Pazartesi, 10 Ramazan 1446 | 2025/03/10
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Ülkelerin Zararlı Yöneticileri, Kafirlere Karşı Alçak Gönüllü Müminlere Karşı İse Onurlu ve Şiddetlidirler!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Ülkelerin Zararlı Yöneticileri, Kafirlere Karşı Alçak Gönüllü Müminlere Karşı İse Onurlu ve Şiddetlidirler!

Haber:

Bilgi sahibi bir siyasi kaynak, 24/02/2025 Pazartesi günü, Irak Dışişleri Bakanlığı'nın, şirketler ve Halk Seferberlik Komitesi'ndeki liderlerin isimlerini de içeren Irak'a yönelik ABD yaptırımlarının yayınlanmasını önlemek için çaba sarf ettiğini açıkladı.

İsminin açıklanmaması talep eden bir kaynak Şafak News'e şöyle dedi; “ABD yaptırımları yakında yayınlanabilir ve bu, silahlı gruplar içindeki siyasi figürlerin isim listesini de içerecektir.”

"Listede ondan fazla isim yer aldığını, bunların bir kısmının Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) liderlerinin, bir kısmının da tanınmış ve önemli siyasi güçlerle ortaklıkları olanların isimlerini içerdiğini" açıkladığı gibi "ABD ile durumun daha da tırmanabileceğini ve hedefin ise, Irak'taki para hareketlerini kontrol altına almak, ABD yönetiminin İran'ın kolları olarak adlandırdığı şeyleri sınırlayıp zayıflatmak ve arabulucular yoluyla Tahran'a sert para tedarikini durdurmak olduğunu" açıklamıştır.

Kaynak şunları da kaydetti: “İran'a yönelik baskı oluşturup para ve petrol kaçakçılığını durdurmak amacıyla Irak petrol filosunda faaliyet gösteren üç finans şirketi ve üç nakliye şirketi de kara listeye alınacaktır.” (Şafak News)

Yorum:

ABD'nin siyasi baskı teşkil eden bu yaptırımları, bölgedeki ajanlarının yüzüne savurması ilk kez olmuyor. Amerika işte budur; zira kendilerinden istediğinin uygulanması konusunda sessiz kalıp itaatkar bir şekilde yolu beslemeleri için adamlarının ağzına taş tıkıyor. Irak’ın gerçekliği de işte böyledir; zira Irak, egemenliğini kaybetmiş işgal altındaki bir ülke olmasının yanı sıra başbakanı ve parlamentosuyla Irak hükümeti, sadece açıklama yapabiliyor. Dolayısıyla Irak hükümeti, olayın kıyısında yaşıyor ve meselenin kendi kontrolü dışında olduğunun ve bu yaptırımların Amerika'nın İran'ın çıkarlarını ve silahlarını hedef alması anlamına gelse de gerçekte Amerika ile İran arasındaki ilişkinin gerçekliğini değiştirmediğinin tamamen farkındadır. Zira İran, ABD'nin bölgedeki aktif bir ajanı olup onun yörüngesinde dönmekte ve Irak'ın işgalinde ve oradaki Amerika'nın ayaklarını pekiştirmede ona büyük hizmetler vermiştir.Bu hakikat gerçekliği kanıtlamakta olup aralarındaki (İran ve Amerika) düşmanlık çığlıkları hakkında tüm işittiklerimiz, olaylar ve eylemler tarafından yalanlanmaktadır; ancak Amerika bu süreçte İran'ı sınırlandırmak ve süreci tüm hizmetlerine nankörlük eden Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır gibi diğer bölge ülkelerine havale etmek istemektedir.

Ey Müslümanlar: Ne yazık ki Amerika ve onun kokuşmuş medeniyeti, Müslüman ülkelerde önemli bir konuma sahip olup onun tüm kibri ve küstahlığıyla ortalıkta gezip dolaştığını ve bütün bunlar aranızda meydana gelirken gerçekliğinizi değiştirme arzusunun uyanmadığını görmekteyiz. Bu nedenle tek kurtuluşunuz, Allah Subhanehu ve Teala'ya dönmek, O'nun yoluna tabi olmak, tüm şekilleriyle tağutları inkar etmek ve sadece Allah Subhanehu ve Teala'ya inanmaktır. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌO halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir.” [Bakara 256]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Faris Mansur– Irak

Devamını oku...

Gazze Halkının Yerinden Edilmesi İle İfk Olayının Benzerliği!

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Gazze Halkının Yerinden Edilmesi İle İfk Olayının Benzerliği!

Batı'nın bugünlerde İslam ümmetine yönelik eşi benzeri görülmemiş bir şekilde saldırdığı, görenlerin ve hatta körlerin bile açıkça görebileceği bir zulüm sergilediği gözlenmektedir; zira yaşanan toplu katliamlar, yakınlarını kaybedenlerin feryatları, yetimlerin çığlıkları, enkaz altında yatan çocukların inlemeleri yürekleri parçalıyor; ama vay haline çığlık atanın; zira ev halkı sağır kesilmiş! Filistin ve halkının Müslümanların kalbindeki yeri düşmanlar tarafından bilinmektedir; bu nedenle Gazze halkına işkence etmek ve tüm Müslümanların iradesini kırmak için katliamları kullandılar. Nitekim Allah, Trump'ın zaferi ve İslam'a ve Müslümanlara karşı açık ve net politikası sayesinde hakkı hak olarak gören ile batılı batıl olarak göreni ayırt etmeyi takdir etti; zira Trump, Gazze halkının yerinden edilmesini ve Yahudi devletinin genişletilmesini, güçlendirilmesini ve desteklenmesini istedi, İslam beldelerinin yöneticilerine yerinden edilenleri kabul etmelerini emretti ve sanki bu yöneticilerin kasvetli yüzlerindeki maskeyi indirmek istercesine onların görüşlerine hiçbir değer vermedi. Çünkü bu yöneticiler, ümmete zulmetmek ve ümmete karşı komplolarını uygulamak için sadece Trump ve sömürgeci kafir Batı'nın elindeki araçlardan ibarettir. Bazı Avrupa ülkeleri Trump'ın pervasız kararlarına desteklerini açıklarken, bazıları da sessiz ve suskun kaldı.

Bu nedenle ben, bu yerinden etme planının İfk olayı gibi hayır olduğunu düşünüyorum, insanlar ise birkaç noktadan dolayı bunun şer olduğunu düşünüyor:

Birincisi: Kâfir Batı'nın İslam ümmetine karşı gizlediği kin ve nefreti açığa çıkarmıştır. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: مَّا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَن يُنَزَّلَ عَلَيْكُم مِّنْ خَيْرٍ مِّن رَّبِّكُمْ (Ey iman edenler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler.” [Bakara 105]

İkincisi: Dostu düşmanı açığa çıkardı ki bu da Subhanehu’nun şu kavlini doğrulamaktadır: إِنَّ الْكَافِرِينَ كَانُواْ لَكُمْ عَدُوّاً مُّبِيناً Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.” [Nisa 101]

Üçüncüsü: Arap ve Acem olan Müslümanların başındaki yöneticilerin gerçek yüzlerini ifşa etti; zira onların Müslümanlara karşı onurlu ve şiddetli, kafirlere karşı ise alçak gönüllü (şefkatli) olduklarını, Müslümanlara zorbalık ettiklerini, düşman karşısında tavşan ve kuyruksuz yaratılan bir tür hayvan olduklarını ortaya çıkardı! Bakın işte Ürdün Kralı, Gazze halkının yerlerinden edilmesini reddetme aşamasından yerinden etmeyi uygulama yöntemini araştırma aşamasına geçti! Haber ajansları, (Ürdün Kralı'nın Filistinlilerin kabul edilmesine yönelik cevapta: Bunu herkesin çıkarlarına hizmet edecek şekilde nasıl uygulayacağımızı düşünmeliyiz) dediğini aktardılar ve aynı şekilde ajan Sisi'nin Amerika'ya itaat edip onun kulu ve kölesi olduğu ortaya çıktı...

İşin en güzel tarafı, aldatma ve saptırmada usta olan Erdoğan Türkiye'sinin de yüzünün ortaya çıkmış olmasıdır; hem de tıpkı daha önce Ubey bin Selül'ün ortaya çıktığı gibi ortaya çıktı.

Dördüncüsü: Nefislere tek bir beden duygusu aşılayan akide nimetinden dolayı Allah'a hamd olsun; zira Filistin meselesi artık bir halkın değil, ümmetin meselesi haline gelmiştir. Bu yüzden kadın-erkek ve yaşlı-genç ümmetin yiğitleri harekete geçtiler; bakın işte Amman'da, Mısır'da, Ürdün'de ve diğer İslam beldelerinde Gazze'ye destek gösterileri yapılıyor, minberler kaynıyor, seminerler ve konferanslar düzenleniyor, kalemler ümmetin başına gelen sıkıntıları yazıyor ve böylece ümmetin içinde hayır olduğu ortaya çıktı; zira artık saflar belirginleşti ve artık ümmet, dünyadaki tüm felaketlerin arkasında Amerika'nın olduğunu ve onu ortadan kaldırarak yılanın başının ezileceğini öğrenmeye başladı.

Öncelik sizlersiniz ey davet taşıyıcıları; zira işlerin dizginlerini teslim aldığınızda omuzlarınızda ağır bir yük yüklenmiştir; bu yüzden ümmetin, kurtuluş ve selamet yolundaki pusulası sizlersiniz ve insanlar en çok kötülük olduğunda sizlere ihtiyaç duymaktadır; bakın işte günler dönüp durdu, altlar zirvelere dönüştü ve herkes kendi alanında yenilikler yapıyor:

Alim ümmete dinini öğretiyor ve hak yolunda rehberlik ediyor.

Yazar, dünyaya değil, dinine meylettiren şeyler yazıyor.

Davetçi ümmete, Allah’ın vahyi ile hitap ediyor.

Dua eden, gecenin son üçte birinde ellerini Mevla'sına kaldırıyor.

Zengin, Allah yolunda malını hafife alıyor...

Ey Muhammed'in ümmeti ve Gazze halkı: Aşağılanma ve alçalma faktörleri için bir alan haline geldik; zira şu iki faktör bizimle çatışmaktadır:

Dünyasından soyutlayan ve soyutlamak için çaba gösteren faktör (ki geçen hafta Filistinli kadın yavru takım için bir futbol maçı yapıldı!)

Ve dininden soyutlayan başka bir faktör.

Bu iki faktör tek bir noktada birleşmektedir ki o da bu ümmetin ortadan kaldırılmasıdır ki Allah'ın fazlı ve keremi sayesinde bu mümkün değildir. Çünkü siz ey Filistin halkı, Allah'ın gökteki meleklerine övdüğü kimselersiniz. Vallahi sizler, Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ümmetinin şerefisiniz ve tüm yaratılanlar kıyamet gününde sizinle şöyle iftihar edecektir; bunlar ümmetimin en şerefli erkekleri ve en temiz kadınlarıdır.

Sonuç olarak mesele, ancak Allah Subhanehu'nun Kitabına ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sünnetine dönmekle kontrol altına alınacak olup ben izzetin vatan denilen coğrafi parçalarda olduğunu düşünmüyorum; aksine izzet ve şeref, Arapların ve Acemlerin arasını birleştirecek, diniyle güçlü olan, Rabbine güvenen, Mescid-i Aksa'yı Yahudilerin pisliklerinden temizleyecek ve geri kalanları da eğer geride bir yurtları kalırsa yurtlarında bile takip edecek tek bir devletin altındadır. Güzel akıbet ise muttakilerindir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Bekrî Adem – Sudan (Kosti)

Devamını oku...

Orucun ve Bayramın Başlangıcı Tüm Müslümanlar İçin Aynıdır. Sebebi İse Hilalin Görülmesi veya Hilalin Doğmaması Halinde (Ayın) Otuza Tamamlanmasıdır

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Orucun ve Bayramın Başlangıcı Tüm Müslümanlar İçin Aynıdır.

Sebebi İse Hilalin Görülmesi veya Hilalin Doğmaması Halinde (Ayın) Otuza Tamamlanmasıdır

Haber:

Müslümanlar, oruç ve bayramın başlangıç gününün tespiti ile ilgili konularda farklı görüşlere sahiptir ki bunlardan biri de şudur:Bu, (Astronomik) hesaplamalarla mı tespit edilir yoksa sadece (hilalin) görülmesi ya da (ayın) otuza tamamlanmasıyla mı tespit edilir?Hesaplamaları delil getirenlerin öne sürdükleri hususlardan biri, hesaplamaların kesin olduğu ve bunun hilalin doğuşunu ve ayın girişini kesin olarak ispat ettiğidir. Orucun veya bayramın başlangıcını bu vasıtayla ispat etmeye dayandıranlar, ispatı sadece (Hilali) görmeyle ve (ayın) otuza tamamlanmasıyla sınırlandıranlar tarafında reddedilmektedir.

Yorum:

Evet, orucun ilk günlerinin ve bayram gününün belirlenmesinde tartışmalı konulardan biri de bu olup benzer şekilde farklı ülkelere veya ülkeler ve aralarındaki mesafelere bağlı olarak Müslümanlar arasında bu iki gün hakkındaki ihtilaf meselesidir ve Müslümanların bu konudaki soruları ve tartışmaları her yıl mübarek Ramazan ayının gelmesiyle birlikte yenilenmektedir.

Bu iki mesele hakkındaki delil, Sallallahu Aleyhi ve Âlihi ve Sellem’in şu kavlidir: صُومُوا لِرُؤْيَتِهِ وَأَفْطِرُوا لِرُؤْيَتِهِ، فَإِنْ غُمَّ عَلَيْكُمْ فَأَكْمِلُوا الْعِدَّةَ ثَلَاثِينَ(Ramazan ayının) hilalini gördüğünüz zaman oruç tutun. (Şevval ayının) hilalini gördüğünüz zaman da bayram edin. Eğer size hava kapalı olursa sayıyı otuza tamamlayın.”Orucun veya bayramın başlangıcı ile ilgili ilk meseleye gelince; her iki durumda da Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in “onu (hilali) gördüğünüzde" şeklindeki kavli, her ikisinde de şerî sebebin hilalin görülmesi olduğuna ve hilalin görülmemesi durumundaki şerî sebebin de (ayın) otuz güne tamamlanması olduğuna delalet etmektedir.Yani Şeriat, orucun veya bayramın başlangıcını, (hilalin) görülmesine veya (ayın) otuza tamamlanmasına bağlamış olup başka bir şeye bağlamamıştır;yani bunu, ayın girişinin ispatına, yeni ay döngüsünün başlangıcının veya hilalin doğuşunun ispatına bağlamamıştır. Zira Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in: فَإِنْ غُمَّ عَلَيْكُمْ فَأَكْمِلُوا الْعِدَّةَ ثَلَاثِينَEğer size hava kapalı olursa sayıyı otuza tamamlayın” şeklindeki kavlinin, her iki durumdaki sebebi sadece şu iki şeyle sınırlandırdığı açıktır: (Hilalin) görülmesi ve sayının otuza tamamlanmasıdır ki bir üçüncüsü yoktur. Bu ise başlangıcın ispatını, hilalin görülmesine ve ayın tamamlanmasına değil de astronomik hesaplamalara dayandıran sözü zayıflatmakta, bilakis güçlü bir şekilde reddetmektedir.

Başlangıcın ispatının astronomik hesaplamalar olduğunu söyleyenlerin delili, bu konudaki hesaplamaların doğru ve kesin olduğu ve yeni ay döngüsünün başlangıcının ve kameri ayın başlangıcının kesin olarak kanıtlanmış olmasıdır. Bu nedenle bu görüşe eğilimli birçok kişi için tartışmalar ve şu sorular ortaya çıkmaktadır: Hesaplamalar doğru, güvenilir ve hatta kesin değil midir?Hilalin doğuşu kesin olarak tespit edilmiyor mu?O halde neden orucun ve bayramın başlangıcı bununla tespit edilmiyor?Bir de buna, hadisin meseleyi hilali görmek veya otuzu tamamlamakla sınırlamasının, o dönemde bugün olduğu gibi bilimin ve hesaplamaların olmadığını ekliyorlar.

Bu delil, iki açıdan reddedilir; birincisi: Bu tartışmanın, konuyla hiçbir ilgisi yoktur. Zira konu, yeni ay döngüsünün başlangıcının ve kameri ayın girişinin tespiti olmadığı gibi hilalin doğuşunun tespiti de değildir.Hesaplamalara güvenmekle ilgili soruların cevabı şudur:Evet, güvenilirdir ve mutlak olarak kabul edilir. Zira hesaplamalar, Ramazan ayının hilalinin veya Şevval hilalinin şu gün şu saatte doğacağını söylüyorsa, bu doğrudur ve güvenilirdir, ancak bu araştırmanın konusu değildir; dolayısıyla hiçbir şey buna dayandırılamaz.Dolayısıyla da bu meseleye ilişkin delil bir hata olup bunun sebebi ise, şeriatın ayın başlangıcını, yeni ay döngüsünün başlangıcının ya da doğuşunun tespitine değil de, hilalin görülmesi ya da otuza tamamlanmasıyla belirlediğine dikkat edilmemesidir.Örneğin şöyle deriz: Evet, yeni ay döngüsünün başlangıcı oldu ve hilal doğdu, ancak bu orucun başlangıcı veya Ramazan ayının başlangıcı ya da bayram veya Şevval ayının başlangıcı tespit edilmemiştir.Çünkü yeni ay döngüsünün başlangıcı ve doğuşu, ne şer'an ne de aklen oruç veya bayramın vasıflarından veya alametlerinden değildir.Zira şeriat, orucun veya bayramın girişine delil olarak, sadece iki açık vasıf veya iki açık alamet belirlemiştir ki onlar şunlardır; (hilalin) görülmesi veya ayın otuza tamamlanmasıdır.

Tespitin astronomik hesaplamalara dayalı olduğunu söyleyenlerin deliline cevap veren ikinci tarafa gelince; onlar, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in meseleyi hilali görmekle veya ayı otuza tamamlamakla sınırlandırmasının, o dönemde hesaplama ilminin olmamasından kaynaklandığını söylüyorlar. Bu söz reddedilir; çünkü buna dair bir delil yoktur ve bunun vakıası, hiçbir şerî yoldan gelmediği halde hüküm için bir illet belirlemektir.

İkinci meseleye gelince; bu, ülke ve beldelerin farklı olmasına bağlı olarak Müslümanlar için oruç veya bayramın başlangıcının birden fazla olmasıdır. Bu da nâssın ve vakıanın reddettiği bir husustur. Nâssa gelince; Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in: صُومُوا لِرُؤْيَتِهِ وَأَفْطِرُوا لِرُؤْيَتِهِ(Ramazan ayının) hilalini gördüğünüz zaman oruç tutun. (Şevval ayının) hilalini gördüğünüz zaman da bayram edin.” Şeklinde kavlinde geçen, “oruç tutun” ve “bayram edin” emri, tüm Müslümanlar için geneldir. Görme lafzı, mutlak olarak gelmiştir; yani herhangi bir kişiden gelen herhangi bir görme için geneldir.Dolayısıyla şerî bir delil olmadan, belirli ülkelerden olan kişilerle ve belirli sayıda kişilerle sınırlandırılamaz. Zira şer’an görme, bir veya iki Müslümanın görmesiyle sınırlandırılmamıştır.Buna binaen oruç ve bayram emri tüm Müslümanlar için genel olarak geldiği gibi görme de her Müslüman için mutlak olarak gelmiştir. Bu konuda geriye kalan tek şey, gördüğünü iddia eden kişinin doğruluğunun kanıtlanmasıdır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Dr. Mahmud Abdulhâdi

Devamını oku...

Cezadan Emin Olanın Ahlakı Kötü Olur!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Cezadan Emin Olanın Ahlakı Kötü Olur!

Haber:

ABD Başkanı Donald Trump Gazze Şeridi'ne yönelik planını iyi olarak nitelendirdi ve bunu dayatmayacağını ve sadece tavsiye etmekle yetineceğini vurguladı.

Fox'a verdiği bir röportajda Trump, planına göre Amerika'nın Gazze'ye sahip olacağını ve orada “Hamas olmadan” Gazze'yi geliştirmeye başlayacağını söyledi. Washington'un her yıl milyarlarca Dolar yardımda bulunduğu Mısır ve Ürdün'ün Gazze hakkında ortaya attığı planını hoş karşılamamasına şaşırdığı eklemesinde bulundu.

Gazze'nin şu anda yaşanmaz bir halde olduğunu ve sakinlerine bir seçenek sunulması halinde Gazze'yi terk edeceklerini ifade ederek, Gazze Şeridi'nin harika bir konuma sahip olduğuna işaret etti ve buranın Yahudi varlığı tarafından nasıl olup da terk edildiğini sordu!

Başka bir bağlamda Trump, Gazze'den serbest bırakılan rehinelerden bazılarının oldukça kötü durumda olduğunu ve onların sanki Almanya'daki eski bir toplama kampından çıkmış gibi olduklarını söyledi.

Gazze'den Yahudi esirlerin cesetlerinin serbest bırakılması sahnelerini kınadı ve “bu sahneler inanılmaz ve son derece acımasız olup bunun modern çağda olması hayal bile edilemez” dedi.

Yorum:

Yahudi varlığının Gazze Şeridi'ne karşı on beş ay süren ve Amerika, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın başını çektiği büyük ülkelerin desteği ve Müslümanların başındaki yöneticilerin, özellikle de ümmetin ordularını zincirleyen ve onların mücahit kardeşlerini desteklemek için harekete geçmelerin engelleyen sözde çevre ülkelerin yüzüstü bırakmasıyla 160.000 şehit ve yaralı, 14.000 kayıp, okullar, camiler ve hastanelerin altyapısının tahrip edilmesi ve evlerin sakinlerinin başlarına yıkılmasıyla sonuçlanan saldırısının ardından, evet tüm bunların ardında Trump, şeytani bir planla karşımıza çıkıp Gazze’yi satın almak istediğini söylüyor ama kimden satın alacağını bilmiyorum?! Onu savunmak için sahip oldukları en değerli şeylerini feda eden sahiplerinden mi yoksa oksa kendi işleri üzerinde bile hiçbir şeye sahip olmayan ajan yöneticilerden mi?!

Sonra karşımıza çıkıp başka bir açıklama daha yaparak planını dayatmayacağını, sadece tavsiye etmekle yetineceğini söyledi ve Amerika'nın Gazze'yi ele geçireceğini ve geliştirmeye başlayacağını, Mısır ve Ürdün yöneticilerinin bu planı hoş karşılamaması kendisini şaşırttığını iddia etti; ben bu iki yöneticinin Trump’ın emrini reddetme gücüne sahip olduklarını düşünmüyorum ancak görünen o ki bu durum, planı reddeden uluslararası tepkilere doğru gitmektedir. Bu bir yöndendi. Diğer yönden olana gelince; Trump, söylediği gibi Gazze'nin sakinleri için neden yaşanmaz hale geldiğine değinmiyor. Bu pervasız adam, Gazze'nin neden yaşanmaz bir harabeye döndüğünü niçin kendine sormuyor?! Mutant Yahudi varlığının Gazze’ye karşı uyguladığı bir suç ve vahşet değil midir?! Bundan önce Yahudi varlığının mübarek Filistin topraklarını işgal etmesi ve halkını yerinden etmesi, o zamanki İngiltere ve Fransa’nın olduğu küfür ülkelerinin desteği ile olmadı mı?

Ayrıca Trump, Gazze Haşim toraklarında akıtılan tüm kanları umursamadan, burasını eşcinsellerin ve sapkın erkek ve kadınların beklentilerini karşılayacak anormal bir yer haline getirmek ve buranın temiz ve mücahid halkını boşaltmak istiyor.

Aynı şekilde Gazze'den serbest bırakılan çok sayıda tutuklunun, Gazze Şeridi’nin bombalanması ve kuşatma altına alınmasına rağmen sağlık durumlarının iyi olduğu tüm dünya tarafından görülmesine rağmen, onların durumlarının kötü olduğunu iddia ediyor!

Trump'ın Ortadoğu'da istediği barış ve istikrar, bölgede Yahudi varlığının pekiştirilmesinden ve Yahudi varlığının kökünden söküp atılması ve Müslümanların şerlerinden kurtulması gereken yabancı bir varlık olarak değil de doğal bir varlık olarak kabul edilmesinden ibarettir ki bu varlık, ümmet ile onun kalkınmasını ve ümmetin otoritesini ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti olan devletini yeniden tesis etmesini engelleyen kâfir Batı’nın ileri bir üssü olarak kalmaya devam etsin.

Bu nedenle tüm İslam ümmetinin, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti'ni kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışması gerekir; zira ümmeti tek bir varlık altında birleştirecek, yapay sınırları ortadan kaldıracak, işgal altındaki İslam ülkelerini kurtaracak, İslam’ı bir hidayet ve nur risaleti olarak dünyaya taşıyarak onu kapitalizmin karanlıklarından İslam’ın nuruna kavuşturacak ve Halifesi Trump’a şöyle diyecek olan sadece Hilafettir: “Cevap duydukların değil gördüklerin olacaktır ey kafirin oğlu.” Bu ise aziz olan Allah’a hiç de zor değildir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Abdullah Abdulhamid– Irak

Devamını oku...

Ufukta Hilafetin Sabahı Beliriyor!

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Ufukta Hilafetin Sabahı Beliriyor!

İslam ümmeti, kapitalist Batı medeniyetinin yozlaşmış gerçekliğinin ifşa olmasının ve onun insanlığa liderlik etmede başarısızlığının ortaya çıkmasının ardından Hilafetin sabahının doğmasına ve kapitalist Batı medeniyetinin batışına her zamankinden daha fazla yaklaşmıştır; zira yüzyıllardır dünyaya hâkim olan kapitalizm, savaşlar, yıkım, sömürgeleştirme ve zulümden başka bir şey getirmemiştir.

Gazze halkı, dünyanın en büyük gücü olan Amerika'nın liderliğinde tüm şer güçlerinin bir araya geldiği vahşi bir askeri makine karşısında efsanevi bir kararlılık göstermiş ve bununla birlikte onların yaptıkları ölüm ve yıkımın boyutuna rağmen Gazze halkının iradesini kıramamışlar ya da onları yurtlarından söküp atamamışlardır. Bu da ümmetin, aşağılık yöneticilerinin prangalarından kurtulduğu zaman, düşmanlarına karşı koymaya, liderlik ve egemenlik konumuna geri dönmeye muktedir olduğuna delalet etmektedir.

Kapitalizm artık son demlerini yaşıyor

Bugün dünya, uluslararası dönüşümlerin ve çatışmaların kritik bir aşamasına tanıklık etmektedir; zira İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana dünyaya liderlik eden Amerika, giderek artan iç ve dış krizlerle karşı karşıya kalırken zulüm ve zorbalığına karşı halkların sesleri de protestolarla yükselmektedir. Ayrıca kapitalizm, istikrarı sağlamada başarısız olmuş ve kendisinin açgözlülüğe ve halkların köleleştirilmesine dayandığını ve diğerlerinden önce kendi ülkelerine yoksulluk, sömürü ve ekonomik ve insani krizler getirdiğini kanıtlamıştır.

Bugün, dünyanın hiçbir yöneticisine saygısı olmayan, kibir ve küstahlığıyla bilinene yeni Amerikan başkanı, tıpkı daha önce Sezarların, Romalıların ve Perslerin yıkımında olduğu gibi, Allah'ın izniyle sömürgeci Amerikan tarihinin son bölümünü yazmak için sahneye çıkmıştır. Zira haksız gümrük vergileri koymaktan, ulusal güvenlik bahanesiyle Amerika'ya toprak ve ada ilhak etme girişimlerine kadar bu tiranın almış olduğu kararlar, bu rejimin çırpınışının ve halklar ve milletler pahasına bile olsa bir şekilde bekası için çabaladığının bir kanıtıdır.

Bu tiranların politikası işte budur ve dinin devletten ayrılmasına dayanan ve güç ve çıkar dilinden başka bir şey bilmeyen kapitalist sistemiyle ve zayıfların pahasına güçlülere hizmet etmek için insanın koymuş olduğu yasalarla yöneten Batı medeniyeti işte budur. Ancak bu çalkantılı dünyanın ortasında, her geçen gün hızlanan olaylarla birlikte ufukta, Amerika ve büyük güçler arasında, hatta bizzat ülkelerin kendi aralarında yeni çatışmalar belirmekte olup bu da mevcut dünya düzeninin yakın bir zamanda çökeceğinin habercisidir.

İslam karşısında Batı... Kaçınılmaz bir medeniyet çatışması

Hiç şüphe yok ki halklar, özellikle de Batı'nın çöküşünün ve zorbalığının boyutlarının farkına varan Müslüman halklar bu değişimlerden etkilenecektir. Nitekim Batı'nın, fikri ve siyasi özgürlükleri desteklediği ya da insan, kadın ve çocuk haklarını korumaya çalıştığı yönündeki iddialarının sahteliği ifşa olmuştur; oysa hakikatte Batı, sadece anormalliği, sapkınlığı ve selim fıtrata aykırı olan her şeyi desteklemekte ve halkların kontrol edilmesini ve servetlerin yağmalanmasını pekiştirmektedir.

Batı ile İslam arasındaki çatışma sadece siyasi bir çatışma değildir, bilakis adalete davet eden İslam akidesi ile zulme ve sömürüye dayanan küfür akidesi arasındaki medeniyet (hadarat) çatışmasıdır. Batı, İslam'ın kapitalizmin gerçek bir alternatifi olduğunun farkına varmıştır; bu nedenle İslam'ın yönetime geri dönmesini engellemek için var gücüyle çalışmakta ve bu bağlamda ümmete baskı yapma ve Müslüman ülkeleri kendi hegemonyası altında tutmak konusunda kendi araçları olan Müslüman ülkelerin başındaki ajan yöneticileri kullanmaktadır.

Ancak İslam ümmeti diğer milletler gibi değildir; zira o, akidesini insanlığa bir risalet olarak taşıyan azim bir ümmettir. Nitekim Nebi Sallallahu Aleyhi Aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğunda bu ümmetin dünya liderliğine geri döneceğini müjdelemiştir: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır.” Ayrıca bu, Allah’ın mümin kullarına yönelik bir vaadidir ve bu, asla yalanlanamayacak bir vaattir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْAllah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına dair vaatte bulunmuştur.” [Nur 55]

Hizb-ut Tahrir… Halkına asla yalan söylemeyen bir liderdir.

Hizb-ut Tahrir ümmet arasında ümmetle birlikte çalışmakta olup Hizb-ut Tahrir, açgözlü kapitalizmin ateşiyle yanıp kavrulan ve Allah'tan korkmayan ve ümmetlerinin kaderini umursamayan ajan yöneticilerin benimsediği, aksine Batı hegemonyasını pekiştirmek ve ümmetin servetlerini yağmalamak için laik ve münafıklardan oluşan araçlarının kullandıkları dini hayattan ayıran medeniyetin hegemonyasının sonuçlarının acısını çeken ümmetin bir parçasıdır.

Hizb-ut Tahrir, lider İslami bir proje taşımakta ve İslam'ın metodunu taşımaları ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmaları amacıyla Müslümanların orduları içindeki samimi güç ve kuvvet ehlini harekete geçirmek için çalışmaktadır. Bu ise Allah'ın Kitabı ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sünnetinden istinbat edilmiş/çıkarılmış anayasaya dayanan mütekamil bir proje olup bu anayasa da, Allah ve Rasulü'nün razı olduğu ve Allah'ın üstün kıldığı bir insan olması vasfıyla insana saygı duyan alemlerin Rabbinin şeriatıyla nimetlenlemeleri için tüm insanlar arasında İslam'la yönetecek olan bir anayasadır.

Bugün ümmet, yeni bir aşamanın eşiğinde durmakta olup Hilafet ise ulaşılamaz bir hayal değildir, aksine ümmetin zaferin sebeplerine bağlanması ve devleti kurma konusunda Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in metoduna tabi olması durumunda gerçekleşmesi yakın olan bir gerçekliktir; tıpkı Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in, güç ve kuvvet ehlinin kendisine nusret vermesinin ardından Medine'de kurduğu gibi. Bu yüzden bugün ümmetin, İslam'ın otoritesini yeniden tesis etmek ve Allah'ın Kitabı ve Rasulü'nün sünneti ile hükmedecek Hilafet Devleti'ni kurmak için ciddi bir şekilde çalışması gerekmektedir.

Ey İslam ümmeti... Artık uykunuzdan uyanın

Askeri ve ekonomik gücüne rağmen Batı, zayıflık ve çöküş aşamasına gelmiş olup Amerika ve Avrupa'nın tanık olduğu siyasi ve ekonomik krizler, bunun en büyük kanıtıdır. Dolayısıyla Batı, ne kadar komplo kurarsa kursun, ümmetin kalkınmasını, dinine geri dönüşünü ve İslam'ın yönetiminin kurulmasını asla engelleyemeyecektir.

Ey İslam ümmeti, izzetinizi yeniden elde etmenizin ve Allah'ın hükmüne geri dönmenizin zamanı gelmiştir; zira dini ikame edecek, ülkeyi özgürleştirecek, izzeti yeniden tesis edecek, sizleri yeniden dünya liderliğine geri döndürecek ve yeryüzünü Rabbinin nuruyla parlatacak olan sadece Hilafettir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ Biz seni ancak âlemlere rahmet olsun diye gönderdik.” [Enbiya 107]

Haydi çalışın ey Müslümanlar, haydi nusret verin ey samimi subaylar; şüphesiz Allah’ın yardımı yakındır ve Allah’ın izniyle Hilafet kurulacaktır.وَاللهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Muhakkak ki Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Selman Faris – Mısır

Devamını oku...

1446 Yılı Ramazan Ayı Hilalini Gözetleme Duyurusu

Basın Açıklaması

1446 Yılı Ramazan Ayı Hilalini Gözetleme Duyurusu

Bismillahirrahmanirrahim, Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam, gönderilenlerin en hayırlısı Efendimiz Muhammed’in, onun Ali’nin ve tüm ashabının üzerine olsun.

Buhari’nin Sahihinde Muhammed ibn Ziyad yoluyla rivayet ettiğine göre “Ben, Ebu Hurayra’yı şöyle derken işittim: Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu ya da Ebu’l Kâsım şunları söyledi: «صُومُوا لِرُؤْيَتِهِ وَأَفْطِرُوا لِرُؤْيَتِهِ فَإِنْ غُبِّيَ عَلَيْكُمْ فَأَكْمِلُوا عِدَّةَ شَعْبَانَ ثَلَاثِينَ» “Hilali gördüğünüz zaman oruç tutun. Hilali gördüğünüzde iftar edin. Eğer hava kapalı olursa, Şaban ayını otuza tamamlayın”

Bu gece (Cumartesi gecesi), mübarek Ramazan hilalinin gözetlenmesi sonrasında bazı Müslüman ülkelerde hilalin şeran görüldüğü saptandı. Buna göre yarın Cumartesi H. 1446 yılı mübarek Ramazan ayının ilk günü olacaktır.

Bu vesileyle ben hem kendi adıma hem de Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi Başkanı ve çalışanları adına, Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Alim Ata b. Halil Ebu Raşta’ya en içten tebriklerimi sunuyorum. Yüce Allah’tan, kendisine zafer nasip etmesini ve bizleri onun eliyle en kısa zamanda zafer ve hâkimiyete ulaştırmasını niyaz ediyorum.

Bu yıl Ramazan, ümmetin, Allah’ın indirdikleriyle yeniden yönetilme meselesine her zamankinden daha fazla kafa yorduğu, tam bu meseleye ulaşmak üzereyken duraksadığı, sonra da bu meseleden geri adım atması için Batının tehditlerine maruz kaldığı bir zamanda geliyor. Mısır, küller altında yanan bir kor gibi, Gazze’ye bakıyor ve neredeyse patlamak üzere. Mağrip ülkelerindeki yöneticiler, Müslümanların enerjisini soğurmaya ve boşaltmaya çalışıyorlar. Orta Asya ülkeleri, nefes alıp soluklanmasınlar ve o ülkelerdeki işbirlikçilere rağmen İslam’ın ikamesine yönelmesinler diye sömürgeci kafir Batı’nın tezgahladığı fitnelerle meşgul ediliyorlar. Doğu Asya’da ise Batı, Müslümanların duygularını İslam ümmetinin geri kalanından koparmaya uğraşıyor. Arap Körfezi, ahlaksızlığı sıradanlaştırarak ve halkının siyasi meselelerinden İslam’ı uzaklaştırmak için Yahudi varlığıyla normalleşmeyi hızlandırarak zorla tam sekülerizme sürükleniyor. Şam ise gözlerini Şam’daki yeni yöneticilere dikmiş durumda. Onları İslam’a döndürmeye çalışıyorlar, onlarsa bundan sıyrılmanın ve kaytarmanın yollarını arıyorlar.

Bu sahnelerin tamamı hem gerçek dünyada hem de ümmetin zihninde aynı anda yaşanıyor. Ümmet bugün diken üstünde, tüm olan biteni görüyor ve duyuyor. Öyle ki kamuoyu artık şeriatın tatbiki, ümmetin birliği, Filistin meselesi ve Batı’nın ihtirasları gibi büyük meselelerde aynı yargılara sahiptir. Bugün bu fenomenin bir yansıması olarak, ümmetteki kamuoyunun, İslam Şeriatının uygulanması meselesini ertelemekten artık sıkılmaya başladığını ve hatta laiklik ve bayraktarlığını yapanlardan açıkça ve tartışmasız bir şekilde nefret etmeye ve hoşlanmamaya başladığını görüyoruz.

Ey Müslümanlar! Hilafete ulaşmanız an meselesidir. Güç ve kuvvet ehli, tıpkı Medine halkının, Efendimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e biat ettiği gibi, gelecek Raşidi Halifeye biat ettiği an Hilafete ulaşmış olacaksınız. Hadi onları Hilafete yöneltin. Ramazan ayının, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet kurulmadan sona ermesine izin vermeyin.

Ey Müslümanlar! Ey kamuoyu oluşturucuları! Ey kürsü, site ve medya platformu sahipleri! Sizler, kamuoyu oluşturma emanetini kabul ettiniz; ona ihanet etmenin ne denli büyük bir günah olduğunu bir bilseniz. Bu yüzden emanetinizi hakkıyla eda edin. Ümmetin pusulasını saptırmayın. Yarın değil bugün Hilafete doğru son adımı atması için kararlılığını bileyin. Hilafetin geri dönüşünü, Müslümanların sorunları hakkındaki konuşmalarınızın ana teması yapın.

Ey Müslümanlar! Ey güç ve kuvvet ehli! Bu mübarek ayda sizden Hilafeti kurarak Allah’ın dinine yardım etmenizi talep ediyoruz. Allah da Hilafetin kurulmasıyla size yardım edecek, Hilafetle ve Hilafet sayesinde ayaklarınızı da sabit kılacaktır. Sizler, bu işin gerçekleşeceği anın mimarları olduğunuzu en iyi bilen kişilersiniz. Allah, sizi ümmeti hainlerden ve düşmanlardan korumakla vazifelendirdi. Bu yüzden Batı ve hain yöneticiler tarafından sağa sola savrulması ve suçlular tarafından sabah akşam öldürülmesi için ümmeti kaderine terk etmeniz caiz değil. Hadi Hilafeti bugün ilan edin. Ümmet dua ve tekbirleriyle arkanızda olacaktır. Şunu bilin ki ümmet hızla bu hedefe doğru yol almaktadır. Hilafet, Allah Azze ve Celle’nin vaadi ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi olması hasebiyle mutlaka kurulacaktır. O halde Hilafetin neferleri olun, sakın onu yüz üstü bırakanlardan ya da Allah sizi başka bir toplulukla değiştirinceye kadar bekleyenlerden olmayın. O zaman pişmanlık fayda etmez. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur: ﴿وَإِن تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ ثُمَّ لا يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْ﴾ “Eğer O’ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.” [Muhammed 38]

Cumartesi gecesi, H. 1446 yılı mübarek Ramazan ayının ilk günü olacaktır.

Mühendis Selâhaddin Addade
حزب التحرير

Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi Müdürü

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER