18 Haziran 2023’te BBC, 500’den fazla göçmeni taşıyan bir teknenin Yunanistan açıklarında battığını bildirdi. Tekne batmadan önce sahil güvenlik görevlileri tarafından çekilen fotoğraflar, yüzlerce kişinin üst güvertede toplandığını gösteriyor. Bu sayıdaki insanın bir tekneye binmesi imkânsız. 104 kişi kurtarıldı, yüzlercesi hala kayıp. Hayatta kalanların tanıklıkları korkunç detayları ortaya çıkarıyor. Teknedekilerin anlattıklarına göre tekne batmadan önce “en az iki gün deniz suyu içmişlerdir.”

BM insan hakları ofisi sözcüsü Jeremy Laurence, “Korkunç faciada kaybolanlar arasında çok sayıda kadın ve çocuğun bulunduğunu.” söyledi. Denizin dibine batan teknenin bekleme salonunda 100 çocuğun saklandığı öğrenildi.

Trajediyi haber yapan gazeteciler, gemideki masum insanların kasıtlı olarak ölüme terk edildiklerini belgelediler. Başlangıçta sahil güvenlik, tekneye “bayağı bir uzak mesafe” bulunduğunu söyledi. Ancak Yunan Kathimerini gazetesinin bir kaynaktan, sahil güvenliğin durumu kontrol edebilmek için tekneye bir halat bağladığını, gemidekilerin İtalya’ya doğru devam etmek için halatı çözdüklerini dediğini aktardı. Yunan Hükümet sözcüsü Ilias Siakantaris Cuma günü yaptığı açıklamada, sahil güvenliğin “kendilerini sabitlemek, yaklaşmak ve yardım isteyip istemediklerini öğrenmek için bir ip kullandığını” doğruladı. Siakantaris, “Demirleme halatı yoktu” dedi. Bu da bir süre tekneyi çekmek veya bağlamak için herhangi bir girişimde bulunulmadığını gösteriyor. Yolcuların çoğu Mısırlılar, Suriyeliler, Pakistanlılar, Afganlar ve Filistinliler idi.

La havle ve la kuvvete illa billah! Yüzlerce kadın ve çocuğun okyanusun ortasında ölüme terk etmek nasıl bir insanlıktır? Kadınlarımızın ve çocuklarımızın acılarına sessiz kalan yöneticilerimiz acaba nasıl hesap verecekler? Milliyetçi ve ekonomik çıkarları gereği en çaresiz ve savunmasız insanları kıyılarından uzaklaştıran ahlaki ve insani değerlerden yoksun kapitalist bir dünya düzeninde yaşıyoruz.

İşlerimizin bu şekilde ihmal edilmesinin ve kardeşlerimizin ölüme terk edilmesinin hiçbir mazereti olamaz. Müslümanların hayatının ihmal edilmesi, Cebbar olan Allah’ı kızdıran bir davranıştır. Biz Müslümanlar olarak binlerce kardeşimize boğuluşuna ve buna sessiz kalınmasına şahit olmak istemiyoruz. Medyada öldüğünü gördüğümüz bu insanlar, gerçek ölü sayısının sadece çok küçük bir kısmıdır, çünkü pek çok göçmen tespit edilemiyor ve en korkunç şekillerde hayatlarını kaybediyorlar. Yarının çocukları, ihlal edilen hakları hakkında tanıklık etmeye çağrıldıklarında bize olan güvenleri hakkında ne diyecekler?

Ey Müslümanlar! Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması çalışmasında hiçbir gecikme haklı gösterilemez. Allah’ın emrettiği hayat meseleleriyle ilgilenmek için en kısa sürede Hilafeti kurmalısınız. Hilafet, terk ve ihmal edilmenize asla izin vermeyecektir. Aksine topraklarını ezilenlere açacak, onlara koruma ve onurlu bir sığınak sağlayacak, milliyetleri, ırkları veya dinleri ne olursa olsun işleriyle ilgilenecektir. Çünkü bu, Yaratıcının kanunlarıyla yönetilen uygar insani bir devletin emaresidir.

إِنَّ فِي هَذَا لَبَلَاغاً لِّقَوْمٍ عَابِدِينَ  “Şüphesiz bunda Allah’a kulluk eden bir toplum için yeterli bir mesaj vardır.” ^{[Enbiyâ 106]}