- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
El-Hilu ve Hızlı Destek Kuvvetleri İttifakı,
Darfur ve İki Bölgenin Ayrılmasına Yönelik Bir Hazırlıktır!
Haber:
Askeri bir kaynak Cumartesi günü Sudan Tribune'ye yaptığı açıklamada, Sennar’daki Hızlı Destek Güçleri komutanı Hamude El-Bişi’nin, SPLM-N'nin (Sudan Halk Kurtuluş Hareketi) başkanı Abdülaziz el-Hilu'nun birinci yardımcısı Joseph Tok liderliğindeki SPLM-N'nin kontrolü altındaki bölgelerde yeni bir eğitim kampının açılışını yaptığını söyledi.(Sudan Tribune 1/3/2025)
Yorum:
Abdülaziz el-Hilu liderliğindeki SPLM-N'nin Mavi Nil ve Güney Kordofan'daki bölgeleri kontrol ettiği bilinmekte olup Hızlı Destek Kuvvetleri’nin Mavi Nil'deki eğitim kampını açması, geçen hafta Kenya'nın başkenti Nairobi'de el-Hilu hareketi, bazı silahlı hareketler ve siyasi güçlerle yaptığı ittifakın ardından gelmiştir;bu kampın kurulması, aylar önce Hilu Hareketi'nin Güney Kordofan'da Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşmasına, dahası ona karşı ordu güçleriyle işbirliği yapmasına rağmen, Hızlı Destek Kuvvetleri ile Hilu Hareketi arasında yeni bir koordinasyon olduğu anlamına gelmektedir; bu da tüm meselenin ordu, Hızlı Destek Kuvvetleri ve Hilu Hareketi arasında bir rol değişimi olduğu anlamına gelmektedir. Çünkü onların tamamı Amerika’nın adamları olup tüm bu meseleler ve tutumlardaki dalgalanmalar açık olarak Amerika'nın Sudan'daki projesine hizmet etmektedir; nitekim bu proje, Sudan'ı, kontrol edilmesi ve servetlerinin yağmalanması kolay olan küçük çatışmacı devletçiklere bölmeyi ve Amerika'nın Sudan'daki komplosunun uygulamasının önünde engel olmaması için İslam'ı yönetimden uzaklaştırmayı amaçlamaktadır.
Bu nedenle ülkelerinde işlerin nasıl gittiğini gören Sudan halkı için gerekli olan, Sudan'ı evlatları aracılığıyla parçalamayı amaçlayan bu suç planlarının bilincinde olmalarıdır; bu yüzden onların, pişmanlık saati gelip Sudan'ın kaybından dolayı pişman olacağımız günün gelmemesi için ellerinden geleni yapması gerekir. Dolayısıyla Güney Sudan'da yaşananlar bizim için bir ders ve ibret olmalıdır; zira barış adına Kuzey Sudan’dan ayrılmıştır. Bu yüzden barış, adalet ve diğer sloganlara aldanmamız ve konumumuzu gözden geçirmemiz gerekir. Zira bizler, Darfur, Kordofan, Mavi Nil, Kuzey veya diğer bölgelerden Sudanlılar olmadan önce Müslümanlarız; çünkü tüm bu bölgelerde bizleri birleştiren şey İslam'dır ve bugün bölgeleri adına silah taşıyan tüm isyancı hareketlerin başında Müslümanların evlatlarından olan liderler vardır ve aynı şekilde savaşçılar da Müslümandırlar. O halde neden sömürgeci kâfir Batı'nın ajanı olmayı kabul ediyor ve ülkelerimizde ona bir sulta (yol) kılıyoruz; oysa Allah bu konuda bizi uyarmıştır; zira Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا“Muhakkak ki Allah kafirler için müminler aleyhine asla bir yol (sulta) kılmayacaktır!” [Nisa 141]
Yalnızca İslam akidesini yönetimin ve anlaşmazlıkların temeli kıldığımızda bizleri birleştirecek olan sadece kendisine iman ettiğimiz İslam'dır; işte o zaman bu dünyada mutlu yaşayabilir ve Allah'a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile gelenler dışında hiçbir malın ve evladın fayda vermeyeceği o günde kurtulabiliriz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İbrahim Osman (Ebu Halil) - Sudan