- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Grönland Felaketi ve ABD'nin Ukrayna'ya Karşı Politikası Batı İttifakının Kırılganlığını Ortaya Koymaktadır
Haber:
Donald Trump'ın ikinci döneminin başlangıcından bu yana, kendisi ve yönetimi, Grönland'ı alma arzularını birkaç kez açıkça ortaya koymuşlardır.Büyük adanın egemenliği ve Danimarka Milletler Topluluğu içindeki yeri, bu tehditler nedeniyle Danimarka'da sıcak bir gündem maddesi olmuştur.Trump, uluslararası güvenlik için Grönland'ın ABD'ye ait olması gerektiğini tekrarlarken, Başkan Yardımcısı J.D. Vance de dahil olmak üzere ABD'li yetkililer son zamanlarda Grönland'a çok sayıda ziyaret gerçekleştirdiler.
Avrupalılar da Amerika'nın Ukrayna'ya yönelik davranışlarını 80 yıllık ittifakın gerilemesinin ve Amerika'ya olan bağımlılığın bir işareti olarak görmekte ve onlar, Rusya'ya karşı NATO ve bir bütün olarak Avrupa güvenliği açısından zayıf bir konumda bulunmaktadırlar.
Yorum:
Amerika'nın Ukrayna ve Grönland'a yönelik hamleleri, kendisi ve Avrupa arasında ittifak olarak görülen şeyde bir çatlağa neden olmuştur.
Avrupa'nın 80 yıl boyunca ABD'nin güvenlik garantilerine ve iş birliğine bel bağlamasının ardından, Danimarka ve diğer Avrupa ülkeleri parçalanmış durumdadır.Nitekim onlar, askeri ve güvenlik konularında Amerika'dan bağımsız olma arzusunu dile getiriyorlar ancak bunu etkin bir şekilde yapmaya muktedir olmadıklarını, dolayısıyla hala Amerika ile bir ittifak ilişkisine ihtiyaç duyduklarını düşünüyorlar.
Amerika'nın Grönland'ı ve kaynaklarını elde etme önerisini temsil eden son politikaları ve birçok Avrupalının Ukrayna'ya yönelik hayal kırıklığı olarak gördüğü durum, sıradan Danimarkalıların Amerikan ürün ve hizmetlerini boykot etmelerine yol açmıştır.
Avrupa, askeri ve güvenlik açısından birlik olmaya muktedir olamamakla mücadele etmekte ve Rusya tehdidi ve ABD'nin NATO'ya daha önemli katkılar yapması yönündeki talepleri karşısında da aşağılanmaya maruz kalmaktadır.
Bu son olaylar, uluslararası sistemin zayıflığının ve ABD yönetiminin çıkarları ve kaprisleri tarafından dikte edilen ittifakların kırılganlığının işaretleridir. Dolayısıyla sözde özgür dünya ve Amerika'nın kapitalist liderliği, dünya halklarına liderlik etmeye uygun olmayan yozlaşmış bir liderliktir.
Bu küresel liderlik boşluğunda Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ümmeti, maddi çıkarlara, milletlerin sömürülmesine ve çatışmalarına yönlendiren bir dünya düzeni yerine, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet aracılığıyla dünyaya liderlik edecek gerçek bir ideolojiye sahip tek ümmettir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Yunus Biskurçik