Salı, 03 Recep 1447 | 2025/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

-Basın Açıklaması- Reddiye ve İzahat Sayın Telegraph Gazetesi Editörü

17.09.2012 Pazartesi tarihli Telegraph gazetesi, ilk sayfasında "Kızgın Müslümanlar Sidney Sokaklarında Polisle Çatışıyor" başlıklı bir haber yayınladı. Gazete, haberinde (herhangi bir isim veya detay belirtmeden) Avustralya polisine dayandırarak Nebilerini hedef alarak Müslümanlara hakaret eden filmi protesto etmek üzere Cumartesi günü Sidney'de yaşanan gösteriyi organize edenler arasında Hizb-ut Tahrir'in de olduğunu belirtti.

Aynı haberin başka bir yerinde Federal muhalefetin lideri -Tony Abbott'un-, Hizb-ut Tahrir'in İngiltere'deki Medya Temsilcisi ve 16.09.2012 Pazar günü Sidney'de düzenlenen Hizb-ut Tahrir'in yıllık konferansına misafir olarak katılan Taci Mustafa'nın vizesinin iptal edilmesini talep ettiği ve hizbi aşırıcılıkla nitelendirdiği açıklaması da geçti.

Tüm bunlar karşısında cevap hakkımızı kullanarak aşağıdaki hususları açıklarız:

1-İnsanların en çok sevdiği Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e hakaret edildiğinde dünyadaki tüm Müslümanların buna öfkelenmesi onların bir görevidir.

2-Müslümanlar, Batı'nın İslam'dan, Müslümanlardan ve Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'den nefret ettiğine dair yeni bir kanıta ihtiyaç duymamaktadırlar. Zira Müslümanlar, Batılı devletlerinin ülkelerini işgal etmesinin, servetlerini yağmalamasının, kendi değerlerini ve sistemlerini dayatmasının bedelini kanları, ırzları ve malları ile ödediklerine günlük olarak gözleriyle şahit olmaktadırlar. Ayrıca bu akım, bazen Kur'an'ı bazen de Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'ı hedef alıp durmaktadırlar.

3-Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in hedef alınmasını protesto etmek, bugün Müslümanların yerine getirdiği en doğal şeydir. Zira Müslümanların bir devleti yok ki Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'i savunsun, düşmanlara cevap versin, hakaret edenlerin ve bu kişilerin arkasında olanların dillerini koparsın.

4-Cumartesi günü Sidney'de düzenlenen gösteride olduğu gibi düzensiz kitlesel tepkilerde bazı kişilerin meşru olmayan eylemlere tevessül etmesi garip değildir. Bu durum, dünyadaki birçok gösteride olmaktadır. Dolayısıyla sorunun aslını göz ardı etmek ve tepkilere odaklanmak kesinlikle doğru değildir.

5-Müslüman gençler, ümmetin cephaneliğidir, dinlerinin ve ümmetlerinin sadık kahramanlarıdır. Yardımı, devrimi ve değişimi gerçekleştirecek olanlar ve bunun bedelini kanları ile ödeyecek olanlar da onlardır. Hiçbir kimsenin herhangi bir kimseyi hoşnut etmek için onlara dil uzatması ve onlar hakkında iğrenç yakıştırmalarda bulunması doğru değildir. Hele hele önce onların tecrit edilmesini sonra da hedef alınmasını amaçlayan bir strateji kapsamında olduğu zaman.

6-Hizb-ut Tahrir ile alakalı olan hususa gelince: Herkes bilmektedir ki Hizb-ut Tahrir bir eylem yapacağı zaman bunu önceden açık bir şekilde kendi resmi kanalları üzerinden ilan eder. Nitekim hizb, Avustralya'da güzel bir organize ile onlarca etkinlik ve gösteri düzenlemiştir. Herkse de buna şahit olmuştur. Bu nedenle Hizb-ut Tahrir'in bu gösteriyi organize edenlerin arasında olduğu haberinin aslı astarı yoktur. Bunu ise herhangi bir kesimi razı etmek veya herhangi bir kesimden korktuğumuz için değil hakikati ifade etmek için söylüyoruz.

7-Tony Abbott'un veya diğer Batılı siyasetçilerin görüşü bizi hiç ilgilendirmemektedir. O ve onun gibilerin bizden hoşnut olmaması bizleri asla kaygılandırmamaktadır. Çünkü bizler biliyoruz ki onun hoşnutluğu ve Allahuteala'nın temenni ettiğimiz hoşnutluğu asla bir araya gelmez.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] İçin Öfke Gösterisi Allah'a Hamdolsun Tamamlandı

Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e hakaret eden Amerikan filminin akabinde Hizb-ut Tahrir/Ürdün Vilayeti'nin çağrıda bulunduğu öfke gösterisine Ürdün'ün çeşitli illerindeki farklı siyasî etkinliklerden ve halk hareketlerden geniş bir katılımla Ürdün'deki Müslümanlardan büyük bir topluluk icabet etti.

Bu öfke gösterisinde katılımcılar konuşmalar yaparak kafir Batı'nın sürekli olarak Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e hakaret etmesine ve bu hakaretlerin Amerika ile kafir Batılı devletlerin İslam ümmetine karşı girdiği haçlı savaşının bir parçası olduğuna değindiler. Yine konuşmacılar, bu hakaretlere verilecek istenilen cevabın ancak Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet Devleti'nin geri gelmesi ile mümkün olacağını açıkladıkları gibi Müslümanların hurumatlarını koruyan ve Kerim Nebileri [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e nusret vermek için kalabalıklara liderlik edecek bir devletleri olsaydı bu kişilerin bu iğrenç fillere cesaret edemeyeceklerini de açıkladılar.

Ayrıca konuşmacılar, Müslüman yöneticilerin İslam'a ve Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e edilen hakaretler karşısındaki acziyetlerine hatta kafir Batı ile birlikte bu ümmete, mukaddesatlarına, kanlarına ve ırzlarına karşı kurdukları komplolara dikkat çekerek bugün Şam'da yaşanan iğrenç katliamların kafir Batı'nın özellikle Beşar'ı ve mücrim nizamını destekleyen Amerika tarafından düzenlenen bu habis komplonun bir sonucu olduğunu belirttiler. Ayrıca katılımcılar, cemaat halinde akşam namazını eda ederek kunut duasında bulundular ve Allah'a yakararak bu ümmeti Allah'ın şeriatı ve İslami Hilafet'in kurulması ile şereflendirmesini istediler.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Müslümanlar, Chittagong'da Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e Hakaret Edilmesini Protesto Ettiler ve Amerikan Deniz Kuvvetlerinin Tatbikatlarının Derhal İptal Edilmesini Talep Ettiler

Chittagong'daki Müslümanlar, Amerikalı alçakların Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şerefine hakaret edilmesini protesto etmek üzere ikindi namazından sonra Büyük Mescid'in dışında Hizb-ut Tahrir liderliği altında gösteri düzenlediler. Göstericiler, Amerika'ya Müslümanların Sevgili Nebileri [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e hakaret edilmesine sessiz kalacaklarını sanmaması ve Müslümanların Nebi Muhammed [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'i var güçleri ile savunan ilk nesilden olduğunu hesaba katması gerektiği şeklinde net bir mesaj verdiler. Zira bugünkü Müslüman ataları Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'i savunmaktan geri durmamışlardır. Çünkü Müslümanlar, Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'i kendi nefislerinden daha çok sevmektedirler. Aynen Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şöyle buyurduğu gibi:

فَوَ الَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَا يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ حَتَّى أَكُونَ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِنْ وَالِدِهِ وَوَلَدِهِ "Sizden birisi, ben kendisine çocuğundan, ana babasından ve tüm insanlardan daha sevgili gelmedikçe o kimse iman etmiş olmaz."

Ayrıca göstericiler, Amerikan hayat tarzını yani ifade özgürlüğü altında Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e hakaret eden bu kişileri barındıran demokratik sistemi reddettiklerini, Müslümanların Allah'ın izni ile Hilafet'i kurarak bu sistemi söküp atacaklarını ve Amerika'yı ülkelerinden çıkaracaklarını teyit ettiler.

Yine Chittagong'daki Müslümanlar, Amerikan deniz kuvvetlerinin bugün Chittagong'da başlattığı tatbikatların derhal iptal edilmesini talep ettikleri gibi Bangladeş ordusundaki muhlis subayları, Allah onlardan razı olsun Muhammed İbn-u Müslim, Muhammed Nuriddîn, Selahaddin Eyyubi ve Sultan İkinci Abdulhamit'in torunlarını Amerikalıları bu bölgeden kovmak ve Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e hakaret etmeyi düşünen Amerikalılara korku salacak Hilafet Devleti'nin tekrar kurması için Hizb-ut Tahrir'e nusret vermek için topluca hareket etmeye teşvik ettiler.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Acemi Afgan Demokratlar Yeteneklerini Sergiliyorlar

Acemi sayılan Afgan demokrasi yandaşları ve destekçileri, halkın iradesi ile alay ederek bir kez daha Afganistan halkı karşısında kirli hilelerini yaptılar. Bu haninler, Afgan halkının iradesinin kendileri için hiç bir şey ifade etmediğini gösterdiler. Zira onlar, kendilerine çıkarlarının dayattığı her şeyi yapmaktadırlar.

Buna mukabil Afgan hükümeti, devletin üç organının Amerika Birleşik Devletlerinin çıkarları ile paralel şekilde çalıştığını gösterdi. Amerika, ülkedeki Amerikan varlığı için Afgan desteğini kazanmak amacıyla Afgan halkının milli duygularını Pakistanlı kardeşlerine karşı tahrik etmek üzere sınırın Pakistan tarafından Afgan topraklarına saldırdı.

Afganistan halkı, bu siyasi oyunun tuzağına düştü. Bu nedenle Afgan hükümetinden sözde "Pakistan düşmanına" ciddi bir cevap vermesini beklemektedirler. Bu bağlamda Afgan parlamentosu, kamuoyunun duygularını sakinleştirmek için aldatıcı bir rol oynadı. Zira güvenlik sektörünün bakanlarını (savunma ve içişleri bakanlarını) sorguladı ve güvenoyunun çekilmesi oylamasına binaen onları görevden aldı.

Hükümetin aynı bakanların güvenlik sektörüne geri getirilmesine ilişkin yeni icraatları, iddia ettiğimiz şeyleri teyit etmektedir. Zira görevden alınan savunma bakanı, savunma işlerinden sorumlu Afgan devlet başkanının danışmanı olarak atanırken görevden alınan içişleri bakanı da savunma bakanı olarak atandı!

Devamını oku...

Şam Kurtuluş Yolunda! (06.10.2012)

  • Kategori Video
  •   |  

Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti, Medya Bürosu Başkanı Mühendis Hişam el-Baba’nın Suriye Ayaklanması Boyunca Yürüttüğü Meydan Turu Hakkında "Şam Kurtuluş Yolunda" İsimli Bir Film Yayınladı.

 

Devamını oku...

Muhammed  (s.a.v)'e Nusret... Ey Muhammed Ümmeti! (15.10.2012)

  • Kategori Bangladeş
  •   |  

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu Resulullah (s.a.v)'e yapılan hakarete, sebeplerine, sonuçlarına ve İslam Ümmeti ile yöneticilerinin verdikleri tam zıt tepkilere ilişkin "Muhammed (s.a.v)'e Nusret" isimli bir film yayınladı. Filmde ayrıca Hizb-ut Tahrir'in tüm dünya çapında düzenlediği Nebi (s.a.v)'e nusret  faaliyetlerine de yer verildi.

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Amerika'nın Yeni Planı, Ajan Türkiye'nin Elleriyle Suriye Ayaklanmasına Kürtaj Yaptırmaktır

Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu, 07.10.2012 cumartesi günü bir televizyonda yapmış olduğu röportajda Suriye Devlet Başkanı yardımcısı Faruk el-Şara'nın, "gayet akıllı ve vicdanlı bir tutumla bu son olaylarda, katliamların içinde yer almadığını, ama sistemi de Faruk el-Şara'dan daha iyi bilen birinin olmadığını" ifade etmiş ve ardından da şöyle demiştir: "Suriye'deki muhalefet, geçiş süreci liderliği için el-Şara'yı kabul etme eğilimindedir." Haberler, Amerika'nın baskıcı ve zulüm birimleri gibi mücrim rejimin mafsallarını korunmasına ve rejimin başının şekli olarak değiştirilmesi yoluyla da rejimin ömrünün yenilenmesine çağıran ayrıntılı önerileri arasından alıntılanmıştır.

Arap Birliği'nin geçen ocak ayında, Suriye krizinin çözüme kavuşturulması için Yemen senaryosuna benzer bir plan sunduğunu unutmadık. Zira Birlik, muhalefet ile bir diyalogun başlayabilmesi için Suriye Devlet Başkanı'nı yetkilerini yardımcısına teslim etmeye çağırmış ancak Suriye rejimi, bu planı reddetmiştir.

Mesele açıktır. Nitekim hiçbir şekilde aklı başında birinin dikkatinden kaçmayacak olan bu komplo, gün ışığı gibi ortadadır. Zira ilk önerisi Arap Birliği aracılığı ile ve ikinci önerisi de Davutoğlu'nın açıklaması aracılığı ile olan bu meselenin planlayıcılarıyla bu ajanlara emreden ve nehyeden kimse aynı odaktır ki oda; Amerikan yönetiminden başkası değildir. Çünkü cellat ile kurbanlar arasında ortak bir hükümetin kurulmasına dayalı siyasî bir çözüme çağıran, hatta mücrim Esad'ın otoriteden uzaklaşmasını bile şart koşmayan Cenevre girişiminin propagandasını yapmak için çalışan da aynı yönetimdir. Nitekim Ban-ki Mun'un, Şam katilinin halkına "merhametli" olması şeklindeki talebini bile işittik!!! Oysa kurt, ne zaman kurbanına merhametli oldu ki?? Hatta esip gürleyen ve ikinci Hama katliamına izin vermeyeceği vaadinde bulunan Erdoğan, yapmış olduğu açıklamalarını yiyip yutmuş, sonra da Esad'ın şebbihalarının bombalamalarının Türkiye'nin bölgelerine kadar uzamasının ardından yangın yerine atmış olduğu birkaç mermiyle yüzsuyunu korumaya çalışmıştır!!!

Sevgili Şam topraklarının; şehit, yaralı, felaket ve yerinden edilme gibi vermiş olduğu bunca kurbanların ve acıların ardından nasıl olur da aklı başında birisi, Suriye rejimini yeniden oluşturmak ve birimleriyle, ordusuyla ve sistemiyle mücrim Baas rejimini olduğu gibi korumak için Türkiye'deki kuyrukları yoluyla tekrar Amerika'ya dönmeye razı olabilir ki?! Dolayısıyla bu, alternatif rejimin şahıslarının "katliama katılmadıkları" gerekçesi altında şahısların ve yüzlerin değiştirilmesinden ibarettir. Dolayısıyla buda, gerçekten tartışmayı bile gerektirmeyen çürük bir gerekçeden ibarettir.

Ey ayaklanmacılar!

Aman ha dikkat! "Suriye'deki muhalefet, geçiş süreci liderliği için el-Şara'yı kabul etme eğilimindedir" şeklindeki sözleriyle sizin adınıza konuşan Davutoğlu, bölgedeki Amerikan ajanının ta kendisidir. Zira o kurnaz adam, şayet sizleri kast ediyorsa, sizleri iğrenç planının peşinde sürükleyerek hiçbir değişim olmaksızın savaşmaya devam etmenizi ve kadınlarınızın dul kalmasını istemektedir... Yok eğer Ulusal Konseyi kast ediyorsa, zaten bu konsey hiçbir şekilde sizden değildir. Zira onu kuran, bizzat Amerika olup zaten onların da ayaklanmanıza kürtaj yaptırmak için Amerika'nın planlarını uygulamaktan ve Amerika adına dünyanız ve ahiretinizle ilgili herhangi bir iş hususunda sizleri Hanif dininizden uzaklaştıracak olan laik sivil bir devlet oluşturmak için çalışmaktan başka bir dertleri yoktur!

Sizden her kim, Türkiye'nin ayaklanmanızın hayrını istediği vehmine kapılmışsa zaman geçmeden hemen bundan vazgeçsin. Nitekim Türkiye başbakanı Erdoğan'ın sözlerine bizim karnımız toktur. Zira o sizlere, mücrim rejimin tüm cürümleri ve vahşilikleriyle olduğu gibi kabul edilmesini sunmaktadır! Dolayısıyla buda, Yemen'de olduğu gibi Şam kasabının başının affedilip mücrim rejimin korunduğu, şekli bir değişimden ibaret olacaktır!

Ey Şam Ülkesindeki Ayaklanmacılar!

Çabalarınızı birleştirmekten, etrafınızdaki düşmanlarınızın tuzaklarına sabretmekten ve Rabbinize bağlanmaktan başka bir alternatifiniz yoktur. O halde ayaklanmanızı sadece Allah için kılın, ona hiç kimseyi ortak etmeyin ve Batı'nın da onda hiçbir nasibi olmasın. Ayrıca etrafınızdaki Batılı elleri koparın, Batı ile bizim ismimizle isimlendiren ve bizim cildimizden olan yerel araçlarını kaldırıp atın. Çünkü onlar, başta Suriye'deki baba ve oğlu koruyan Amerika olmak üzere sömürgeci Batı'nın zehrinin propagandasını yapmaktadırlar. Dolayısıyla rejimin düşmesi demek, sadece başının düşmesi demek değildir. Bilakis onun, kökleri ve dalları sökülüp atılmalıdır.

O halde haydi Raşidi Hilafet Devleti'nin olduğu İslam Devleti'ni ortaya çıkararak aranızda Allah'ın dinini ikame etmek için Hizb-ut Tahrir ile birlikte ciddiyetle çalışın... Zira sizin ve bizim için Allah'tan başka bir kurtuluş yoktur. Yine sizin ve bizim için onun dininden başka bir onur olmadığı gibi ırzımızı, kanlarımızı ve mallarımızı koruyacak olan ve Rabbimizin bizden razı olacağı İslam Devleti olmadıkça da güven ve güvenlik olmayacaktır.

وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ "Onlar tuzak kurarlarken Allah da tuzak kuruyordu. Şüphesiz Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır." [et-Enfâl 30]


Devamını oku...

Sivil-Askerî Konseylerin Oluşturulması, Ayaklanmayı Soğurmak [İçine Çekmek], Sivil Bir Devlet Kurmak ve İslamî Hilafet Projesine Darbe Vurmak için Batı'nın Desteklediği Bir Projedir

  • Kategori Suriye
  •   |  

Medya organları, 28.09.2012'de sözde "Ayaklanmacı Askerî Konsey'in, ortak bir liderlik" oluşturacağını nakletmişlerdir. Nitekim Koordinasyon ve İrtibat Bürosu Başkanı Mahir en-Naîmî, el-Cezira'ya yapmış olduğu açıklamada şöyle demiştir: "Ortak liderlik, sivil özgür bir devlete ulaşmak için Suriye halkının tüm taraflarını kucaklayacak kurumsal bir entegrasyon inşa etmeyi hedeflemektedir..."

Nitekim bu tartışma, Suriye'de geçiş süreci liderliği için çalışacak olan sivil-askerî bir liderliğin oluşturulmasıyla ilgili iletişimlerin ve görüşmelerin olduğu birkaç aydan beridir devam etmektedir. Zira 08.06.2012'de yayınlanan "eş-Şark-ul Avsat" Gazetesi'ne göre, "Projenin fikri, 28 bağımsız sivilin ve 28 muhalif askerî subayın dahil olacağı bu kurumun içeriden oluşturulmasına dayanmakta" olup bu kuruma, "kurumun ülkeler, hükümetler, yerel ve uluslar arası örgütlerle görüşmeler yapmaları ve ayaklanma için her türlü desteğe doğrundan erişmeleri amacıyla elçiler olarak gönderilmeleri için yarısı sivillerden ve diğer yarsı da askerlerden olmak üzere 6 ila 8 arasında kişiler seçilecektir." "el-Hayat" Gazetesi'ne gelince; 14.09.2012'de "Paris'in, Suriyeli ayaklanmacılara yardım etmek için Amerika, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye de dahil dost ülkelerle çalışacağından" bahsetmiş ve "önerilerden birinin de muhalefet gurubunun liderliğinin, Suriye toplumunun bütün bileşenlerini temsil edecek yaklaşık on üyeden oluşturulmasını, ancak geçiş meşru eksenlerde olsun diye bunun çok hızlı bir şekilde olması gerektiğini" eklemiştir.

Bu, "Sivil-Askerî Liderlik Kurumu'nun", iki kolu bulunmaktadır: Birincisi; başta kendisine para ve medya desteği verdiği gibi çoğulcu demokratik sivil bir devletin kurulmasını sağlamak için siyasi destek de veren Amerika olmak üzere Batı'nın çıkarlarına dönük siyasî değişim sürecinin liderliğini üstlenen sivil kol. İkincisi; ayaklanmada itici bir güç teşkil etmesinin yanı sıra geneli de başta Amerika olmak üzere Batı için kuşku verici bir saplantı teşkil eden, özellikle Hilafet'i kurmaya dayalı siyasî projelerini ortaya atan ve ortadan kaldırılmadıkça ve soğurulmadıkça bir çözüm olmayacağından dolayı bir tehlike olarak itibar edilen İslamî eğilimlerden oluşan içerideki ayaklanan silahlı gurupları soğurmayı üstlenen askerî kol.  Dolayısıyla Batı'nın, mal ve silah yardımında bulunmasının yanı sıra misyonunu gerçekleştirmesi ve militanlar ile çetelerin çağrılmalarının ardından ajandasından çıkan kimseleri de tasfiye etmesi için siyasî olarak desteklediği kol, işte bu "askerî" koldur.

Siyasî girişimler noktasında ortaya atılan hususları veya askerî yada sivil konseylerin oluşturulmasını ve uluslar arası ve bölgesel elçiler gönderilmesi hususunda cereyan edenleri, çıkış yolu bulma ve çözümler oluşturmak için yapılan çalışma gerekçesiyle özellikle Amerika olmak üzere Batı desteklemektedir. Bu çözümler ise sonuçları ve neticeleri bakımından Suriye'deki Müslümanlar için tehlikeli çözümlerdir. Açıktır ki Suriye halkını kurtaracağını ve muhalefeti birleştireceğini iddia eden bu eylemler, aslında Amerika'nın, kendi çıkarlarını korumak amacıyla Suriye'deki dayanaklarını muhafaza etmek için araçlarıyla birlikte sıkı bir şekilde çalıştığı şüpheli projelerdir. Zira Amerika, bu ayaklanmada açık bir şekilde ortaya çıkan Hilafet'i kurma projesine darbe vurmadıkça, sivil bir anayasa koymadıkça ve Amerika'nın tahakküm edeceği demokratik sivil bir devlete erişmek için uygun bir şekilde seçimler icra etmedikçe bunun hiç kolay olmayacağını çok iyi bilmektedir.

Ey Dâr-ul İslam'ın Merkezinde Ayaklanan Müslümanlar!

Hizb-ut Tahrir olarak bizler, bu şüpheli projelerin tuzağına düşme hususunda sizleri uyarır ve onun karşısında durmaya, Batılı ülkeler ile muhlis ayaklanmacıları muhasara altına almaya ve onların kahramanca yaptıkları eylemlerini karartarak bunu başkalarına nispet etmeye çalışan ajanlarının yollarının önündeki kapıları kapatmaya davet ederiz. İyi biliniz ki Allah, sadece Kendisi'ne tevekkül etmenizi emretmektedir. Zira Subhânehu, el-Kavî'dir. O halde Batı'nın gücünü talep etmeyiniz. Zira Celle ve Alâ, el-Ganî'dir. Yine Batı'nın ajanlarından bir iyilik de beklemeyiniz. Zira Subhânehu, el-Muîn ve en-Nâsır'dır. Ayrıca sizi helak eden sağcılara ve solculara iltifat etmeyiniz. İyi biliniz ki; nusret, Allahu Subhânehu'nun elindedir. Şayet O'nun emrine muhalefet ederseniz yada O'nun emrinden bir şey terk edersiniz yada hakkı ilan etmede sessiz kalırsanız semanın Rabbinin yardımından mahrum kalırsınız. Yine iyi biliniz ki mesele, Allah'a olan imanınızla ve başınıza gelen musibetlere karşı sabrınızla ilgilidir. O halde kalbinizin sesini dinleyiniz ve sizin için güzel bir örnek olarak Şam'ı fethetmek için çıkan ecdadınız sahabeler gibi olunuz. Nitekim İbn-u Kesir tefsirinde Allahuteala'nın şu kavli zikretmiştir:

لَقَدْ تَابَ اللهُ عَلَىٰ ٱلنَّبِىِّ وَٱلْمُهَاجِرِينَ وَٱلأَنصَارِ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوهُ فِى   سَاعَةِ ٱلْعُسْرَةِ مِن بَعْدِ مَا كَادَ يَزِيغُ قُلُوبُ فَرِيقٍ مِّنْهُمْ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ إِنَّهُ بِهِمْ رَءُوفٌ رَّحِيمٌ "Andolsun ki Allah, Müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir." [Tevbe 117]

Mücahid dedi ki; "Bu ayet, Tebuk Gazvesi'nde inmiştir. Çünkü onlar bu gazveye, çoraklığın ve aşırı sıcağın olduğu ve su ile erzak sıkıntısının çekildiği bir yılda çıkmışlardır." Katade'de şöyle demiştir: "Onlar Şam'a, aşırı sıcağın olduğu bir sırada çıkmışlardır. Allah'ta bu cehdi bilmesinden dolayı onlara bu sırada şiddetli bir zorluk isabet ettirmiştir. Hatta bizlere; iki adamın bir hurmayı kendi aralarında paylaştıkları, bir gurubun da bir hurmayı kendi aralarında dolaştırdıkları, sonra bu gurubun o hurmayı emip sonra onu içtiği, sonra tekrar emip tekrar içtiği, sonra tekrar emip tekrar içtiği ve sonra tekrar emip tekrar içtiği zikredilmiştir." Nitekim Allahuteala, şöyle buyurmaktadır:

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا "Andolsun ki Resulullah'ta sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için gerçekten en güzel örnek vardır." [elAhzâb 21]

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER