Konferansın Kapanış Konuşması

“Müslüman Gençlik... Gerçek Değişimin Öncüleri” Müslüman Gençliğe Bir Mesaj

Ey Ümmetin Sevgili Gençleri! Ey İslam’ın onurlu erkek ve kız evlatları! Siz, bu yüce Ümmet-i Muhammed'in hazinesi, enerjisi ve can damarısınız... Bu dinin gençleri olarak yüce bir miras devraldınız: İslam ve onun yüce medeniyetini sizin omuzlarınızda inşa edildi. Birçokları reddederken İslam’a destek çıkan, yardımına koşan, tahrif ve saldırıdan onu koruyan siz oldunuz. Zulme bayrak açan, zorbalar karşısında hakkı haykıran, onları dize getiren sizdiniz. Onca zulme rağmen bedenlerinizle Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e siper olan sizdiniz. Ülkeleri İslam’a açan, Allah’ın dinini zaferden zafere taşıyan, İslam’ın nurunu ve adaletini dünyaya ulaştıran sizdiniz.

Ey İslam’ın Gençleri! İşte Müslüman gençlik geçmişte böyle büyük bir konum ve itibara sahipti. Kuşkusuz onların zihniyeti, cesareti ve asil davranışları, dinin sayesinde toplumlarını iyileştirmek için yaptıkları katkı, yeryüzü ümmetleri için bir yol gösterici olmuştur. Ey sevgili Müslüman gençlik! İşte İslam’ın sizin için öngördüğü üstün konum budur. 

Ancak İslami yönetim ve değerler ülkemizden yok olunca, liberal kapitalist sistemler ve inançları toplum ve hayatımıza baskın gelince, sizin bu yüce statünüz düşmüştür. Gücünüz bastırılmış, becerileriniz çarçur edilmiştir. Daha iyi bir yaşam özleminiz paramparça edilmiştir. Bu dünya için neler yapabileceğinize dair tasavvurunuz daraltılmıştır. Ama en büyük cürüm ise, sizi dininizden uzaklaştırmak, ulvi başarınızı, Firdevs’teki yüce makam ve tükenmez nimetleri çalmak için sarf edilen çabalardır.

Laik yaşam tarzı ve sistemi, koskoca satılık bir yalandır! Onun onur, refah ve gerçek mutluluk vaadi, apaçık bir yanılsamadır. Aksine Müslüman gençlik için geride dağlar kadar sorun, istikrarsızlık, geçim sıkıntısı ve hak ihlalleri bırakmıştır. Rol modelleri olarak sunulan sığ ünlüler ise, yüzeysel bencillik, karışık kutlamalar ve gençlere onurlarını aşağılayan, duygusal kaosa sevk eden ve hayatlarını mahveden bozuk bir yaşam tarzı sunmuştur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَالَّذِينَ كَفَرُوا أَعْمَالُهُمْ كَسَرَابٍ بِقِيعَةٍ يَحْسَبُهُ الظَّمْآنُ مَاء حَتَّى إِذَا جَاءهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْئًا“O bağlar sanki “Issız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamaz.” ^{[Nur 39]}

Sizi size ancak dininizin sunabileceği gerçek başarıdan, bu hayatta ve ahirette mutluluktan alıkoyan işte bu yaşam tarzı ve sistemidir.

Ey İslam’ın sevgili gençleri! Şunu asla unutmayın: sahip olduğunuz en değerli şey, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırabilecek düşünme yeteneğinizin olmasıdır. Laik hükümetlerin ve medyanın “politik oyunlarına” kanmayın. Onlar ki dünyanın dizginlerini ellerinde tutmak için dininize karşı yalan üstüne yalan örüyorlar. Sizi şanlı İslam tarihinden ve insanlığı yaşadığı zifiri karanlıktan aydınlığa çıkarabilecek dininizin gerçek potansiyelinden uzak tutuyorlar.

Haksızlığa karşı geldiğiniz için veya Ümmetin hakkını savunduğunuz için veya sizi Yaratan’ın nizamını onayladığınız veya desteklediğiniz için veya insanlığın beşeri nizamların başına musallat ettiği karanlıktan daha iyisine layık olduğunu düşündüğünüz için bir an dahi olsa “aşırı” olduğunuz hissine kapılmayın. Cahillerin İslami inançlarınız hakkındaki yalanlarla insanların size olan bakışını şekillendirmesine veya da dininiz hakkında tartışmalara yön vermesine sakın müsaade etmeyin. Aksine yapılan bu tartışmalarda hakkı haykırın. Toplumlarınızda İslam, Şeriat ve Hilafet hakkındaki ileri sürdükleri yanlış suçlamaları çürütün. Sizi susturmak ya da inancınız veya İslami uygulamaları terk etmeniz için yapılan baskılar dayanılmaz hale geldiğinde, o zaman sabrınız ve Rabbinize olan itaatiniz nedeniyle cennette sizi bekleyen nimetleri hatırlayın... Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَإِذَا رَأَيْتَ ثَمَّ رَأَيْتَ نَعِيمًا وَمُلْكًا كَبِيرًا “Ne yana bakarsan bak, (yığınla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün.”^{[İnsan 20]}

Dine olan bağlılığınız nedeniyle korku sizi çepeçevre kuşatırsa, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın, tıpkı Allah düşmanlarından kaçmak ve imanlarını korumak amacıyla mağaraya sığınan ashabı Kehf’e yardım ettiği gibi size de her yönden yardım edip destekleyeceğini unutmayın. Allah Subhânehu ve Teâlâ, onları 300 yıl uyutarak insanların fitnesinden korumuştur. Hatta uykularında ışıktan rahatsız olmasınlar diye güneşi sürekli döndürüp duruyordu... Subhanellah!

Ey sevgili Müslüman gençlik! Bugünlerde dine bağlılığınız nedeniyle maruz kaldığınız büyük zorlukların ve şiddetli mücadelelerin farkındayız. Anlıyoruz, sizi çepeçevre kuşatan bu dünya zevkleri ve cazibeleri, sizi arzularınıza uymaya teşvik edebilir, bu nedenle dine aykırı eylemlerde bulunabilirsiniz. Ancak şunu hatırlayın ki hayatın bu zevkleri, geçici aldatıcı bir keyiftir ve sizin gerçek mekânınız, bu dünya değil, ahirettir. Gerçekten de bu hayatın zevkleri, cennette sizi bekleyen zevkler ile mukayese edilemez. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

إِنَّ مَوْضِعَ سَوْطٍ فِي الْجَنَّةِ لَخَيْرٌ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا فِيهَا “Cennette bir kamçı kadar yer, dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden daha hayırlıdır.”Dolayısıyla fani olanların sizi ebedi olanlardan alıkoymasına müsaade etmeyin. Ve bilin ki eğer gençliğiniz Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya itaat yolunda geçerse, Allah Subhânehu ve Teâlâ sizi kıyamet günü kendi gölgesi altında gölgelendirir.

Ey İslam’ın sevgili gençleri! Egemen liberal kültüre, akranlarınız ya da toplumun yaşam tarzına uymak için yoğun baskı altında olduğunuzu biliyoruz. İslami inanç ve uygulamalar nedeniyle çevrenizde bulunan kimselerden farklı görünmekten korkuyor olabilirsiniz. Ama bilin ki bir gün bile hakkı batıla karıştırmak doğru değildir. Müslüman ve Allah’ın kulları olarak size çevrenizle bir olamazsınız. Siz karanlık gecede gökyüzünde parlayan yıldızlar ve yolunu kaybedenlere yol gösteren rehberler gibi olmalısınız. Kalbinizdeki iman, sizi reaktif değil, proaktif yapmalıdır. Siz, hayra ve adalete uymak için başkalarının eğilimlerini belirleyen önderlersiniz. Düşünce önderleri, hakkın bayraktarları, asil davranışın, yüksek ahlaki değerlerin ve insanlığı umursayan önderlersiniz. Zulmün karşısında, adaletin yanında duran cesur liderlersiniz.

Ey İslam’ın sevgili gençleri! Bu ümmet ve insanlık için iyi bir gelecek hayallerimiz sizin omuzlarındadır. Siz, insanların hayatını din aracılılığıyla iyileştirmek için büyük bir dönüşüm yaratabilecek güçtesiniz. Allah Subhânehu ve Teâlâ sizinle beraber olduğu sürece neler başarabileceğinizi sakın hafife almayın. Ama bu, bu hayatın yüzeysel şeylerinden ve dikkat dağıtıcı, oyalayıcı zevklerinden vazgeçmeyi gerektirir. Kaldı ki İslam, sizin için çok büyük şeyler hazırlamıştır. Bu, aynı zamanda başarısızlık değil, dünyada gerçek değişim yaratabilecek bir vizyonu benimsemeyi de gerektirir. Bu da ancak Yaratıcının sistemi olan Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmakla olur. Hem siz hem de ümmetiniz için iyi bir gelecek hayalleriniz Hilafette saklıdır. Dolayısıyla İslam’ın öncüleri, dinin bekçileri ve ümmetin koruyucuları olarak hakkınız olan saftaki yerinizi alın. İnsanlığı zulüm ve karanlıktan kurtarmak için şeri görevinizi yerine getirin. Aksi halde insanlık, bugünden Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti kurulana kadar zulüm ve karanlık içinde yaşayacaktır. Gerçek değişimin öncüleri olarak asli rolünüzü ifa edin ki hem bu dünyanın hem de ahiretin izzetine nail olasınız.

Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا جَزَاء بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ “Rabbimiz Allah’tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar cennet ehlidirler. Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedî kalacaklardır.”^{[Ahkaf 13-14]}

Dr. Nazreen Nawaz

Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya