9 Ocak 2022 Pazar günü Sudan Tribune gazetesinde şöyle bir haber yer aldı: “Direniş Komitelerinin siyasi büroları ile ABD’nin Hartum Büyükelçiliği bir toplantı yaptı. Toplantıda ülkenin karmaşık siyasi durumu ele alındı. Direniş Komiteleri, “darbeyi başarısız kılmaya, askeri kurumu yönetime katılmaktan bertaraf etmeye devam ettiklerini” söyledi. Toplantı 4 Ocak’ta yapıldı. Toplantıda ABD büyükelçiliğinden üç temsilci ile başkent Hartum’daki Direniş Komitelerinin 5 üyesi yer aldı.”

Sudan’daki olayları gözlemleyen kişinin, fitne ve felaketin sebebinin Amerika olduğunu anlamak için dahi olması gerekmez. ABD, Sudan’da cirit atmaktadır. Askeri darbeler yoluyla İngiliz Büyükelçiliği (eski sömürgecilik) ile nüfuz mücadelesi vermektedir. Bu konuda ajanlarını, ordudaki bazı subayları ve bazı kiralık politikacıları kullanmaktadır. Eski ABD elçisi Jeffrey Feltman darbe gecesi ülkedeydi. El Burhan ile birden fazla görüşme gerçekleştirdi, Hamduk ile defalarca bir araya geldi. Ardından 24 Ekim 2021 Pazar günü zehirli yahnisini pişirdi. Sonra ülkeden ayrıldı. Ayrılırken yaptığı açıklamada, “Hamduk liderliğinde veya Hamduk’suz ortaklığı yeniden tesis etmek gerektiğini vurguluyoruz.” dedi. ^{[02.11.2021 El Arabiya]} Amerika, El Burhan’ın yönetime el koymasını darbe olarak nitelendirmedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, düzenlediği basın toplantısında, “ABD, Sudan’da yaşananları askeri kontrol olarak görüyor. “Darbe” kelimesi yasal değerlendirme gerektiriyor.” dedi. ^{[26.10.2021 El Hurra]}

Ey Direniş Komiteleri! Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, size ülkenin içinden geçtiği feci durumla başa çıkmak için gerekli olan temel gerçekleri açıklıyoruz:

Birincisi: Siyasi uyanıklık kaçınılmazdır. Siyasi uyanıklık, olaylara ve meselelere özel bir açıdan bakmaktır. Müslümanlar olarak bizler, olaylara bakışta İslam’ı temel almalıyız. Açıkçası siyasi uyanıklık eksikliği yüzünden ordu liderlerine düşman oldunuz. Darbeyi kutsayan, dahası deruhte eden, elçisi Jeffrey Feltman aracılığıyla darbeyi planlayan Amerika’ya bel bağladınız.

İkincisi: Yabancı elçiliklerle ilişkiler çok ciddi bir konudur. Bir kişinin veya bir partinin veya bir örgütün veya bir grubun, yabancı ülke veya elçilikleri ile herhangi bir ilişki içerisinde olması caiz değildir. Devletlerle ilişki sadece devletle sınırlıdır. Hizb-ut Tahrir’in Hilafet Devleti Anayasa Tasarısı 182. maddesinde bu açıkça belirtilmiştir.

Üçüncüsü: Amerika, Sudan tiyatrosunun başoyuncusudur. Şu anda Volker’in başlattığı siyasi süreç aracılığıyla El Burhan’ın darbesini meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Askeri liderleri cezalandırmayacak. ABD’ye yalvarmanız aslında hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.

Dördüncüsü: Sivil bir devlet fikri, dini hayattan ayırmanın diğer bir yüzüdür. Birinci yüzü askeri yönetimdir. Şüphesiz sivil devlet için Batı elçiliklerinden yardım istemek bunun kanıtıdır.

Sonuç olarak, gerçek değişim ve kalkınma, bu elçiliklerin müdahalesini sona erdirmekle, ülke halkının inancına dayalı ideolojik bir devlet kurmakla mümkündür. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet, İslam’ı uygulayacak, İslami yönetimi tesis edecektir. Böylece Allah’ın izniyle kurtuluş gerçekleşecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى “Benim yoluma uyan ne sapar ve ne de bedbaht olur.”^{[Taha 123]}

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü