Cumartesi, 04 Zilhicce 1446 | 2025/05/31
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Kadınlar, Hilafet Olmadan Asla Tam Olarak Potansiyellerini Gerçekleştirme İmkânı Bulamayacaktır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Kadınlar, Hilafet Olmadan Asla Tam Olarak Potansiyellerini Gerçekleştirme İmkânı Bulamayacaktır!

Haber:

Günlük Sabah Gazetesi, Kadın ve Demokrasi Derneği Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan'ın iş piyasasında kadınlara yönelik sistematik ayrımcılığı ele aldığı bir konuşma yaptığını bildirdi.Özellikle başörtülü Müslüman kadınların durumundan endişe duyduğunu ifade etti ve onları Fransa ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ayrımcılığa maruz kalan Müslüman kadınlarla karşılaştırdı.

İstanbul'daki İbn Haldun Üniversitesi'nde düzenlenen “İnanma Hakkı ve Çalışma Hakkı: İş Yerinde Kadınların Dini Özgürlüğü” başlıklı üst düzey bir etkinlikte konuştuğu sırada, Türkiye'deki darbe döneminde yaşanan dışlanmayla ilgili kişisel deneyimlerini anlattı; zira bu dönemde, başörtüsü takmak, gerek özel sektörde gerekse diğer sektörlerde birçok kadının eğitim ve istihdamının önünde bir engel teşkil etmekteydi. Ve şöyle dedi: “İmanımız, kimliğimizin temel bir parçası olduğu gibi, onu ifade etme hakkımız da öyledir.” Ancak hala nitelikli kadınların sırf başörtüsü taktıkları için iş fırsatlarından mahrum bırakıldıklarını görüyoruz.Sadece 18 yaşından büyüklerin inanç özgürlüğüne sahip olması gerektiği fikri sadece saçma değil, aynı zamanda büyük bir adaletsizliktir. Müslüman kadınların marjinalleştirilmesini daha geniş kapsamlı bir “kimlik savaşının” parçası olarak nitelendirdi ve akademisyenleri, kurumları ve sivil toplumu insan haklarına yönelik kapsayıcı ve bütüncül bir yaklaşım benimsemeye çağırdı. Ve şöyle dedi: “Mesele sadece dini kimlikle sınırlı değil, bilakis var olma, yaşama, çalışma ve onurlu muamele görme hakkı ile de ilgilidir.” Ve şöyle ekledi: “Farklılıklarımızla zenginleşen, hoşgörüyle güzelleşen, eşitlik ve adaletin temel alındığı bir dünya için haklarımıza sahip çıkacak ve mücadeleyi sürdüreceğiz.”

Yorum:

Bu, Müslüman kadınların başörtüsü taktıkları için cezalandırılmasının zulmüne işaret etse de, bu konudaki çözümler ve hesap sorma çağrıları, Müslüman kadınların İslami kimliklerini ifade etme hakkını güvence altına almaya yönelik doğru bir yaklaşımla bağdaşmamaktadır.

İbn Haldun Üniversitesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen bu etkinlikte, akademisyenler, öğrenciler ve sivil toplum temsilcileri bir araya gelerek, kadınların din özgürlüğü ve iş hayatı arasında denge kurarken karşılaştıkları zorlukları ele almıştır.Forum, tüm kadınların dini kimliklerine bakılmaksızın inanç özgürlüğünün ve eşit çalışma hakkının korunmasını sağlamak için kurumsal reformlar ve kültürel dönüşüm çağrısında bulunmuştur.

Ancak soruna neden olan ideolojinin kendisinden çözüm talep etmek ve onu desteklemek, kısa vadeli ve faydasız bir yaklaşımdır.

Fransa'nın Müslüman kadınları suçlu ilan etmesi uluslararası hukukta tartışmasız bir konudur; zira bu, kadınların zulümden korunması olarak görülüyor.Oysa korunan değerlerin ve ilkelerin temelinin, İslami ibadetlerle hiçbir ilgisi yoktur.Bilakis çıkar ve menfaat, tüm dünya ülkelerinin, hatta Müslümanların başındaki kukla liderlerin bile, seküler gündemlerinde ibadet ettikleri iki gerçek faktördür.

Uluslararası yasaların, Müslüman kadın ve çocukların toplu katliamlarına nasıl destek verdiğini görüyoruz; o halde İslam'ın kıyafet kurallarını korumaları konusunda onlara nasıl güvenebiliriz ki?

İslam'ın mevcut olmayan doğru yönetim sistemi olan Hilafet sistemi uzun zamandır beklenen bir durumdur; Müslüman kadınların ilerlemesini korumak ve yeteneklerini geliştirmek amacıyla çalışmak için çağrımız sadece bu olmalıdır.

Sümeyye, Avrupa'daki araştırmalardan bahsederken, birçok Müslüman kadının karşılaştığı verilere ve gerçekliğe işaret etti, örneğin:başörtüsü takan bir kadının fotoğrafının bulunduğu özgeçmişlerin, geri dönüş alma olasılığı %65'ten daha az değildir.

Ayrıca başörtüsü takan kadınların kariyer olanaklarını sınırlayan ayrımcılığa maruz kalma olasılığı %30 ila %40 daha fazladır.Bunun “sadece bireysel kariyerlere zarar vermekle kalmayıp, toplumun kadınların yeteneklerinden ve katkılarından mahrum kalmasına da” yol açtığına işaret etti. Ve şöyle ekledi: “Kadınlar dinleri ile iş hakları arasında seçim yapmak zorunda kaldıklarında, bunun bedelini tüm toplum ödemektedir.”

"Tarafsızlık" ya da "profesyonellik" terimlerinin ardındaki gizli ayrımcılığın, ayrımcılık olmaya devam ettiğini düşünmektedir.

Ancak rejimden, mevcut sözde kadınların güçlendirilmesi gündemini ortadan kaldırmasını talep etmezse, Müslüman kadınların inançları nedeniyle dünya çapında ve süresiz olarak cezalandırılması beklenebilir.

إِن تُبْدُوا شَيْئاً أَوْ تُخْفُوهُ فَإِنَّ اللهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيماً

Siz bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de şurası muhakkak ki Allah her şeyi bilmektedir.” [Ahzab 54]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

İmrane Muhammed

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER