Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Soru Cevap

بسم الله الرحمن الرحيم

Soru:

es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi

İktisat Nizamının faiz ve paranın para ile değiştirilmesi başlığı altında s. 261'de "Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'den rivayet edilen şu hadislere gelince; الطعام بالطعام مثلا بمثل "Yiyecek, yiyecekle misli misliyle "...Bu hadislerin hepsi de tahrim illetinin yiyecek olduğuna delâlet etmiyor. Ancak ribânın yiyecekte hâsıl olduğuna delâlet ediyor ki, bu da bütün yiyecek cinsine şamil olur. Zira bu, umumidir. Bunun üzerine yiyecek nevilerini tayin edip ribâyı sadece onlara tahsis eden hadis geldi."

Benim iki sorum var, açıklığa kavuşturulmasını rica ediyorum Allah sizi hayırla mükâfatlandırsın:

1- Niye burada Ubâde ibn Samet'in -altı sınıfın hepsinin zikredildiği hadisin- الطعام بالطعام مثلا بمثل "Yiyecek, yiyecekle misli misliyle" hadisini tahsis ettiğini söyledik? Oysa buradaki haliyle genel ve özel arasında hiçbir çelişki yoktur ki, geneli özel üzerine hamledelim diyelim. Hamletmek, çelişkiyi gidermek için olur.

2- Niye şu dört sınıfta buğday, arpa, hurma ve tuzda var olan [الطُعم] yiyecek manası illet olarak kabul edilmiyor? Hâlbuki hem türemiş bir lafız olduğu hem de anlaşılabilir münasip bir vasıf olduğu bilinmektedir.

Cevap:

1- Müslim, Ma'mer ibn Abdullah'tan rivayet ettiği hadisinde Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken işittim dedi: الطعام بالطعام مثلا بمثل "Yiyecek, yiyecekle misli misliyle." Ma'mer dedi ki: "O gün bizim yiyeceğimiz arpa idi." Ma'mer ibn Abdullah o gün yiyecek çeşitlerinin arpa olduğunu zikretti. Fakat Ma'mer ibn Abdullah'ın zikrettiği budur denilebilir. Ama hadisin nassı, yiyecek lafzının genel olması itibarıyla arpa ve diğerlerini de kapsar. Ve bundan tüm yiyeceklerde faizin gerçekleştiği anlaşılır. Müslim'in Ubâde ibn Samet'ten rivayet ettiği hadise gelince; Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken işittim:يَنْهَى عَنْ بَيْعِ الذَّهَبِ بِالذَّهَبِ، وَالْفِضَّةِ بِالْفِضَّةِ، وَالْبُرِّ بِالْبُرِّ، وَالشَّعِيرِ بِالشَّعِيرِ، وَالتَّمْرِ بِالتَّمْرِ، وَالْمِلْحِ بِالْمِلْحِ، إِلَّا سَوَاءً بِسَوَاءٍ، عَيْنًا بِعَيْنٍ، فَمَنْ زَادَ، أَوِ ازْدَادَ، فَقَدْ أَرْبَى "Altının altınla, gümüşün gümüşle, buğdayın buğdayla, arpanın arpayla, hurmanın hurmayla, tuzun tuzla misli misline ve peşin olmadıkça satışını yasakladı. Her kim artırırsa veya alırsa muhakkak ribâ yapmıştır." Hadisten faizin gerçekleşmesinin bu dört çeşit yiyecekle sınırlı olduğu, bunun dışında gerçekleşmediği anlaşılır. Çünkü hadiste geçen siga [kalıp], hasır ifade eder. Zira camit cins isimleri nass olarak getirdi ve "misli misline ve peşin" gibi şartlı hükmü her birine bağımlı kıldı. Böylece bu siga, hükmü bu dört çeşide hasretti ve hükmün başkalarını da kapsamasını önledi. Dolayısıyla senin الطعام بالطعام  "Yiyecek, yiyecekle..." hadisi ile الذهب بالذهب "Altının altınla..." hadisi arasında çelişki yoktur sözün, altın hadisinin hasır ifade etmediğini düşünmüş olmandan ileri geliyor. Eğer az önce açıkladığımız gibi hasır ifade ettiğini bilseydin, burada bir çelişki var ve her iki hadisle amel edilmesinin ancak tahsis edilerek mümkün olduğunu söylerdin. Çünkü birinci hadis, tüm yiyeceklerde faizin gerçekleştiğini ifade eder. İkinci hadis ise, hasır yoluyla faizin tüm yiyeceklerde değil sadece bir kısım yiyeceklerde, hatta dört çeşitte gerçekleştiğini ifade eder. Bu yüzden iki hadis arası tahsis yoluyla cem edilir.

2- Niye [طَعَامْ] dan türeyen [طُعمْ]  lafzı, özellikle anlaşılabilir bir vasıf olduğu halde illet olarak kabul edilmiyor meselesine gelince; buna şu şekilde cevap verilir: yiyecek hadisinin lafzı, البر بالبر... "Buğdayın buğdayla" hadisi ile tahsis edilmesi, türemiş [طَعَامْ]  lafzını buğday, arpa, hurma ve tuza nakletti. Bunlar ise camit lafızlardır. Anlaşılabilir vasıf, camit cins isimlerde olmaz, ancak türemiş lafızlarda olur. Şayet الطعام بالطعام مثلا بمثل "Yiyecek, yiyecekle misli misliyle." hadisi, وَالْبُرِّ بِالْبُرِّ، وَالشَّعِيرِ بِالشَّعِيرِ، وَالتَّمْرِ بِالتَّمْرِ، وَالْمِلْحِ بِالْمِلْحِ "...buğdayın buğdayla, arpanın arpayla, hurmanın hurmayla, tuzun tuzla..." hadisiyle tahsis edilmemiş olsaydı, o zaman burada bir illetten söz edilebilirdi. Ama tahsis, yiyecek lafzını buğday ve arpa gibi camit cins isimlere nakletti. Özel lafız gelmişse, genel lafza hâkim olur ve onunla amel edilir. Bu nedenle yiyecek ifadesi, zikredilen ribevî mallar için illet olmadığını söyledik.

Bu kategoriden diğerleri: « Soru Cevap Soru Cevap »

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER