İslam Derneği ve Örgütü'nün 76 temsilcisi, İslam Koordinasyon Konseyi'nin 13.06.2013 Perşembe günü Kahire'de düzenlediği toplantıda Suriye halkına destek vermek için can, mal ve silahla cihat etmeye çağırdılar, İran mallarının ve şirketlerinin boykot edilmesini talep ettiler, Birleşmiş Milletler ve uluslararası kurumlara Suriye'de yaşananları kınama ve durdurma sorumluluklarını hatırlattılar.

Bizler sorarız: Bu alimler, can ve malla seferberlik ve cihat çağrısını kime yaptılar? Şam mücrimi ve tagutunu caydıracak hiçbir silaha sahip olmayan İslam Ümmeti'ne mi yaptılar? Acaba kendilerini Suriye'de cihat eden ilk saflarda görecek miyiz yoksa saraylarına ve uydu kanallarına geri dönerek tekrar bakmaya ve vaaz vermeye mi başlayacaklar? Bu çağrıyı ne diye kışlalarına çakılan ordulara yapmadılar? O ordular ki düşmanı ve işgalcileri defetmek ve imdat dileyeni kurtarmak yerine gösteriş ve insanlara saldırmak için ümmetin parasıyla alınan silahları pas tutmuştur!

Ey Faziletli Alimler! Neden iki yılı aşkındır halkımızın Suriye'de katledilmesi karşısında sessiz kalan ve aldırış etmeyen zalimlere meylettiniz? Türkiye ve Katar yöneticileri hangi teşekkürü hakkettiler ki onlara teşekkür ediyorsunuz? Daha dün lideriniz, muhalefeti silahlandırmayı düşündüklerini açıklamasından dolayı hala ellerinde Müslümanların kanı olan küfür devleti Amerika'ya teşekkür etmişti. Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan söylemeniz gereken hak söz nerede? İran rejiminin mallarının boykot edilmesi mücrim Beşar'a destek vermekten vazgeçirecek mi? Bizim meselelerimizi halledecek olan Birleşmiş Milletler mi? Ümmetin gerçek düşmanının kim olduğunu bilmiyor musunuz?

Dışişleri Genel Sekreteri Halid El-Gazaz'ın, Şam halkına yardım etmeleri için Mısır ordusunun harekete geçirileceğini açıklamak yerine Mısırlılar Suriye'de savaşmakta özgürdürler ve Mısır'a geri döndüklerinde yargılanmayacaklardır demesi Mısır'daki iktidar rejimi için bir utanç değil midir? Onun lisanı-ı hali, yaralı Şam'daki Müslümanların ırzları ve mukaddesatları için gayret gösteren gençlere adeta şöyle demektedir: "Ey Gençler! Mücrim Beşar tarafından öldürülmek için Suriye'ye gidin. Bizler Suriye'de yaşananlar karşısında kıllarımızı dahi kıpırdatmayacağız. Korkmayın. Eğer Allah sizleri kurtarır ve sağ salim bir şekilde geri dönerseniz sizleri yargılamayacağız. "

"Devrim Başkanının" Mısır halkına, sadece Suriye'deki ailelere hayır tavsiyesinde bulunun mesajı vermesi bir utanç değil midir? Başkanın dediği gibi Suriye halkı sabah akşam çığlık atıyorsa şehitleri ve yaralıları saymaktan başka onlara ne verdi? Katliam, göç ve yıkım üzerinden iki seneden fazla bir zaman geçtikten sonra mı Mısır'da bir Suriye konsolosluğunun olduğu, kapatılması ve büyükelçinin kovulması gerektiği bugün mü aklına geliyor? Ölümse ölüm, yıkımsa yıkım olduğu halde iki ay önce Suriye rejimin büyükelçi gönderen kendisi değil mi?

Ey "devrim" başkanı! Size izin verilen en fazla şey bu mu? BM Güvenlik Konseyi kanalıyla Suriye'de uçuşa yasak bölge ilan edilmesinin talep edilmesi mi? Ey Başkan! Şam'daki halkımızın kurtarılması, ölenlere ağlamak ve büyük devletlerin komplolarını uygulaması için Güvenlik Konseyi'nden imdat dileyerek değil oradaki Müslümanların ırzlarını ve kanlarını savunması için Kenane ordusunun harekete geçmesiyle olur. Sakın Amerika'ya itaat etme! Yoksa hem dünyanı ham de ahiretini kaybedersin!

وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيرًا "Size ne oluyor da Allah yolunda ve 'Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu beldeden çıkar, bize katından bir veli, koruyucu gönder ve bize katından bir yardımcı gönder' diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?!" ^{[en-Nisa 75]}

Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti
Medya Bürosu Başkanı
Şerif Zâyid