ve bu genç kadının, yaptıklarından utanmayan bu tür kuruluşlara ayakkabısını sallamasının yeterince bilincinde olmazsak, o zaman top daha büyük bir kurnazlıkla geri dönecektir.
Bu yüzden ümmetin, durumların hakikatini ortaya çıkarması ve Şam tiranını devirerek zafer kazandığımız konusunda insanları bilinçlendirmesi gerekir; ancak maalesef bizler başladığımız yere geri dönüyoruz. Oysa bizim gerçek kurtuluşumuz, eski rejimin geri dönmesiyle olmaz, aksine rejimin sütunlarını yerle bir edip Allah’ın hükmünü ikame etmekle olur. Tıpkı bize Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği gibi: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır.”
Ey şerefli Şam halkı: Bugün, Allah ve Rasulü’ne ihanet edenleri ortadan kaldırmak ve hakkı ikame etmek için çalışma ve bize zafer vermesinden dolayı Allah’a şükretme günüdür. Bu da ancak Allah’ın hükmünü ikame etmekle ve Müslümanların izzetini geri iade edecek, her bir insanın gasp edilen hakkını geri verecek, insanları insanlara ibadet etmekten insanların Rabbine ibadet etmeye ve kapitalizmin zulmünden İslam’ın adaletine ve merhametine geri döndürecek Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmakla olur.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ “Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” [Bakara 120]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Nebil Abdulkerim