Pazar, 18 Muharrem 1447 | 2025/07/13
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Sudan’daki Milis Salgını Kuzeye de Yayılıyor!

27 Haziran 2025 Cuma gününden bu yana medyada yer alan haberlere göre, Eritre Devlet Başkanı Isaias Afwerki, Sudan’ın Kuzey Eyaleti ve Nil Nehri Eyaleti’nden 50 bin kişilik bir güce ileri düzey askeri eğitim verilmesini kabul etti. Bu talep, Juba Barış Anlaşması’ndaki Kuzey rotasının başkanı ve Kuzey Klanı’nın temsilcisi Muhammed Seyyid Ahmed el-Caakumi’den geldi.

Hükümetin büyük yankı uyandıran bu habere ne tepki vereceğini görmek için 29 Haziran 2025 Pazar gününe kadar bekledik. Ancak kamuoyuna yansıyan açıklamalar şaşkınlık yarattı. Zira Kuzey Varlığı lideri El-Caakumi, ‘El-Muhakkik’ adlı haber kaynağına yaptığı açıklamada, söz konusu askeri eğitim planından ordunun ve güvenlik birimlerinin önceden haberdar edildiğini belirtti. El Caakumi, şunları söyledi “Kendileriyle tam bir koordinasyon halindeyiz. Onların onayı olmadan herhangi bir adım atmamız söz konusu değil!”

Bu duyuru, Sudan’ın toprak bütünlüğüne ilişkin endişelerin arttığı bir döneme denk geldi. Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Darfur eyaletlerini kontrol altına alması, paralel bir hükümet kurma tehditleri, siyasi dile etnik ve bölgesel ayrımcılığın hâkim olması ve iktidarın kotalara göre paylaştırılması, bu bölünme riskini artıran başlıca faktörlerdir. Tam da böyle bir ortamda General Burhan, ‘her bölgeye bir milis gücü’ politikasını fiilen hayata geçirmekte ve bu da ülkede neredeyse her gün yeni bir silahlı grubun ortaya çıkmasına neden olmaktadır! Daha da endişe verici olan ise, milislerin artık kendi militanlarını ülke dışında, örneğin Eritre’de eğitmeye başlamasıdır. El-Caakumi’nin son açıklaması da tam olarak bu çerçevede değerlendirilmelidir!

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, bu sarsıcı haber karşısında şu temel noktaların altını çiziyoruz:

Birincisi: Biz, silahlı milislerin ardı ardına türemesinin ne denli büyük bir tehdit olduğunu defalarca haykırdık! Bu yapılar, devleti çökerten, sömürgeci kâfirin ülkemizi etnik ve bölgesel çizgilerle bölme planlarına kapı aralayan yıkım araçlarıdır. Şimdi ise bu endişe verici tablo, diğer bölgelerde olduğu gibi Kuzey Sudan’ın da kendi milis gücünü kurmasıyla tamamlanmış görünüyor.

İkincisi: İslam, kavmiyetçi ve cahilce sloganlar altında yürütülen savaşları kesin olarak haram kılmıştır! Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

وَمَنْ قَاتَلَ تَحْتَ رَايَةٍ عِمِّيَّةٍ، يَغْضَبُ لِعَصَبَةٍ، أَوْ يَدْعُو إِلَى عَصَبَةٍ، أَوْ يَنْصُرُ عَصَبَةً، فَقُتِلَ، فَقِتْلَةٌ جَاهِلِيَّةٌ“Kim körü körüne çekilmiş (ummiyye) bir bayrak altında savaşır, asabiyet (ırkçılık) için gazaplanır veya asabiyete çağırır veya asabiyete yardım ederse, cahiliye ölümü ile ölmüş olur.”

Üçüncüsü: O milis gücü orduya bağlı kalacakmış, bu milis gücü devletin emrinden çıkmayacakmış laflarının hepsi, halkı kandırmak için uydurulmuş kuyruklu bir yalandır! Bu ihanetler hep böyle masum vaatlerle başlar, sonrasında ise besleyip büyüttüğünüz canavar gelip sizi yutar. Devlet eliyle nasıl bir canavar yaratıldığının en kanlı ve en ibretlik örneği Hızlı Destek Kuvvetleri’dir!

Dördüncüsü: Hükümet, bu son ihanetiyle, Sudan’ın kalan birliğini parçalamayı hedefleyen yeni Amerikan Sykes-Picot planının bir parçası olan “kanla çizilmiş sınırlar” politikasını yerleştirmeye çalışmaktadır.

Ordunun öncelikli görevi, ülkedeki tüm silahlı unsurları kendi komutası altında birleştirerek merkezi ve disiplinli bir güç oluşturmak ve devletin otoritesini yeniden tesis etmektir. Sonra da Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilâfet’i kurmak, ümmeti yeniden tevhit sancağı altında birleştirmek, İslam’ın adil hükümlerini tatbik etmek ve başta ülkemiz olmak üzere tüm İslam beldelerinden işgalci kâfirin kökünü kazımak için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermelidir!

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

Devamını oku...

Bir Davet Taşıyıcısının Vefat Duyurusu

Üstat Yusuf Ziyab Eş Şelbi (Ebu Ziya)

مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُم مَّن قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُم مَّن يَنتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلاً

“Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir. Bir kısmı da beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir.” [Ahzab 23]

Allah’ın kazasına iman etmekle ve sevabını Allah’tan ummakla birlikte Hizb-ut Tahrir / Ürdün Vilayeti Medya Bürosu, saflarında daveti taşıyan kıymetli dava erlerinden biri olan Yusuf Ziyab eş-Şelbi’nin (Ebu Ziya) vefatını teessürle duyurur. Merhum, ecrini Allah’tan beklediği uzun bir hastalık sürecinin ardından 1 Muharrem 1447 / 26 Haziran 2025 Perşembe günü, 89 yaşında Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştur.

Ebu Ziya, ömrünün büyük bölümünü hakkı haykırarak geçirdi, Arapça alanındaki uzmanlığı ve hitabet yeteneğiyle davanın taşınmasında cesaret gerektiren her etkinlikte etkin biçimde yer aldı. İslam ümmetinin durumunu yakından takip eder, Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazdı.

Maruz kaldığı takibat ve tutuklamalara, yaşadığı baskı ve zorluklara rağmen mücadele azmi ve kararlılığından asla ödün vermemiştir. Ömrünün sonlarına kadar hastalığına rağmen sabır ve sebatla hizmetine devam etmiştir. Allah, merhuma engin rahmetiyle rahmet etsin, mekanını cennet kılsın, ailesine ve yakınlarına sabrı cemil ihsan eylesin. Biz sadece Allah’ın razı olacağı sözleri söyleriz. O verir, O alır. Her şey O’nun takdirindedir. Canı veren de Allah, alan da Allah’tır. O’nun katında her şey bir ölçüye göredir.

إِنَّا للهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ

“Biz şüphesiz Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.” [Bakara 156]

Devamını oku...

Sudan’ın Kadarif Kentindeki Güvenlik Güçleri, Yahudi Varlığına Destek Vermek Amacıyla Hizb-ut Tahrir Gençleri Gözaltına Aldı

Hizb-ut Tahrir gençleri, 19 Haziran 2025 Perşembe günü (23 Zilhicce 1446) Kadarif kentindeki pazar yerinde halka hitap konuşması gerçekleştirdi. Diş Hastanesi yakınında gerçekleşen etkinlikte konuşan Hizb-ut Tahrir üyesi Awad Muhacir, Yahudi varlığı ile savaşın geldiği noktayı ve Müslümanların, Yahudi varlığının hedef alınmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Muhacir, halkın, Peygamber Efendimizin SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra mucizesinin yaşandığı kutsal toprakları işgal eden varlığa karşı zafere ne denli hasret duyduğunu anlattı. Konuşmasının sonunda Muhacir hem Filistin hem de işgal altındaki diğer İslam topraklarını kurtaracak olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin farz olduğunu vurguladı. Dinleyiciler hitaba olumlu tepkiler verdiler ve aralarından bazıları fevkalade tesirli katkılarda bulundular...

Konuşma biter bitmez, kalabalık henüz dağılmamışken, güvenlik güçlerine ait üç araç pazar yerine geldi. Ekipler, Hizb-ut Tahrir üyesi üç genci ve dinleyiciler arasından bir kişiyi gözaltına aldılar. Gözaltına alınan parti üyelerinin El-Mahi Abidin, Meysere Yahya ve Muhammed Yahya olduğu, gözaltı işlemi sırasında gençlerin darbedildiği ve gözlerinin bağlandığı öğrenildi. Ardından gençleri bilinmeyen bir yere götüren ekipler, konuşmada kullanılan ses sistemine de el koydular. Bu akıl almaz ve keyfi uygulama, halk arasında büyük bir şaşkınlığa neden oldu. Ve bu bildirinin yazıldığı ana kadar gözaltındaki kardeşlerimiz hâlâ serbest bırakılmış değildi!

Bu vahşi ve keyfi uygulama karşısında Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, şu hususları önemle vurguluyoruz:

Birincisi: Biz, gözaltına alınan kardeşlerimizin güvenliğinden hükümeti doğrudan sorumlu tutuyoruz. Hükümeti ve güvenlik güçlerini, İslam’ın ruhuyla bağdaşmayan bu tür eylemlerin ciddi sonuçları olacağı konusunda uyarıyoruz. Bu tür davranışların İslam ve Müslümanlarla hiçbir ilgisi olmadığını, aksine domuz ve maymunların kardeşi Yahudilerle ve onları destekleyen sömürgeci kafirlerle ve Müslüman ülkelerdeki zararlı yöneticilerle aynı çizgide yer almak anlamına geldiğini açıkça belirtiyoruz. Bu yöneticiler, en ufak bir eleştiriyi bile kendilerine yönelik bir tehdit olarak algılıyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!

İkincisi: Filistin’deki kardeşlerine destek olması beklenen bir yönetimin sergilediği bu tuhaf ve endişe verici tavır, Sudan yönetimi de dâhil olmak üzere bölgedeki rejimlerin ümmet düşmanı olduklarını göstermektedir. Bu tavır, onların asıl görevinin ucube Yahudi varlığının güvenliğini sağlamak ve sömürgeci güçlerin bölgemizdeki planlarını hayata geçirmek olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Sudan’da devam eden bu anlamsız savaş, aslında Yahudi varlığının bir numaralı sponsoru, İslam ve Müslüman azılı düşmanı Amerika’nın planlarını hayata geçirme çabasının bir sonucudur.

Üçüncüsü: Yahudileri, Batılı sömürgeci güçleri ve onların İslam dünyasındaki işbirlikçi rejimleri endişelendiren Hilafet, mutlaka kurulacaktır. İşte o an bu andır, o zaman bu zamandır! Ve o şanlı gün geldiğinde Hilafet, bu aziz ümmete karşı cürüm işleyen alçakların hepsinden tek tek intikam alacaktır.

Son olarak, Sudan yönetimine ve bu kabul edilemez eylemi gerçekleştiren güvenlik güçlerine diyoruz ki hakkın davetçilerini derhal serbest bırakın. Allah’tan korkun ve şunu bilin ki, O, bozgunculuk yapanların amellerini asla ıslah etmez. Sakın ha İslam’a ve onun davetçilerine karşı kullanılan bir maşa olmayın! Yoksa dünyada zillet, ahirette ise şiddetli bir azap maruz kalacaksınızdır!

الَّذِينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا عَلَى الآخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجاً أُوْلَئِكَ فِي ضَلاَلٍ بَعِيدٍ“Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler.” [İbrahim 3]

Devamını oku...

Hizb-ut Tahrir / Tanzanya, İslami Akideyi Savunmak ve Yaymak İçin Özel Bir Kampanya Başlattı

2 Muharrem 1447 / 27 Haziran 2025 Cuma günü, Hizb-ut Tahrir / Tanzanya, medya temsilcisi Mesud Msellem’in öncülüğünde, Darüsselam şehrindeki Rahma Camii’nde cuma namazı sonrası büyük bir kampanyanın startını verdi.

1447 yılının Muharrem ayından başlayıp Safer ayına kadar sürecek olan bu iki aylık kampanyanın amacı, İslami akideyi korumak ve savunmaktır. Kampanya, perde arkasındaki asıl amacı İslam’a zarar vermek ve Müslümanların dinlerine olan güvenini sarsmak olan, zararlı fikirleri yayan çeşitli saptırıcı akımların artması üzerine düzenlenmiştir.

Kampanyanın temel hedefleri şunlardır:

- Dinler arası diyalog anlayışıyla mücadele etmek.

- Paganizm ve benzeri çok tanrılı inançlara karşı durmak.

- Geleneksel yerel inançların ve Afrika dinlerinin öğretilerine karşı çıkmak.

- Geleneksel yerel inançların ve Afrika dinlerinin öğretilerine karşı çıkmak.

Kampanyanın sloganı şudur:

“Dinler arası diyaloğu, Hristiyanlığı, Paganizmi, putperestliği reddet, İslam’a sarıl!” Kampanya, mesajını halka ulaştırmak için aşağıdakiler gibi çeşitli modern iletişim yöntemlerini kullanacaktır:

-İslami forumlarda halka açık paneller ve sohbetler düzenlemek.

-Hristiyan temsilciler ve İslam karşıtı görüşlere sahip diğer gruplarla kamuya açık tartışmalar yapmak.

-Sosyal medyada ve halka açık alanlarda bilgilendirici makaleler yayınlamak ve dağıtmak.

-Çeşitli kurumlara ve gayrimüslim topluluklara, kendi inanç sistemlerindeki zayıf noktaları gösteren ve İslam’ın doğrularını anlatan açık mektuplar göndermek.

-Sosyal medyada etkili video içerikleri paylaşmak.

-Cuma hutbelerinde kampanyanın mesajlarına yer vermek.

-Basın açıklamaları yayımlamak.

-Çeşitli protesto ve farkındalık eylemleri düzenlemek.

-İnternet üzerinden TV ve radyo yayınları yapmak.

Hizb-ut Tahrir / Tanzanya, toplumun tüm kesimlerini bu önemli kampanyaya katılmaya davet ediyor. Müslümanlar için bu kampanya, dinlerini daha iyi anlamaları açısından bir fırsat sunarken, gayrimüslimler için de İslam’ı akli deliller ve sağlam kanıtlarla inceleme ve araştırma imkânı sağlayacaktır.

Click to enlarge image 2025_06_27_Tanzania_MR_Pics1.jpg

Click to enlarge image 2025_06_27_Tanzania_MR_Pics2.jpg

Devamını oku...

“Gazze'yi Hilafet Kurtarır” Etiketiyle Türkiye'deki Sosyal Medyada Geniş Etkileşim!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

“Gazze'yi Hilafet Kurtarır” Etiketiyle Türkiye'deki Sosyal Medyada Geniş Etkileşim!

Haber:

“ #GazzeyiHilafetKurtarır etiketi, Türkiye'de X platformunda 251 binden fazla tweet ile en çok paylaşılanlar arasında yer aldı. Tweetlerde, kullanıcılar İslami Hilafetin, Gazze savaşını sona erdirmek ve Filistin halkına destek olmak için tek yol olduğu görüşünü ifade ettiler.” Bu, el-Cezire Türkiye'nin resmi Facebook sayfasında yayımlanan haberin veya paylaşımın başlığı ve içeriğiydi.

Yorum:

El Cezire Türkiye'nin yayınladığı bu habere ilişkin insanların yorumlarını takip etmek dikkat çekicidir; bu yorumlar, ümmetin büyük çoğunluğunun bu haberin içeriğinden uzaklaşmadığını göstermektedir; hatta bu haberi şu şekilde yeniden formüle edebilirsiniz: tüm ümmet veya onun büyük çoğunluğunu Hilafeti arzulamaktadır; dolayısıyla bunun, ümmetin tarihine, kültürüne, günümüzle etkileşimine ve aynı şekilde geleceğe yönelik bakışına kadar uzanan derin anlamları vardır.

Ümmetin tarihi ve kültürüyle ilgili boyuta gelince; tarih açısından; eğer ümmetin ilmi ihtişamını veya milletlere karşı ilerlemesini ya da dünya egemenliği alanındaki liderliğini bir araştırırsanız, sistemi ve değerleriyle tüm yaşam alanlarında somutlaşıp hakim olan İslam'ın dışında Arabı, Acemi, Kürdü, Türkü ve tüm ırklarıyla bir milletin üzerinde birleştiği ve bakış seviyesinin yükseldiği övünçler ve başarılar bulamayacaksınız. Ümmetin kültürüne gelince; Ümmetin aldığı her nefesin ve zafer, adalet, birlik, insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak, yoksullarla zenginler arasındaki uçurumu kapatmak gibi ifade etmek istediği her anlamın, sadece açık bir şekilde Allah Subhanehu’nun Kitabı’na ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetine ve aynı şekilde ümmetin bayramları, oruçları, iftarları ve haclarındaki birliğine uzandığını göreceksiniz; dolayısıyla tüm bu anlamlar, ümmetin vatan ve millet sınırında kalmayıp mefhumlarıyla daha büyük bir ümmet olduğunu söylemektedir.

Ümmetin mevcut durumuna gelince; ümmet için sonu gelmeyen sloganlar atılıp süslendi ama bunların hepsi, İslam'dan uzak, dahası onunla doğrudan ve yüz yüze çatışmaktadır. Nitekim ümmet, Gazze'deki kardeşlerinin bombalandığını gördü, ümmetin vicdanında bildiği sınırların, kan şelalesini durdurmak için geri durmayı haklı çıkarmak amacıyla kullanılan hayali sınırlar olduğunu gördü ve çıkar, güç dengesi, vatan ve millet gerekçesiyle oturmanın korkakları, ülke üstüne ülkeyi kırıp geçiren ve kan üzerine kan döken Yahudilerin savaşında Müslümanların yanında durmayan kimselere dönüştüğünü gördü; zira rejimler, ülkelerini teslim ettiler, kasabın kapılarının eşiğinde durmasını beklediler ama kasap, daha önce kendisi çatışmadan ve akide ve din kardeşine yardım edilmesini söylemekten kaçınan, dolayısıyla güvenlik gerekçesiyle kendisini teslim etmeyen ama kardeşine de destek vermeyen bir ülkeye bıçağıyla gelip girmek için izin istemedi. 

Aynı zamanda ümmet, eğer tam bir ümmet duruşuyla durur ve hep birlikte Allah'ın ipine sarılıp bölünmezse, -silah ve asker olarak- ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir gücün onun karşısında duramayacağını görecektir.

Tüm söylemlerin başarısız olduğu acı dolu mevcut durumuyla ümmetin geleceği hakkında gördüğü şey ise, şu an yaşamış olduğundan farklı bir gelecek yaşamak için kültüründen ve tarihinden ilham aldığı şeydir; zira Rabbinin Kitabı’nın ve Peygamberinin sünnetinin gölgesi altında tek bir ümmet olarak bir araya geleceği gelecek, Allah’ın izniyle yakın bir gelecektir; işte o zaman ümmet, Yahudilerin elini Filistin halkının üzerinden kaldıracak, dahası Filistin’i kurtaracak ve ilk kez girdiği gibi mescide girecektir. Böylece dünya, ümmetin yeryüzünün mevcut resmini katlayıp ona İslam’ın örtüsünü giydirdiğini ve onu bu dinin ışığıyla aydınlattığını görecektir.   

Allah'ın Kitabı'nın ve Rasulü'nün sünnetinin gölgesi altında birleşen ve Allah yolunda cihad eden tek ümmet, “Hilafet” kelimesinin ayrıntılı bir şerhinden başka bir şey değildir; her ne kadar ümmet Hilafet hakkında ifade etmek istediğini bir anda açıkça söyleyemese de ancak bu onun düşüncelerinde ve duygularında mevcuttur. Bakın işte bugün ümmet, o kadar açık konuşuyor ve o kadar iyi anlıyor ki, bu fikrin nefislerde kök saldığını ve kalplerde yerleştiğini net bir şekilde ifade eder bir düzeye ulaşmıştır.

Belki de ümmetin, bu “Hilafet” projesi için ortaya çıkmasını ve onun için en değerli şeylerini satmasını engelleyen tek şey, onu gözünde ulaşılması zor hale getiren zorluklardan biri olarak görmesidir; bu da umudun anlamlarını, daha da önemlisi Allah'a güvenmenin, O'na bağlanmanın ve sadece O'na tevekkül etmenin anlamlarını aşılamayı gerektirmektedir ki böylece ümmet projesi için çalışabilsin ve iman ettiği şeyleri ciddiye alabilsin; zira Allah bir çocuğun doğmasını tak ederse, bu gün ümmet çocuğunu kucağına almaya ve onu canı ve malıyla korumaya hazırdır. Bu, Allah’ın izniyle kurtuluşun müjdelerinden biridir. 

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Abdulmunim El-Caberi

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER