Hindistan'ın ev sahipliğinde gerçekleşen 18. G20 Liderler Zirvesi "Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek" ana temasıyla toplandı. ABD ve Çin başta olmak üzere dünyanın en büyük ekonomilerini oluşturan 19 ülke ve Avrupa Birliği'nden oluşan zirveye Türkiye’yi temsilen Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldı. Zirvenin sonuç bildirisinde Ukrayna savaşı konusunda tüm devletlerin BM sözleşmesinin ilke ve amaçlarına uygun hareket etmeleri gerektiği ifade edildi. Nükleer silahların kullanılmasının veya kullanmakla tehdit edilmesinin kabul edilemezliğinin vurgulandığı bildiride, çatışma ve krizlerin diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesi için çabaların kritik öneme sahip olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca 2050 yılına kadar net sıfır karbon salımı için temiz enerji konusunda yılda 4 trilyon doların gerektiği ifade edildi.

G20; ABD başta olmak üzere kapitalist sömürgeci ülkelerin küresel çıkarlarının sekteye uğramaması ve devletlerarası kurum ve kuruluşlar vesilesiyle bu çıkarların tahkim edilmesi için oluşturulmuş bir topluluktur. Siyasi alanda BM’yi adeta bir yaptırım aracı olarak kullanan ABD, ekonomik alanda da IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü’nü kullanmaktadır. Ekonomik ve siyasi egemenliğini G8 ile mutlaklaştıran ABD, gelişmekte olan ülkelere paye vererek tek kutuplu dünyadan çok kutuplu dünya stratejisine geçmiş ve kendi adına vekâlet mücadelesi veren ülkeleri dâhil ederek G20’nin kurulmasını sağlamıştır. Bu sene 18.’si düzenlenen G20 Zirvesi’nin ana temasını oluşturan “Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek” mottosunda, tek dünya sadece Amerikan hegemonyasına boyun eğen dünyadır. Tek aile Batı’nın propagandasını yaptığı, baba ve annenin etkisizleştirildiği, çocukların özgürlükler yalanı ile sapkınlıklar karşısında savunmasız bırakıldığı ailedir. Tek gelecek ise kapitalizmin hüküm sürdüğü, zenginlerin daha zengin olduğu fakirlerin daha da fakirleştiği, milyonlarca insanın açlıktan ölmeye devam ettiği ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin her geçen gün daha da arttığı bir gelecektir.

G20 ülkeleri bu tür zirvelerde dünyaya barış, insanlık için huzur, gelecek için umut vadederken hakikatte işgal, kriz, yoksulluk ve yıkımdan başka bir şey getirmiyor. Zira Afrika Birliği’nin bu sene G20’ye dâhil edilmesi, açlıktan ölen, sağlıklı içme suyuna ulaşamayan, yeterli eğitim alamayan ve insani yaşam koşullarından uzak kalan Afrika halkını kalkındırıp geliştirmeyecektir. Bu sebeple G20’de dile getirilen söylemler, sömürgecilerin diğer söylemleri gibi yalan ve aldatmadan başka bir şey değildir.

Bütün bu gerçekler ortadayken Cumhurbaşkanı Erdoğan zirve sonrası yaptığı basın toplantısında, dünyanın ve insanlığın ortak geleceğini ilgilendiren hayati meselelerde Türkiye olarak elini taşın altına koyduklarını söyledi. Hâlbuki G20’de konuşulan konular ve alınan kararlar insanlığın ortak geleceğini değil liderliğini ABD’nin yaptığı kapitalizmin geleceğini ilgilendirmektedir. G20 ülkeleri ve liderleri şayet adaletin yanında olsalardı eli kanlı darbeci Sisi’yi meşru görmezlerdi. Şayet insanlığın yanında olsalardı CEDAW’ı, İstanbul Sözleşmesini ve Paris İklim Anlaşmasını dünyaya dayatmazlardı. Şayet dünyanın geleceğini düşünselerdi demokrasi ve laiklikten yüz çevirirler, yeryüzünü yaşanmaz hale getiren kapitalizmi terk ederler, ekini ve nesli ifsat etmekten vazgeçerlerdi. Allah Subhânehû ve Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurmuştur: وَاِذَا قيلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ قَالُٓوا اِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ اَلَٓا اِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلٰكِنْ لَا يَشْعُرُون "Onlara “Yeryüzünü ifsad etmeyin ” denildiğinde, “Hayır, biz yalnızca ıslah edicileriz” derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir…" ^{[Bakara 11,12]}

Müslüman Türkiye halkı için yegâne kurtuluş ne G20’de bulunmak ne de G8’e dâhil olmaktır. Kalkınma ve ilerlemenin metodu ne ABD’nin yörüngesinde dolaşmak ne de AB’nin kapısında beklemektir. Müslüman Türkiye halkı, İslam ümmeti ve tüm dünya için tek kurtuluş, insanlığı kalkındıran, yeryüzünü imar eden, huzur ve güveni sağlayan, adaleti tesis eden en önemlisi de İslam ile hükmeden Raşidi Hilafet’tir. O halde Ey Müslümanlar! Hilafetin yeniden kurulması için çalışın ve bu yolda Hizb-ut Tahrir’e yardım edin!