Basın Açıklaması

Faize Dayalı Ekonomi Çare Değil Sorun Üretiyor

03 Ekim Salı günü Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı sunumda, önümüzdeki yılın dezenflasyon yılı olacağını, yıllık enflasyonun Mayıs 2024'ten sonra düşeceğini, 2026'da enflasyonun tek haneye ineceğini söyledi. Kur Korumalı Mevduat Sistemi maliyeti ile ilgili soruları cevaplayan Erkan, Merkez Bankası’nın 2022 yılında Kur Korumalı Mevduat çerçevesinde 70 milyar TL ödeme yaptığını, 2023 yılının ilk yarısında ise yapılacak ödemeyi 90 milyar TL olarak hesapladıklarını söyledi. Merkez Bankası Başkanı’nın bu açıklamaları bu yılın ikinci yarısında da KKM’ye hazineden 90 milyar TL ödeme yapılacağını göstermektedir. Dolayısıyla Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması, zaten kıt kanaat geçinen halkın sırtına 250 milyar TL’lik yeni bir yük bindirmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşık iki yıl önce 21 Aralık 2021 tarihinde krizden çıkış için kurtarıcı bir formül olarak açıkladığı Kur Korumalı Mevduat sistemindeki amaç, dolarizasyonu azaltmak, kur ataklarını önlemek ve TL’nin değerini artırmaktı ancak bu başarılamadı. Şimdi hazineye yük olan KKM’den kurtulmak için yeni formüller aranıyor. İktidar daha önce defalarca denenmiş ve olumsuz sonuçlara yol açmış politikaları maalesef bugün tekrar çözüm olarak sunuyor. Parasal sıkılaştırma politikasıyla hayata geçirilen bu uygulamalar yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışan emekliler, asgari ücret ile hayata tutunmaya çalışan işçiler, ürettiğinin karşılığını alamayan çiftçiler ve vergi yükü altında ezilen esnafın halini düzeltmeyecektir. Çünkü vergilere yapılan zamlar enflasyonun artışına sebep olduğu için halkın alım gücü her geçen gün daha da azalmaktadır. Dolayısıyla tüm bu adımlar halkın refah seviyesini artırmak için değil, aksine yabancı sermayeye güven vermek, Türkiye’nin kredi notunu yükseltmek, borç risk primini düşürmek ve bir bütünde kapitalist iktisat sisteminin ömrünü uzatmak için atılmaktadır.

İktidar eğer gerçekten halkı düşünseydi, onların refah seviyesini yükseltme konusunda samimi olsaydı, enflasyonun ve ekonomik krizin asıl sebebinin dolara dayalı kâğıt para sistemi olduğunu söyler, sorunun faiz ve yüksek vergilerden beslenen kapitalist iktisat sisteminin bizatihi kendisi olduğunu açıklardı. “Bir Müslüman olarak nass neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapması gereken şey İslam İktisat Nizamı’na dönmek olmalıydı. Ancak tam aksine O, KKM’nin faiz maliyetini zaten ezilmiş olan halkın sırtına yükledi. Çözümün İslam İktisat Nizamı’nda olduğunu söylememize rağmen dümeni kapitalist iktisatçılara teslim etti.

İslam İktisat Nizamı’nda para altın ve gümüştür. Altının zati kıymeti nedeniyle parada herhangi bir değer kaybı yaşanmaz. Paranın değerinin korunmasıyla fiyatlarda istikrar sağlanır ve enflasyonun oluşması engellenir. İslam İktisat Nizamı’nda faize hiçbir şekilde yer olmaz. Faizli bankacılık ve borsa gibi caiz olmayan alanlarda paranın dolaşımına asla müsaade edilmez. Para piyasaya akar, ticaret canlanır, üretim artar ve böylece enflasyon kalıcı olarak düşer. Dolayısıyla bugün yapılması gereken şey kapitalist iktisadi sistem içinde patinaj yapan politika değişikliklerine gitmek değil, İslam İktisat Nizamı’nın uygulanması için küresel kapitalist sisteme karşı topyekûn mücadele başlatmaktır. Bu hem yöneticilerin hem de yöneticileri muhasebe etmesi gereken Müslümanların sorumluluğudur. Bunun dışında atılacak adımlar sorunlara çözüm getirmeyeceği gibi ahirette de hüsran ile sonuçlanacaktır. Allah Sübhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

وَمَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِكْر۪ي فَاِنَّ لَهُ مَع۪يشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَعْمٰى

“Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” ^{[Tâ-Hâ 124]}