Haber-Yorum
(Tercüme)

Patlamalar İşgalcilerin Ve Yalakalarının Ürünüdür

Haber:

Irak Sağlık Bakanlığı'ndan bir kaynağın BBC'ye verdiği bilgiye göre, Başkent Bağdat'ın merkezindeki Tayaran Meydanı’ndaki ikinci el giysi pazarında iki ayrı intihar saldırısında en az 32 kişi hayatını kaybederken, 110 kişi de yaralandı.

Yorum:

Kafir sömürgecilerin İslam beldelerini ele geçirmesinden bu yana ümmetin mukadderatı kayboldu ve değersizleştirilmiş masum kanları akıtılmaya devam ediyor. Sömürgecilerin hedeflerine ulaşması bağlamında bariz bölgesel müdahaleleri serbest bırakmak suretiyle, en acımasız şekilde ümmet yeni pozisyonlar için yarışan kafirlerin eline teslim edilmiş olundu. Ümmetin başına gelen zulüm, yoksulluk ve kayıplar başlarındaki yöneticilere elbette zarar vermiyor. Krizlerin ve zulümlerin geride bıraktığı öksüzlerin, dulların, özürlülerin ve yaşlıların gözyaşlarını ve mazlumların iniltilerini duydukları halde duygulanmıyorlar.

Irak'ta son zamanlarda patlamaların artmasıyla Bağdat yeniden kanıyor ve seçim yarışı bu sahnelerin tekrar alevlenmesine sebep oldu. Mezhep çatışmaları, işgalcilerin bize ihraç ettiği ve halkların kurtuluşu diye sunduğu tüm çözümsüzlüğün çözüm olarak gösterildiği çürümüş demokrasi ve makamlar için yapılan meşum rekabet, yüzlerce masum insanı mağdur etti.

Bu sistem varolduğu sürece bu insanların mağduriyeti  ve talihsizlikleri hiç bitmeyecek, işgalci kâfir ise bu tür olayları kınayıp ve suçlamaya devam edecektir!. Halbuki bu tür menfi olaylar işgalcilerin bizzat kendi menfaatlerine ulaşmak ve pervasız politikalarını uygulamalarından kaynaklanmaktadır. Halkın menfaatleri konusunda endişe duyduklarını iddia etseler de aksine hastalığın ana sebebi kendileridir. Güvenlik ve istikrar bahanesiyle kuvvetlerinin beldelerimize konuşlandırılması, beldemiz üzerindeki kontrolü sıkılaştırmak, yetenekleri kontrol etmek ve servetleri yağmalamak, ekonomiyi tüketmek ve ümmetin zayıflamasına yol açması içindir.

Bölge yöneticilerine gelince; onlardan yalnızca etkisi olmayan boş sözler ve kınamalar duyulur. Onlar mağdur olan insanlara sevgi ve merhametle yaklaşıyormuş gibi yaparak, gerçekte ümmetin yaralarını derinleştirirler. Bu tür krizleri de kişisel çıkarları ve partizan çıkarları için bir merdiven olarak kullanırlar.

Kederli ümmet, yöneticilerinin ucuz ajanlar olduğunu kafirlerinde pusuda beklediğini artık çok iyi bilmeleri gerekmektedir. Kurtuluşun hak daveti ertelememek olduğunu anlamanın zamanı gelmedi mi?! Allah Subhânehû Ve Teâlâ'nın emrini, kurtuluş ve nusret için bir fener olarak almasının zamanı gelmedi mi?! Bu yozlaşmış yöneticileri süpürüp yıkıntılarının üzerine ümmetin maslahatını koruyan, haklarına savunan, adaletinden yararlanılan, onunla rayesini yükselten ve onunla Rablerini razı eden Râşîdi Hilafet Devletini kurmanın zamanı gelmedi mi?!

İşte bununla Allah Subhânehû Ve Teâlâ’nın ayetle vaad ettiği rızasına nail olur. ﴿وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِم بَرَكَاتٍ مِّنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ﴾“Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık.” (A’raf 96)Ve şu ayeti; ﴿مَنْ عَمِلَ صَالِحاً مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُم بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ﴾ “Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” (Nahl 97)

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Zekeriya