14 Ocak 2022’de, Pakistan’ın ilk Ulusal Güvenlik Politikası (NSP) açıklandı. Güvenlik politikasında Pakistan’ın ilerleme, güvenlik ve kalkınma yolunda gelişme kaydettiği iddia ediliyor. NSP, Batılı güçlere Pakistan yöneticilerinin on yıllardır izledikleri önceki politikalarını değiştirdiklerine dair net bir mesaj veriyor. NSP, ulusal güvenliği düşman Hindistan ile rekabet perspektifinden değerlendirmekten vazgeçiyor. Pakistan, Batı dünya düzenine daha da güçlü bir şekilde angaje edilecek.

NSP’deki “kapsamlı ulusal güvenlik” ve “jeo-ekonomi” çağrısı, güvenliğimizi ve ekonomimizi Batı yasaları ve kurumları hâkimiyetindeki uluslararası düzene angaje ediyor. NSP’de “Pakistan’ın jeo-stratejik konumu, jeo-ekonomiye göre tanımlanıyor. Küresel ekonomik çıkarların bir potası olarak betimleniyor. Kalkınma ortaklıkları için ortak ülkelere ekonomik temeller sunuluyor” NSP, Pakistan’ı dış ekonomik çıkarlara daha da güçlü bir şekilde angaje ediyor, yabancı güçlere ekonomik temeller sunuyor, ekonomik sömürgeciliği derinleştiriyor. Uygulandığı takdirde NSP, dünyanın en büyük sömürgeci güçleri olan Çin, ABD, Rusya, İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarına köleliği daha da artıracaktır.

Pratikte Pakistan’ın sömürgeci dünya düzenine entegrasyonu, ne kimliğini korur, ne de güvenliğini ve refahını sağlar. AB, Pakistan’a GSP Plus statüsü verilmesi karşılığında Batılı değerler ve çıkarlara uygun yasalar çıkarılmasını talep etti. Krediler karşılığında FATF, Pakistan yöneticilerinden Keşmir’i Hindistan işgalinden kurtarmak için savaşan grupların çökertilmesini, Keşmir’in geleceğini belirlemek için Modi’nin Batılı müttefiklerine başvurulmasını istedi. IMF, Pakistan’a kredi açtı, yıkıcı ekonomik koşullar dayattı. Enflasyon, yoksulluk ve işsizliği artırdı. Doha Anlaşmaları aracılığıyla Afganistan’ın Batının ekonomik düzenine angaje edilmesi, kalkınması yerine çöküşünü sağlar, Batı dünya düzenine zincirler.

Ey Pakistan Müslümanları, etkin kişiler ve özelde silahlı kuvvetleri! NSP’yi reddedin. Muazzam kaynaklarımız ve yeteneklerimiz Amerika’nın bölgesel çıkarları doğrultusunda boşa harcanacaktır. İslam ümmetinin sömürgeci büyük güçlerden bağımsızlığı için çalışın. Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurun. Hilafet döneminde İslam dini, farklı etnik kökenleri ve kültürleri tek bir potada eritmiştir. Hilafet, güvenliği sağladı, işgal altındaki toprakları kurtarmak, yeni ülkeler fethetmek ve düşman güçleri geri çekilmeye zorlamak için Müslüman silahlı kuvvetleri seferber etti. Hilafet, refahı sağladı, İslam ümmetinin uçsuz bucaksız kaynaklarını tek bir çatı altında topladı, böylece toplumda dolaşımını güvence altına aldı. Kâfirlere, kurumlarına ve hukukuna bağımlılığı sona erdirin. Allah’ın dinine ve Hilafet Devletine yardım edin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَيَنصُرَنَّ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ  “Allah kendisine yardım edenlere elbette yardım edecektir. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.”^{[Hacc 40]}