- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Trump, ABD'nin Hindistan'ı Güçlendirme ve Pakistan'ı Zayıflatma Politikasını Sürdürüyor!
Haber:
Hindistan Dışişleri Bakanı S Jaishankar 22 Şubat 2025 Cumartesi günü, Başbakan Narendra Modi'nin son ABD ziyaretinin “iyi geçtiğini” söyledi ve Washington'da Başkan Donald Trump ile aralarındaki kimyanın da çok iyi olduğunu vurguladı. (Deccan Herald)
Yorum:
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, ABD Başkanı Donald Trump'ın daveti üzerine iki günlük bir çalışma ziyareti için ABD'ye gitti.Ayrıca Modi, Başkan'ın kıdemli danışmanı ve milyarder iş adamı Elon Musk ve Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard ile de bir araya geldi.Bu ziyaret Amerika'nın Hint-Pasifik bölgesindeki stratejisinde Hindistan'a verdiği önemi teyit etmektedir.Nitekim Amerika'da, Hindistan'ın Çin'e ve Güney ve Orta Asya'daki Müslümanlara karşı kullanılmasına iki partiden de destek vardır.Dolayısıyla Ortadoğu'daki Yahudi varlığı gibi Hindistan da Amerika'nın Güney Asya'daki merkezi haline gelmiştir.
ABD ve Hindistan liderleri tarafından 13 Şubat'ta yayınlanan ortak bildiri, savunma iş birliği, enerji güvenliği, ticaret ve yatırım ilişkilerinin genişletilmesi, teknoloji ve inovasyon, çok taraflı iş birliği ve halklar arası ilişkilerin arttırılmasını kapsayan geniş bir gündemi yansıtıyor.Bu genişletilmiş ve iş birliğine dayalı gündemler yeni değildir; zira 2001 yılından bu yana, birbirini izleyen ABD yönetimleri, Hindistan'ın enerji potansiyelini artırmaya yönelik çabalarını en üst düzeye çıkarmak için çalışmışlardır.
Dahası ABD, Modi'nin partisi aracılığıyla Hindistan'daki büyük ekonomi ve savunma sektörlerine nüfuz etmeyi de başarmıştır. Nitekim Başkan Trump Modi'yi sıcak bir şekilde karşılamış ve Hindistan'ın yüksek gümrük vergileri konusunda kamuoyu önünde eleştirilerde bulunmaktan kaçınmıştır.
Ortak bildirinin temel özelliklerinden biri de “gelişmiş lojistik ve istihbarat paylaşımının yanı sıra kuvvet hareketliliğini iyileştirmeye yönelik düzenlemeler de dâhil olmak üzere Hint-Pasifik bölgesindeki ABD ve Hindistan ordusunun harici konuşlandırma operasyonlarını destekleme ve sürdürme” taahhüdüdür.Bu da Hint ordusunun, Güney Çin Denizi, Umman Denizi ve Bengal Körfezi de dahil olmak üzere Çin ve Müslümanlara karşı ABD çıkarları hizmet etmek için konuşlanmasına imkân vermektedir.Bu da ABD ordusuna lojistik ve onarım hizmetleri sağlamayı ve iki ordunun birlikte çalışabilirliğini arttırmayı amaçlayan ABD ve Hindistan arasındaki daha önceki anlaşmalara ek olarak gerçekleşmiştir.Ayrıca açıklamada, "Liderlerin, 21. yüzyılda ABD-Hindistan arasında büyük savunma ortaklığı için bu yıl yeni bir 10 yıllık çerçeve imzalama planlarını ilan ettikleri" bildirilmiştir.
Modi, Amerika'nın desteğiyle daha cesur bir hale gelmiştir.Amerika ve Hindistan arasında büyüyen stratejik ortaklık, ümmetimiz için açık ve mevcut bir tehlike oluşturmaktadır.Zira Amerika ve Hindistan, İslam'ın ve Müslümanların açık düşmanlarıdır.Amerika, Filistin'de Müslümanlara karşı Yahudi varlığını açıkça desteklerken, Hindistan'da da Müslümanlara karşı Hindu devletini desteklemektedir.Modi, Müslümanlara zulmetmek için baskıcı yasal önlemler alan Hindu ırkçı gündemini yerel düzeyde uygulamak yoluyla Hindistan'daki Müslümanların hayatını gerçek bir cehenneme çevirmiştir.Bölgesel düzeyde Hindistan, Pakistan ve Bangladeş'e karşı komploların ön saflarında yer almaktadır.Nitekim ortak bildiride Pakistan hedef alınarak şu ifadelere yer verilmiştir: “Liderler ayrıca Pakistan'a, Mumbai ve Pathankot'taki 26/11 saldırılarının faillerini süratle adalete teslim etmesi ve topraklarının sınır ötesi terör saldırıları için kullanılmamasını sağlaması çağrısında bulundu”
ABD'nin Hindistan'a verdiği desteğin, yönetimin değişmesiyle değişmediği açıktır.Ayrıca ABD'nin, Pakistan yöneticileri Amerika'nın diktelerine uydukları sürece Hindistan'ı sadece kendi elindeki bir araç olarak kullanacağı da açıktır.ABD'nin Güney Asya'daki politikasının temel dayanaklarından biri de Pakistan'ı zayıflatmak ve onu Hindistan hegemonyasına boyun eğmeye zorlamaktır.Nitekim 2001 yılından bu yana Amerikan yanlısı Pakistan'ın askeri liderliği, ülkeyi Hindistan'la savaşmaktan uzaklaştırmış ve sözde iç tehditlere odaklanmıştır.ABD ordusunun Afganistan'dan çekilmesiyle birlikte Amerika, Pakistan askeri liderliğine Afganistan'daki Müslümanlarla çatışmayı alevlendirme talimatları vererek Pakistan'ın Hindistan'a karşı yeniden yönlenmemesine hırs göstermiştir.Bu da Hindistan'ı herhangi bir bölgesel baskıya maruz kalmadan Çin'le yüzleşmekte serbest bırakmaktadır.
Gerçek şu ki ulus-devlet çerçevesi, İslam düşmanlarının saldırganlığını engellemekte başarısız olmuştur.Nitekim sözde uluslararası hukuk da Gazze, Keşmir, Irak, Sudan ve diğer Müslüman ülkelerde sürekli olarak başarısız olmuştur.Pakistan silahlı kuvvetlerindeki sadık subaylar arasında, mevcut dünya düzeninin Müslümanlara karşı olduğuna dair giderek artan bir farkındalık vardır. Ayrıca subaylar, Amerika'nın Pakistan'da Hinduizm'in egemen olmasını istediğinin de farkındadır.Bu subaylarda eksik olan şey, ABD liderliğindeki dünya düzenine karşı şerî vacip ve alternatif konusundaki netliktir.Gerçek şu ki Amerika, Pakistan'dan ve onun Hilafet için bir irtikaz noktası haline gelmesi potansiyelinden korkmaktadır.Stratejik konumu, doğal kaynakları ve son derece gelişmiş nükleer silah ve füzelerle donatılmış güçlü ordusu sayesinde Hilafet, Pakistan, Afganistan, Bangladeş, Orta Asya ve Körfez'i tek bir devlet altında birleştirebilir ve gerek Amerika'nın gerekse onun Hindu ve Yahudi tabiilerinin planlarını bozabilir.
Pakistan silahlı kuvvetleri içindeki sadık subaylar, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmak ve bölgenin Hinduizmin egemenliğine boyun eğmesini önlemek için acele etmelidirler.Zira Hilafetin kurulması, otoritenin anahtarlarını kontrol eden ordu içindeki sadık subaylar için şerî bir farzdır. Ayrıca onların otoriteyi, ümmete liderlik etmeye tamamen hazır olan Hizb-ut Tahrir'e teslim etmeleri gerekir.Çünkü Hilafetin kurulması için nusret verenler, Srinagar'ı kurtarma ve kurtarılmış Mescid-i Aksa'nın kapılarını kendi elleriyle açma şerifine nail olacaklardır. İşte o gün, Müslümanların sevineceği bir gün olacaktır. وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللهِ“O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir.” [Rum 4-5]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Selçuk – Pakistan