Birleşmiş Milletler uzmanları, Sudan’da cinsel şiddetin yaygınlaştığını, bazen etnik kökenli olduğunu ve bir savaş aracı olarak kullanıldığını belirterek, cinsel şiddet uygulayanların yargılanması talebinde bulundu.

Sudan Pulse internet sitesine göre İnsan Hakları Konseyi tarafından görevlendirilen bağımsız uzmanlar, “Kadınları ve kız çocuklarını boyunduruk altına almak, terörize etmek, kırmak ve cezalandırmak için cinsel şiddet gibi toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin bir savaş aracı olarak kullanıldığı haberlerinden dehşete düştüklerini.” söylediler. Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddet, Çocukların Cinsel Sömürüsü ve İstismarı Özel Raportörleri de dahil olmak üzere uzmanlar, bu çatışmada gözlemlenen cinsel şiddetin arkasında Hızlı Destek Güçleri ve müttefiklerinin olduğunu belirttiler.

Ey Sudan halkı! Batı kapitalizminin hegemonyasından ve savaşlar çıkarmasından bu yana savaş suçları çığ gibi artmıştır. Çok sayıda kadın vahşice ve korkunç şekillerde öldürülmüştür. Kadınlar, çocukları veya yakınlarının gözleri önünde öldürülüyor ya da tecavüze uğruyor. Bosna-Hersek ve Kosova’da, şu anda Suriye, Irak ve Burma’da Müslüman kadınların başına gelenler buna en iyi örnektir.

Şu anda Sudan’da yaşanan savaş, Sudan’da iktidarın dizginlerini kontrol altına almak, faydacı değerleri yaymak ve İslam değerlerini dışlamak amacıyla Amerika’nın sponsorluğunda yürütülen kapitalist uluslararası savaş ve çatışmaların bir uzantısıdır. Bunu yapanlar Müslümanlardır, Müslümanların evlatlarıdır.

İslam’ın değerleri zerre kadar dikkate almadan kadınlara yönelik tecavüz, cinsel şiddet ve eziyet suçlarının işlenmesi şaşırtıcı değil. Tek umursadıkları şey, düşmanın stratejileridir. Bu da savaşçılar tarafından anormal davranışların, bireyleri cezalandırmak, korku aşılamak, rakipleri ortadan kaldırmak ve erkekleri aşağılamak, kadınları koruyamayacakları mesajını vermek için stratejik bir silah olarak kullanılmaktadır.

İnsanların onuruna ve hayatına saldıran bu saldırganlar, doğru davranış biçimlerini açıklayan tüm standart ve normlardan yoksundurlar. Oysa Müslüman bir insanın şahsiyetinin inşasında İslami değerlerin ürettiği ilk şey, onun Allah ile olan bağını güçlendirmektir, gizli ve açık tüm hareket ve eylemlerinde bu bağı gözetir. Bir Müslüman yaptığı her işte Allah’ın saygınlığını gözetir ve O’nun rızasını umar.

Ey Müslümanlar! Savaşta da barışta da kadınlara saygı göstermek, onur ve şereflerini korumak, Allah’ın yedi kat öteden farz kıldığı haklarıdır. Kadınlara karşı bu kirli yöntemleri, Müslümanların düşmanlarına karşı yaptığı savaşlarda bile göremezsiniz. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

اسْتَوْصُوابِالنِّسَاءِخَيْراً“Kadınlara karşı nazik olun.” Bu, örnek edinilen Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözlerinin pratiğidir:

الإِمَامُرَاعٍوَهُوَمَسْؤُولٌعَنْرَعِيَّتِهِ“İman çobandır ve güttüklerinden sorumludur” Bu, kadının onuru ve güvenliği politikasının temel dayanak haline getiren Nübüvvet metodu üzerine Raşidi Hilafeti kurmakla olur.