Haber – Yorum

(Tercüme)

Türkmenistan'daki Camiler Hala Kapalı

Haber:

Türkmenportal gazetesi Türkmenistan Müftülüğünün açıklamalarına dayanarak yaptığı habere göre, bulaşıcı hastalıkların yayılmasına karşı önleyici tedbirlerin bir parçası olarak, ülkedeki tüm camiler 1 Ocak 2021 tarihine kadar kapalı kalacak.

Bu önlemler, 26 Ağustos 2020'de Türkmenistan'da Özel Hastalık Kontrol Komitesi'nin kararına uygun olarak alınmıştır. “Türkmenportal” daha önce Türkmenistan Devlet Başkanı Kurbankulu Berdimuhammedov'un, enfeksiyonun ülke çapında yayılmasını önleyecek mücadele için Özel Komite'nin kurulmasına ilişkin bir kararname imzaladığını bildirmişti.

Yorum:

Türkmenistan Müftülüğünün emri ve “Türkmenistan'da koronavirüs salgınına karşı hazırlıklı olma planı ve hızlı müdahale tedbirleri” gereği Türkmenistan'daki tüm camilerin 13-31 Temmuz tarihleri ​​arasında kapatıldığı, ardından bu tedbirlerin 1 Aralık'a kadar uzatıldığı bildirildi.

Bu arada, ülkedeki diğer tüm kurumlar; pazarlar, müesseseler, okullar ve bunun gibi kurumlar her zamanki gibi açık ve hizmetlerine devam etmektedir. Ayrıca, Türkmen makamlarının ülkede koronavirüs ile enfekte kişiler olduğu gerçeğini henüz kabul etmediklerini de belirtmekte fayda var.

Bölgede koronavirüs ile mücadele bahanesiyle camilerin kapalı kaldığı diğer tüm kamu kurumların ise açık olduğu tek ülke elbette Türkmenistan değil, örneğin; Tacikistan'da okullar, üniversiteler ve marketler dahil tüm kurumlar her zamanki gibi faaliyet gösterirken, ülke genelinde camiler kapalı kalmaktadır.

Orta Asya ülkelerindeki yetkililerin bu eylemleri, dış politikalarının ana hamlesinin yalnızca bir başka işaretidir; Bu ana hamlesi ise İslam ile mücadele etmek ve bölgede İslamî uyanışa engel olmaktır. Çünkü bu seküler otoriter rejimler bu bölgede sadece bu amaçla kurulmuş ve Rusya ve Amerika tarafından korunmaya devam etmektedir.

Bu sistemlerin her eyleminin ana hamlesi amacına yöneliktir ve tabî ki bu koronavirüs salgınının ortaya çıkması, camileri kapatmak için uygun mazereti oluşturmaktadır. Ancak İslam aleyhine atılan tüm bu adımlar bölgedeki İslamî kalkınmanın sürecini hiçbir şekilde engelleyemiyor. Aksine, bu olaylar siyasi bir patlamaya neden olmak için halkın sabrını artırıyor. Bu patlama neredeyse otuz yıldır halka işkence yapan seküler diktatörlerden dolayı er ya da geç olacak.

Hiç şüphe yok ki, diktatörlerin kaos zamanı yakında sona erecek ve onların zalim kâfir yönetimleri ve Müslümanlara karşı işledikleri suçlara da son verilecek. AllahSubhânehû ve Teâlâşöyle buyurmaktadır:

﴿يُرِيدُونَ أَن يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلَّا أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ﴾

“İsterler ki Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürüversinler; ama inkârcılar hoşlanmasalar da Allah nurunu muhakkak tamamlamayı istiyor.” (Tevbe 32)

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Mansur