Pazartesi, 23 Şevval 1446 | 2025/04/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
İbrahim Anlaşmalarının Türk Devletlerini Kapsayacak Şekilde Genişletilmesi Önerisine Cevap

بسم الله الرحمن الرحيم

İbrahim Anlaşmalarının Türk Devletlerini Kapsayacak Şekilde Genişletilmesi Önerisine Cevap

50'den fazla haham, ABD Başkanı Donald Trump'a İbrahim Anlaşmalarının Türkçe konuşan ülkeleri de kapsaması için resmi bir çağrıda bulundu. Onların görüşüne göre bu adım, Yahudi varlığı ile Müslüman ülkeleri arasındaki ilişkileri güçlendirmeye hizmet etmektedir. İbrahim Anlaşmaları (Abraham Accords), Yahudi varlığını resmen tanımak ve onunla diplomatik ilişkileri normalleştirmek için Yahudi varlığı ile bazı Arap ülkeleri arasında yapılan anlaşmalardır. Her ne kadar Yahudi lobisi ve hahamlar İbrahim Anlaşmalarının genişletilmesini önerse de, bu girişimle daha çok ilgilenen Amerika'dır ve bu, Yahudi varlığı ile BAE arasında imzalanan anlaşmalardan ilkinin Amerika'nın liderliğinde Beyaz Saray'da uygulanmış olmasıyla da teyit edilmiştir. Serveti dünya ekonomisinin %80'ini temsil eden Orta Doğu halkları da, tek bir dil konuşmakta ve İslam dinini benimsemektedir.

Nitekim yönetimlerine dahil ettikleri demokrasinin saçmalığı ortaya çıkmasıyla birlikte ideolojik bir siyasi boşluk da ortaya çıkmıştır. Bu faktörlerin, milliyetçilik ve vatancılığa göre bölünmüş olan bölgenin birleşmesine yol açacağı açıktır. Bundan endişe duyan sömürgeci Batı, fitne ve fesat tohumları ekmekte ve Müslümanlara düşmanlıkta sınır tanımayan Yahudi varlığını korumaya çalışmaktadır. Nitekim bu görüş, “Eğer "İsrail" olmasaydı, onu icat etmemiz gerekirdi” diyen eski ABD Başkanı Joe Biden tarafından da vurgulanmıştır. Bu yüzden Yahudi varlığı, gizli bilgiler sağlamak ve muhalif siyasi liderlere karşı suikast girişimleri ve diğer iğrenç eylemler düzenlemek yoluyla Amerika'ya hizmet etmektedir. Dolayısıyla Amerika bunun bölgede de yayılmasına izin veriyor. 2021 yılında İbrahim Anlaşması imzalandığında Yahudi varlığı Dürzilerin yaşadığı bölgeleri ve Golan Tepeleri'nden uzaktaki iç kesimlerde kalan Suriye topraklarını kontrol ediyordu ve şimdi de bu toprakları genişletmek için çalışıyor; bunun amacı Müslümanlar arasında, onların birliklerini engelleyen bir Yahudi devleti oluşturmak ve onu bölgedeki en güçlü bir devlet haline getirmektir. Böylece Müslümanların fikri ve siyasi mücadelesi ona yönelecek, Amerika ve Batı'ya yönelik düşmanlık zayıflayacak, dolayısıyla o (Yahudi devleti) ve Müslüman ülkeler birbirlerini korumada Amerika'ya bel bağlayacak ve sanki tek çözümmüş gibi yardım talebinde bulunmak için Amerika'ya başvurulur hale gelinecektir.

Nitekim İbrahim Aleyhisselam'ın adı, habis ve kurnaz planlara binaen Yahudi varlığıyla ilişkileri normalleştirmeye yönelik bu zehirli anlaşma için kasıtlı olarak seçilmiştir; çünkü İbrahim Aleyhisselam, peygamberlerin babası ve tüm şeriatların temeli olan tevhid yolunun önderidir. Ayrıca Efendimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve diğer peygamberler de İbrahim Aleyhisselam'a nispet edilmektedirler. Yani bu iğrenç anlaşma için İbrahim Aleyhisselam'ın adının seçilmesinin amacı, Müslüman kitlelerin gaspçı Yahudilere ehl-i kitap olarak saygıyla bakılmasının yanı sıra onlarla imzalanan anlaşmalara umut dolu bir gözle bakılmasıdır.

BAE ile Yahudi varlığı arasındaki anlaşmanın imzalanmasının ardından Arap ülkeleri ve Müslüman ülkeleri, destekçi ve muhalif olmak üzere iki kısma bölünmüştür. Muhaliflere gelince; bunlar İran ve kısmen de Malezya ve Türkiye'dir. Nitekim Erdoğan rejimi, 15 Temmuz 2016 darbe girişimini finanse etmekle suçladığı BAE'ye baskı yapmaya başlamış ve iki ülke arasındaki ilişkiler kötüleşmeye devam etmişti. Dört yıl sonra Türkiye, BAE ve Yahudi varlığını Beyaz Saray'da bir araya getiren Amerika'nın Türkiye'ye yönelik tehdidin sinyalini verdiğini görmüştür. Bunun üzerine Türkiye, çıkarlarına yönelik tehdit nedeniyle siyasi gerilim oluşturma girişiminde bulunarak büyükelçisini geri çağırmıştı. Ancak kurnaz Erdoğan bu önlemleri Gazze halkı için aldığını söyleyerek BAE'yi mazlum Filistin halkına ihanet etmekle suçlamıştır. Yahudi varlığı, kendisiyle anlaşma imzalamanın faydalarını göstermeye başlamıştır. Zira Yahudi varlığı, Gazze'ye karşı açtığı soykırım savaşı sırasında bile kendisiyle ticari ilişkilerini koruyan Erdoğan'ın Türkiye'sinin “iyiliklerini” unutmuştur! BAE'nin Akdeniz'e kıyısı olmamasına rağmen Yahudi varlığı, BAE'yi Türkiye ile bu tartışmalı bölgedeki işlere çekmeye başlamıştır. Ayrıca Yahudi varlığı, BAE'nin ABD'den 50 adet F35 savaş uçağı ve 18 adet MQ-9 insansız hava aracı satın almasını onaylamıştır. Yine BAE, Tel Aviv'de büyükelçilik açmış ve gümrük, ticaret ve turizm konularında bir anlaşma imzalamış ve varlık tarafından üretilen modern teknolojiyi kullanmasına izin verilmiştir. Şimdi de BAE'nin İbrahim Anlaşmalarını kabul etmesinden bu yana neler kaybettiğine bir göz atalım. BAE, dışarıdan satın alınan askeri silahları sadece Amerika'nın ve Yahudi varlığının çıkarlarını savunmak için kullanabilir! Bu uğurda kendi halkının ya da Müslümanların kanlarının dökülmesi, onun nezdinde meşru bir husus olarak sayılacaktır! Bu silahların başka amaçlarla kullanılmasına yönelik herhangi bir girişim gözlemlenirse, Washington bu teknolojileri durduracaktır. Dahası BAE, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu Filistinli Mültecilere Yardım Örgütü (UNRWA) fon sağlamayı durdurmuş ve o zamandan beri 6 milyon Filistinliye yardım ettiği söylenen yardımlarını azaltmıştır.

Bu ölümcül zehirli anlaşmayı kabul eden ülkelerin sayısı giderek arttıkça, iki devletli çözüm ve Kudüs'ün statüsü meselesi Arapların gündeminden düşmüştür. İbrahim Anlaşmalarının açılış maddeleri güvenlik meselesine işaret etmekte ancak taslağın hiçbir yerinde Filistin'in adı zikredilmemektedir. Eğer anlaşmanın amacı barışı sağlamak olsaydı, öncelikle Filistin'e odaklanılması gerekirdi; aksine anlaşma, Filistin meselesinin Yahudi varlığının bir iç meselesi olarak nitelendirilmesini ve buna müdahale edilmemesini talep etmektedir. Bu nedenle Filistinli bir çocuk orduları ve liderleri Allah'a şikâyet edeceğini söylerken bu yöneticiler İbrahimi Anlaşmalara göre Yahudi varlığını savunmakla meşgul olmaktadırlar!

Sonuç olarak sadece komşularıyla önemsiz husumetlere giren aptal rejimlerin ve Amerika'ya bağımlı olan ve ona yardım etmek isteyen hain yöneticilerin Yahudi varlığına yaklaştığını vurgulamak istiyoruz. Bu perspektiften bakıp bu konu hakkında dolaşan raporları gözlemlediğimizde bizde, Türk devletlerinin İbrahim Anlaşması'na katılması önerisinin Azerbaycan'dan geldiği izlenimi doğmaktadır. Nitekim Azerbaycan rejiminin Yahudi varlığıyla yakın temas halinde olduğu bir sır değildir; zira bu rejim suçlu Yahudi varlığına sürekli olarak petrol sağlamaktadır. Aynı zamanda Azerbaycan ve Rusya arasındaki ilişkilerin son zamanlarda biraz soğuk olduğu da bilinmektedir. Rusya'nın Azerbaycan sivil uçağını düşürmesi kesinlikle bununla bağlantılıdır. İlham Aliyev'in Amerikan desteğini kazanmak için Yahudilerin arabuluculuğunu talep edip bunun karşılığında Azerbaycan'ın İbrahim Anlaşmalarına katılacağı ve aynı şekilde Kazakistan ile Özbekistan rejimlerini de bu anlaşmalara katılmaya ikna edeceği sözünü vermiş olması kuvvetle muhtemeldir.

Bu durum şu anda hala resmi olmayan bir öneri düzeyinde olsa da, Allah'a, Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ve İslam ümmetine büyük bir ihanet olarak sayılmasından dolayı göz ardı edilemez. Özellikle de mübarek Filistin topraklarındaki mazlum Müslüman kardeşlerimizin yaralarına tuz basan iğrenç bir eylemdir. Kazak ve Özbek rejimlerinde zerre kadar cesaret olsaydı, böyle bir öneriyi duyar duymaz güçlü bir şekilde cevap verirlerdi; çünkü İbrahimi Anlaşmalara katılma teklifi, İslam ülkelerine ve zerre kadar izzeti olan her Müslümana yönelik bir ihanet ve büyük bir aşağılamadır. Ne yazık ki bu rejimler her zamanki gibi tek kelime dahi etmemişler, aksine kabir sessizliğine bürünmeyi tercih etmişlerdir. Tabii ki bunun şaşırtıcı olmaması gerekir; zira sonuçta onların ölçüsü çıkara dayanmakta olup bu anlaşmadan elde edecekleri herhangi bir faydanın olması halinde ona katılmakta tereddüt etmeyeceklerdir.

Yöneticileri kendilerini Müslüman olarak gören bu rejimleri şiddetle uyarıyoruz! Nitekim sizler, Yahudi varlığını bir devlet olarak tanıyarak ve onunla yakın ilişkiler kurarak zaten en büyük suçu ve ihaneti işlediniz; bu yüzden şu anda İbrahimi Anlaşmalara katılmanın en kötü bir eylem olduğunu bile düşünmeyeceksiniz! Dolayısıyla en azından böylesine kötü bir öneriyi kınamamanız bile çok rahatsız edici ve endişe vericidir! Bu ve benzeri korkunçluklarla Amerika gibi sömürgeci kafirleri razı edeceğinizi zannetmeyin! Şunu çok iyi biliniz ki bu kafirler ve Yahudiler, İslam'ı terk edip kendi dinlerine girmedikçe asla Müslümanlardan razı olmayacaklardır!

وَلَنْ تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلا نَصِيرٍ
Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur. Eğer sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, bilesin ki artık Allah sana ne dost ne de yardımcı olacaktır.” [Bakara 120]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdurrahman Özbekî - Özbekistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER