- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Zorlu Zamanlarda Tavrın Net Olması ve İlkelerde Sebat Etmek!
Bizlere Şam tiranının ortadan kalkmasını, zelil ve yenilmiş bir şekilde kaçmasını lütfeden Allah Subhanehu'ya hamd ediyoruz.
Özgürlük tutkunlarına ve insana kulluktan kurtulup sadece Allah'ın kulu olarak izzetli olmak için çalışan herkese,
Onurlu özgür bir hayatı ve konumun yükselmesi ile kalbin huzurunun arasını birleştirmeyi arzulayanlara,
Fikir ve davranış arasındaki çelişkilerden uzak bir şekilde akıl, kalp ve davranış arasında uyum arayanlara diyorum ki:
İlkeleriniz üzerinde sebat edenlerden olun, akidenize sımsıkı sarılın, dininize samimi bir şekilde iman eden mümin olun ve basiretsiz bir şekilde başkalarına ayak uyduran uysal (aptal ve şahsiyeti olmayan) biri olmayın. Davranışlarınızı inandığınız şeylerin bir yansıması haline getirin ve zorluk anlarında bir fark yaratarak hak üzere sebat edin.
Bazıları şöyle diyor: “İslam'ı seviyoruz ve onu yaşamayı istiyoruz ancak şu an İslami yönetim için doğru zaman değildir.”
Burada soruyoruz: Zamanları belirleyen kim? Bu bize mi bağlıdır, yoksa bize her zaman Allah'ın emirlerine itaat etmemiz mi emredilmiştir? Eğer “uygun zamanı” bekliyorsak, o halde bunu belirleyecek olan kimdir? Eğer şimdi onun zamanı değilse, o halde ne zaman?
Tarih bize değişimin ideal şartları beklemediğini öğretti; aksi takdirde Şam halkı tirana karşı ayaklanmaz, mazlumlar özgürleşmez ve mustazafların ayaklandıklarını göremezdik. Şam tiranının bu kadar çabuk devrileceğini kim tahmin edebilirdi ki? Tutukluların hiç beklenmedik bir anda özgürlüklerine kavuşacakları kimin aklına gelirdi? Ancak bu Allah'ın emridir ve O, dilediğine yardım eder; o halde beklemeyi, İslam'ın hükmünü yeniden tesis etmek için çalışma konusunda bir tereddüt ve gevşeklik bahanesi yapmayın.
Dolayısıyla ikircikli bir fikre düşmemek için tavrınızı net bir şekilde ifade edin, açık ve dürüst bir şekilde şöyle deyin: “Ben İslam'ın ve sistemlerinin adaletine inanıyorum, Batı'nın hegemonyasını, zalim sistemlerini ve kapitalist köleliği de reddediyorum.” "Şimdi zamanı değil" gibi muğlak ifadeleri tekrarlayıp duranlardan olmayın! Bu tür sözler tarafsız gibi görünseler bile, istemeden de olsa sizlerin, Allah'ın şeriatının uygulanmasını reddedenlerin saflarında olmanıza neden olabilir. Aynı şekilde siz de ey Müslüman kadınlar, şu şekilde söylemeyin: “Ben başörtüsü takıyorum ve bunu destekliyorum ancak başkaları takmamakta özgürdür.” Zira mesele sadece kişisel bir tercih değildir, aksine Müslüman kadınların kimliğinin bir parçasıdır. O halde tavrınızda net olun ve eğer başörtüsünün bir farz olduğuna inanıyorsanız, o halde kesin bir dille özgür bir kadının kıyafetinin Müslüman bir kadınınkiyle aynı olduğunu söyleyin ve sahte sloganlar altında farzın desteklenmesi ile onun zıddının kabul edilmesinin arasını birleştirmeyin!
Bizler, karşıt iki yolun olduğu kritik bir aşamadayız: Birisi dünyada ve ahirette izzet ve yüceliğe götürürken, diğeri ise dünyada ve ahirette kayba ve hüsrana götürmektedir. O halde bilinçli ve basiretli bir şekilde tavrınızı seçin ve Batı'nın tehdidinden ya da onun öfkesinden korkmayın. Şüphesiz kendisinden korkulmaya en çok layık olan Allah’tır. Zira Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ “Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır.” [Bakara:120]
Ellerinizi, hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmeden Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti kurmak için çalışarak hak üzere sebat eden Hizb-ut Tahrir gençlerinin ellerinin üzerine koyun. Her söz ve fiilinizde sadece Allah'tan korkun, hak üzere sebat edin, hakkı söylemeye hırs gösterin, hiçbir değişiklik ve aşırılık yapmadan O'nun dini ve Peygamberi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in metodu üzerinde olun ki peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle birlikte olasınız; bunlar ne güzel arkadaştırlar.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Raide El-Ömeri