Pazartesi, 02 Recep 1447 | 2025/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti'nden, İran Yöneticilerine Açık Bir Mektup

  • Kategori Pakistan
  •   |  

Ey İran yöneticileri! Bu mektubu sizlere, Pakistan'daki diplomatik misyonunuz aracılığıyla gönderiyor ve diyoruz ki:

Bizler, İran güçlerinin Suriye'deki Müslümanlara karşı savaşında Suriye tagutu ve Amerikan ajanı Beşar Esad'a destek vermek amacıyla gönderilmesini kınarız. Zira açık bir şekilde ortaya çıkmıştır ki İran güçleri ve özellikle de Cumhuriyet Muhafızları, Suriye'deki Müslümanları katletmek için Beşar Esad'ın şebbihalarına katılmaktadırlar. Nitekim bir takım İranlı subaylar, Suriye'deki Müslümanlara karşı işlenen cürümsel eylemlere katıldıkları için özgür Suriye ordusu tarafından esir alınmışlardır.

Amerikan askerlerinin, özellikle Raymond Davis gibilerinin işlediği Pakistan'daki şerir taifeci saldırıların ani bir şekilde artış göstermesiyle çakışan bu utanç verici eylemden dolayı sizleri uyarırız. Zira tek bir devlet altında birleştirmek yerine Müslümanları birbirine kırdırmaya çalışan bizzat Amerika'dır. Çünkü Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'nın vasıflandırdığı üzere onlar bizzat kafirlerdir:

لاَ يَرْقُبُونَ فِي مُؤْمِنٍ إِلاًّ وَلاَ ذِمَّةً وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ "Onlar hiçbir mümine yakınlık göstermez veya ahdini gözetmezler. Onlar saldırganların ta kendileridir."[Tevbe 10]

Bizler rolümüz gereği sizleri muhasebe ediyoruz: Neden Müslüman güçleri gönderip mobilize ettiğiniz bu savaşın gerçeğini göz ardı ediyorsunuz? Zira bu savaşta, küfürle hükmeden Suriye tagutu ile dört on yıl küsur boyunca kafirlerin çıkarlarını koruyan ailesini desteklemektesiniz! Zira bu, Beşar tagutuna karşı duran Suriye'deki Müslümanlara karşı olan bir savaştır! Halbuki Müslümanlar, Amerika'ya karşı bütün Müslümanları tek bir devletin altında birleştirmek için İslam'ın tatbik edilmesini talep etmektedirler! O halde sizler, aklını kaybedip Hilafet'in çok yakında kurulacağını görmesinin ardından bu ümmeti taifecilik savaşının ateşiyle yakmayı hedefleyen Amerikan planını güçlendirmeyi nasıl kabul edebilirsiniz?

Bizler, Beşar Esad rejiminin yanında yer aldığınızdan eminiz. Çünkü aynen sizin gibi o da bir Amerikan ajanıdır. Dolayısı hem siz ikiniz hem de diğer Amerikan ajanları, ümmeti birleştirecek ve sizlerin efendisi olan Amerika'nın hegemonyasını ortadan kaldıracak olan İslam Devleti'nin kurulmasını önlemek amacıyla Amerika'nın Müslümanların boyunlarına çöreklenmesinin yanı sıra onun, İslam ümmeti üzerindeki hegemonyasını güçlendirmek için el ele çalışmaktasınız. Nitekim sizlerin İran liderliği altında tagut Beşar'ın yanında yer almanız, Allah'a, Resulüne, Âline ve bütün Müslümanlara dönük hıyanet silsilenizin bir halkasından öte bir şey değildir. Zaten sizler, daha önce de Müslümanları katletmesinin yanı sıra Afganistan ve Irak'ı işgal eden Amerika'nın yanında yer almakla da Allah'a ve Resulüne hıyanet etmiştiniz.

Şayet sizler, -sizin gibilere çok uzak bir şey olsa da- Suriye ve İran'ı tek bir devlet altında birleştirmek için Suriye Müslümanlarının yanında yer almayı tercih etmiş olsaydınız bu, Orta Doğu ile Orta ve Güney Asya bölgelerindeki Amerikan hegemonyasına vurulmuş büyük bir darbe olacak olmasının yanı sıra Müslümanlar da bu adımla, zehirli taifecilik tohumlarını -ebediyen- yok edecekler ve Pakistan'da dahil diğer tüm İslam ülkelerinin önüne tevhit yapı taşlarını döşeyeceklerdi. Ancak bunun yerine sizler, "En Büyük Şeytan Amerika'dır" sloganının sahibi olmanıza rağmen Amerika'nın yanında yer almak yoluyla Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'ya, Resulü [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'e, Tahir Ehl-i Beyti'ne ve müminlere hıyanet ettiniz.

إِنَّ ٱلشَّيْطَـٰنَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَٱتَّخِذُوهُ عَدُوًّا "Şüphesiz şeytan sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman edinin." [Fâtır 6]

Çok iyi biliniz ki; İran'daki Müslümanların size olan öfkesi, Arap Baharının olduğu ülkelerdeki kardeşlerinin tagutlarına olan öfkesinden daha az olmadığı gibi kardeşlerinin tagutlarının boğazlarından yakaladığı gibi sizin boğazlarınızdan yakalayacaklar ve siz korksanız da korkmasanız da Allah'ın takdiri mutlaka gelecektir.

وَإِذْ قَالَتْ أُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًا اللَّهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا قَالُوا مَعْذِرَةً إِلَى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ "İçlerinden bir topluluk: Allah'ın helâk edeceği yahut şiddetli bir azap ile azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz? dedi. (Öğüt verenler) Rabbinize mazeret beyan edelim diye bir de ittika ederler ümidiyle (öğüt veriyoruz) dediler." [el-A'râf 164]

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir'den Bir Heyet, Yeni İşçi Partisine Bir Ziyarette Bulunmuştur

04.09 Salı günü, Mühendis Alaaddin ez-Zitâni başkanlığındaki Hizb-ut Tahrir / Mısır Vilayeti'nden bir heyet, yeni İşçi Partisine Kahire'nin Becardan Sîtî'de bulunan binasında bir ziyarette bulunmuş ve heyeti, İşçi Partisi Başkanı Üstad Mecdî Ahmed Hüseyin ile parti başkanı yardımcısı Üstad Abdulhamid Barakat karşılamışlardır. Nitekim taraflar, Mısır'ın siyasî vakıası ile İslam'ın ümmetin hayat vakıasında tatbik edilir hale gelmesi için bu ümmetin uyanık ve muhlislerinin ne yapması gerektiğini görüşmüşlerdir. Bunun üzerine Hizb-ut Tahrir heyeti, hizbin, gerek değişim sürecinde gerekse de ümmetin vakıasında İslam'ı tatbik etmenin şeri metodu ve bütün Müslümanların çalışması gereken en büyük hedef olması itibarıyla İslamî Hilafet'i kurmak yoluyla İslamî hayatı yeniden başlatmada benimsemiş olduğu metodu arzetmişlerdir.

Görüşme sevgi, kardeşlik ve nasihatleşme atmosferinde gerçekleşmiştir. Nitekim hizbin heyeti, Üstad Mecdî Hüseyin'e hizbin 1963 yılında koymuş olduğu Hilafet Devleti'nin Anayasa Projesi de dahil hizbin bazı baskılarından bir nüsha teslim etmiştir. Ayrıca Üstad Mecdî Hüseyin de, bizimle sürekli görüşme sözü vermekle birlikte hizbin heyetine "İşçi Partisinin İslamî Görüşü" adlı kitabından bir nüsha teslim etmiştir.

وَقُلِ اعْمَلُواْ فَسَيَرَى اللّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَ وَسَتُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ "De ki: (Yapacağınızı) yapın! Muhakkak ki yaptıklarınızı Allah da resulü de müminler de görecektir. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir." [et-Tevbe 105]

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Cozif Ebu Fâdıl: Selin Köpükleriyle Birlikte Yok Olup Gidecektir

Cozif Ebu Fâdıl, bir televizyondaki oturum programında, Baka'daki Beyrut-Şam uluslararası yolunda kendisini darbeden kişilerin arasında "Hizb-ut Tahrir'li" şahısların da olduğunu iddia etmiştir.

Bu ucuz yalanlar, bu şahsın alışkanlık haline getirdiği saçmalıkların bir çeşidi olmasına rağmen sükut rıza göstermenin bir alametidir denilmesin diye bunu kökten reddetmeyi ve bunun kesinlikle sıhhatten yoksun bir haber olduğunu vurgulamayı görevimiz bildik. Bu münasebetle deriz ki: Hizb-ut Tahrir", yol kesmeyip bu tür eylemleri uygulamadığı gibi bu şekildeki küçük işlere ve ucuz hainliklere iltifat etmez. Zira Hizb-ut Tahrir'in şu an iki gözünü diktiği hedefi, onun en büyük efendisi Beşar'ı devirmektir. İşte o zaman selin köpükleriyle birlikte yok olup gidecektir... Fazla söze de gerek yoktur.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- İran ve Afganistan Hükümetlerinin Her İkisi de Sömürgecilerin Elindeki Bir Hizmetçidir

Amerika, yakın dönemden beridir Afgan Ticaret Odası'nın, yaklaşık 24 İran şirketiyle olan ilişkisini kesmesini talep etmektedir. Çünkü İran, nükleer silah üretiminde bu şirketlerden faydalanmaktadır.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti, bu Amerikan müdahalesini şiddetle kınar, ümmetten bu ajan yöneticilere karşı durmasını ve onları, Batılı demokrasinin dışında bizim üzerimize İslam'ı tatbik edecek bir yöneticiyle değiştirmesini talep eder. Zira her ne kadar bu müdahaleyi işgal olarak isimlendirmemiş olsalar da ancak bu işgal için bir öncü hattan ibarettir...! Dolayısıyla Amerika, Rusya ve NATO ülkelerinin, İslam dünyasının çeşitli bölgelerinde birçok hatları bulunmakta olup bunların hepsini terörizm kılıfı altında uygulamaktadırlar. Hatta onlar, bazı zamanlarda Irak ve Afganistan gibi ülkeleri işgal etmek için müdahalede bulunurlarken diğer bazı zamanlarda da İran ve Gazze'de olduğu gibi yaptırımlar dayatmak yoluyla müdahalede bulunmaktadırlar. Onlardan bazıları da mesela Sudan gibi İslam ülkesini bölmekte ve Pakistan, Yemen ve Somali'de meydana geldiği üzere masum kadınları ve çocukları katletmek için insansız uçaklar kullanırlarken onlardan diğer bazıları da Myanmar, Suriye, Hindistan ve Doğu Türkistan'da olduğu gibi insanları katletmek için ajan yöneticileri kullanmaktadırlar. İşte bunların tamamı; kapitalizm ve demokratik yönetim sisteminin ürünleri olduğu gibi ümmetin servetlerini yağmalamak, sokaklarına egemen olmak ve onların vahşî hegemonyalarından kurtulmak için çalışan her türlü hareketi durdurmak için olan muhtelif üsluplarının ürünüdür.

Tagut yöneticiler ile demokratik küfür rejimleri, sömürgecilerin bizim meselelerimiz üzerindeki egemenliklerini dakik bir şekilde pekiştirmek ve İslam dünyasındaki ajan yöneticiler yoluyla bütün şerir planlarını uygulamak için çalışmaktadırlar.

Sonuç olarak İran'a dönük bu yaptırımlar, İran ve Afganistan'ın her ikisi için sorunlara sebep olacaktır. Ancak ne üzücüdür ki bu iki ülkenin yöneticileri, kafirlerin karşısında durmaya ve ümmeti ideolojik, siyasî ve coğrafî olarak birleştirmenin yanı sıra bu mühim hedef doğrultusundaki liderliğini birleştirmeye dönük en ufak saygıları bile kalmamıştır. Tüm bunların da ötesinde ne üzücüdür ki Amerika, İran'ın gözetimi altında Afganistan ve Irak'ı işgal etmiş ve aynı şekilde İran'da Suriye'deki Müslümanların katledilmesinde Amerika ile Rusya'ya destek vermiştir.

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir / Endonezya'dan, Amerika Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un Ziyareti Hakkında Bir Beyan

Amerika Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Orta Asya ve Pasifik bölgesine dönük diplomatik gezi silsilesi kapsamında 03.04 Eylül tarihinde Endonezya'ya bir ziyarette bulunacaktır.

Bu ziyaret ise Amerikan dış politikasının, şu an kürsel ekonomik gelişimin önemli bir aracı haline gelen Asya'ya odaklandığı ve bazı ülkelerin de Çin'in ekonomik ve askerî gelişimine olan korkusunun ortaya çıktığı bir vakitte gerçekleşmiştir.

Clinton, Endonezya Devlet Başkanı Susilo Bambang Yudhoyono ve aynı şekilde Dışişleri Bakanı Marty Natalegawa ile özel görüşmeler gerçekleştirecektir. Her ne kadar bu ziyaretin programları hakkında bir açıklama yapılmamış olsa da ancak bu, Amerika'nın Endonezya'daki çıkarlarıyla ilgili meselelerin araştırılmasından ayrı değildir ki bunlar da aşağıdaki hususlarda temeyyüz etmektedir:

Birincisi: Amerikan hükümetinin, Cakarta'da Amerikan Büyükelçiliği'nin yeni binasının inşası planıdır ki plana göre on katlı olan ana bina, otomobil parklarından, üç kapısı olan büyük bekleme salonları ile mevcut eski binaya bağlı diğer ek binalardan oluşacaktır. Nitekim yaklaşık 36.000 m2 alan üzerine inşa edilen bina, Amerikan Büyükelçiliği görevlileri ile Amerika'nın Asya'daki misyonu tarafından kullanılacaktır. Bu şekilde Cakarta'daki Amerikan Büyükelçiliği, Irak ve Pakistan'ın ardından üçüncü en büyük Amerikan Büyükelçiliği olacaktır. Dolayısıyla 450 milyon dolara mal olan -ki buda yaklaşık 4.2 trilyon rupidir- projeye göre buradaki çalışmanın beş yıl içerisinde sone ermesi planlanmakta olup burada 5000'den fazla işçi çalışacaktır.

İkincisi: "Fraybort" Amerikan şirketi, anlaşmanın 2041 yılına kadar uzatılmasını talep etmektedir. Nitekim 1991 yılında uygulanmaya başlayan ikinci anlaşmada, anlaşmanın 2021 yılında sona ereceği ve "Fraybort'un", anlaşma süresini her on yılda bir iki kez uzatma hakkının olduğu, yani 2041 yılına kadar uzatma talebinde bulunma hakkının olduğu metni geçmektedir. Bu nedenle "Fraybort" şirketi, ikinci anlaşma sona ermeden önce uzatmayı istemektedir. Çünkü o, Endonezya'nın içerdiği altını bilmektedir. Bunun için aynı şekilde Fraybort, şuan çalışmış olduğu bölge dışındaki keşif ve işletme faaliyetlerini geliştirmek için 125 milyon dolar (ki buda yaklaşık 1.1 trilyon rupidir) yatırım yapmıştır ki buda "Jaya Vijaya'nın" zirvesine kadar ulaşmak içindir. Dolayısıyla sonuç gerçekten çok şaşırtıcıdır. Zira oradaki  altının muhtevası, daha önceki şirketin elde ettiklerinden çok daha büyüktür. Tabiatıyla da "Fraybort", bu altın fırsatı ve bu devasa serveti kaçırmamak istemektedir.

Bunun içindir ki Hizb-ut Tahrir / Endonezya, aşağıdaki hususları açıklar:

1-Amerikan Dışişleri Bakanı (Hillary Clinton'un) Endonezya ziyaretini reddeder. Çünkü Amerikan diplomatlarının, Endonezya da dahil diğer ülkelerdeki bütün hareketleri, Güney Doğu Asya, Doğu Asya ve özel bir şekilde de Endonezya'da sömürgeci bir devlet olan Amerika'nın egemenliğini ve etkisini pekiştirmek içindir. Buda Amerika'nın, siyasî ve ekonomik çıkarlarını gerçekleştirme noktasındaki stratejik rolünden ibarettir. Bundan dolayı Hizb-ut Tahrir / Endonezya, hükümeti ve Endonezya halkını bu ziyareti reddetmeye çağırır.

2-Amerikan Büyükelçiliği'nin Cakarta'da yeni bir bina inşa etme planını reddeder. Çünkü bu, kesinlikle özellikle siyasî ve ekonomik alanlarda olmak üzere hala devam eden Amerikan sömürgeciliğinin güçlenmesi için bir vesile olacaktır. Zaten sömürgeciliğin tüm şekillerinin halka ve ülkeye zarar verdiği de bilinmektedir. Hatta bu binanın inşa edilmesi, bir çok işçi ve görevli çalıştıracak olması bakımından Endonezya'nın faydasına olacakmış gibi görünse de ancak ileride Amerikan işgali yüzenden meydana gelecek olan hasarlar, bundan çok daha büyük olacaktır. Bundan dolayı "Hizb-ut Tahrir / Endonezya", bu projeye izin veren Endonezya hükümetini uyarır. Dahası hükümetin, şayet bu ülkenin güvenliğine ve korunmasına gerçekten önem veriyorsa bunu reddetmesi gerekmektedir. Aksi taktirde bu onun, sömürgeci Amerika'nın emrine ve nüfuzunun baskısına boyun eğdiğinin bir kanıtı olacaktır.

"Fraybort" şirketinin anlaşma müddetinin uzatılmasını reddeder. Çünkü "Fraybort" şirketinin üzerinde anlaşma yaptığı altın da dahil İslam'da madenler, kamu mülkiyetidir, yani ümmetindir. Devletin görevi ise tebanın maslahatının gözetimi için bunları idare edip denetlemesidir. Dolayısıyla şayet bunu terk eder ve "Fraybort"  şirketine verirse sömürgeciyi faydalanır hale getirmiş olacaktır. Buda İslam'a ve ümmetin maslahatına aykırıdır.

4-Özel de Endonezya genelde tüm Müslümanları, şeriatı tatbik etmek ve Hilafet'i kurmak amacıyla bizimle birlikte çalışmaya davet ettiğini vurgular. Çünkü Allah'ın izniyle bu ülkeyi ıslah edecek ve ideolojik, siyasî, ekonomik ve askerî olarak sömürgecilerin egemenliğinden kurtaracak olan sadece Hilafet'tir...

Allah bize yeter! Zira O, ne güzel vekil, ne güzel Mevla ve ne güzel nusret verendir!

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir Doğu Afrika Vilayeti, Nairobi de Demokrasi karşıtı etkinlikler düzenliyor

  • Kategori Foto
  •   |  

İslam ümmeti; eğitim sistemi, sağlık hizmetleri alanında, emniyet ve barışı sağlama ve zekatı yerli yerinde tahsil edip hak sahibi fukaraya dağıtım gibi idari alanlarda hükümetin acizliğine üzüntüyle tanık olmaktadır. Bütün bunlardan daha kötüsü ise Dinin esas davalarından olan sevgilimiz, baş tacımız Muhammed (SAV)'e hakaretler yapılmaktadır.

Bu bağlamda Hizb-ut Tahrir Doğu Afrika Vilayeti gençleri 21 Eylül 2012 tarihinde cuma namazına müteakiben Kenya'nın başkenti Nairobi'de yer alan Camya mescidinde yukarda sıraladığımız beş problematik hususu birleştirerek, bu beş problemin tek olduğunu gösteren ve problemin kaynağının da tatbik edilen nizamdan neşet ettiğini  beyan eden bir etkinlik düzenlemişlerdir.

Cemaat ise bu çağrıya icabeten tasdiklediler, nusret çağrısında bulundular ve açıkça demokrasinin hem Kenya'da hem de bütün dünyada iflas ettiğini ilan ettiler.

Etkinlik sona erdiğinde Hizb-ut Tahrir Doğu Afrika gençleri Rasul (SAV)'e hakaret konusunda "Ey Halife! Amerikan hainleri Rasul (SAV)'e hakaret ediyorken Müslüman yöneticiler o hainlerin tebaasıyla dahi ilişkileri  kesmiyorlar" başlığı altında beyanat dağıttılar.


Fotoğraflar için tıklayınız...

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti'nden Rasul (SAV)'e Nusret Kurultayı

  • Kategori Sudan
  •   |  

Hicri zilkade 3 Çarşamba 1433, 19 Eylül 2012 miladi tarihinde  Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti Hartum'un Zubeyr uluslararası konferans salonunda Rasul (SAV)'e nusret hususunda "Lebbeyke ya Rasulallah... Habibullah'a nusret" konusunda ilmi metod başlığı altında kurultay düzenledi.

Kurultayda Hizb-ut Tahrir Sudan Vilayeti yönetim kadrosunda yer alan Üstad Abdullah Abdurrahman ve Resmi Sözcü Üstad Ebu Osman ve Merkezi İletişim Kurulu Başkanı Üstad Nasır Rıza birer konuşma yaptılar..

Kurultaya siyasilerden, gazetecilerden medyanın ileri gelenlerinin de içinde yer aldığı geniş bir halk kitlesi katıldı ve hepsi de büyük bir ilgiyle konuşmacıların sunumunu dinlediler. Hepsi de Hizb-ut Tahrir'in  ümmetin kalkınması konusundaki  çabalarından övgüyle bahsettiler. Yüce Mevla amellerimizi kabul eylesin.

Fotoğraflar için tıklayınız...

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Sıkıntı Üzerine Sıkıntı!

Geçmişte 27.01.2010'da Londra'da, 27-28.02.2010'da Riyad'ta, 29.03.2010'da Ebu-Dabi'de, 04.06.2010'da Berlin'de, 24.09.2010'da New York'ta ve 23.05.2010'da Yemen'e dönük Uluslararası Bağışçılar Konferansları düzenlenmiştir.

Aha işte bu, şu anda da aynı gidişat üzerinde devam etmektedir: Zira haber ajansları ile yazılı ve görsel medya organları, bu eylül ayının dördüncü ve beşinci günlerinde Riyad'ta Yemen hükümetine destek vermek için Yemen'e dönük Bağışçılar Konferansı düzenleneceğini aktarmışlardır. Nitekim bu konferansa, Yemen'e önem veren Batılı ülkeler ile İMF ve Dünya Bankası'nın yanı sıra bu ikisine hizmet eden topluluklar katılacaklardır. Bunu ise aynı ayın yirmi yedisinde Yemen'in Dostları'na dönük New York Konferansı takip edecektir.

Bu konferansın tekrar edilmeleriyle birlikte hissedilen manzara, sanki bu konferansların katı tavsiyeleriymiş gibi Yemen'deki fakirlik oranlarının giderek kötüleşmesinin yanı sıra ekonomik sıkıntılar ile güvenlik ihlallerinin daha da artış göstermesidir.

Her kim yabancılaşırsa düşmanını dost sanır.... Kendi nefsine saygısı olmayana da saygı gösterilmez

Yemen'deki ekonomik sorun, diğer İslam ülkelerinde de olduğu gibi ülke servetinin kötü dağıtımında gizlidir. Zira İslam ülkeleri, her ne kadar halklarının büyük bir bölümü dünyanın en fakirleri olsalar da dünyanın en zengin ülkeleridir. Nitekim Müslümanların siyasî varlıkları olan "Hilafet Devleti", var olduğu dönem boyunca hayatın tüm alanlarında çok güçlü olmuştur. Ta ki İslam'ı yönetimden uzaklaştırıp onu, İslam'ın fikirlerine aykırı olan ve bunlarla çelişen Batılı rejimlerle değiştiren diktatör yönetimler gelinceye kadar.

Ey Yemen Halkı! Bu konferansların düzenlenmesi sizler için olmayıp bilakis sadece sizlere komplolar kurmak içindir. Zira bu konferanslar, sizlere prangalar vurmanın bir türü olup böylece bunların ardından hayatın bütün alanlarında teslimiyet göstermeniz için düşmanın sizlere dönük bütün şartlarına razı olasınız. Ta ki böylece onlar da sizlerin işlerine müdahalede bulunabilsinler. Halbuki vallahi sizler için, Allah'ın şeriatı ile hükmetmekten ve sizden önceki Müslümanlara genişlediği gibi dünya sizler için de genişleyinceye kadar buna biraz sabır göstermekten başka izzet yoktur.

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER