- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
El-Raye Gazetesi
Davos 2025 ve Arap Bölgesinin Geleceğine İlişkin İyimserliğin Hakikati
Üstad Esad Mansur’un Kaleminden!
Dünya Ekonomik Forumu 20-24/01/2025 tarihleri arasında aldatıcı “Akıllı Çağ İçin İş Birliği!” başlığı altında Davos'ta düzenlendi ve çok sayıda devlet ve hükümet başkanları, uluslararası kuruluşlar, büyük şirketlerin CEO’ları, bilim, sanayi, araştırma ve düşünce kuruluşları, iş dünyası, önde gelen üniversiteler, sendikalar ve STK’lardan uzmanlar katıldı; bu ise Batı’nın liderliğini kanıtlamaya yönelik bir gözden geçirme sürecidir.
Bu forum daha çok, çeşitli konuları ele alan, birçok farklı görüşü dinleyerek onları kontrol altına alan ve kendi sistemini ve dünya liderliğini sürdürmek için onları kendi muayyen bakış açısına göre yönlendiren kapitalist Batı’nın liderlik ettiği küresel sistemin siyasi bir konferansına benzemektedir.
Bu nedenle şöyle denildi: “Forum, Ortadoğu’nun tanık olduğu köklü dönüşümlerin akabinde düzenleniyor.” Ve şöyle denildi: “Forum'un Genel Müdürü Mirek Dusek, bölgenin geleceği konusunda ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olduğunu belirterek, Gazze’de ateşkesin sağlanması, Lübnan’da cumhurbaşkanının seçilmesi ve Suriye’nin Beşar Esad rejiminin sayfasının kapatılmasıyla son birkaç gün içinde tanık olunan gerginliğin azaldığına dikkat çekti. Ancak bu iyimserliği besleyen, özellikle Körfez ekonomileri olmak üzere bölgedeki bazı ekonomilerin sağladığı canlılıktır.”
Dusek şöyle dedi: “Burada Suriye gündemde olacak, hepimiz oradaki çatışmanın insani maliyetini biliyoruz, ülke şu anda bir geçiş döneminden geçiyor ve Suriye’den bir temsilcimizin olmasını umuyoruz.Planlarını anlamak ve ülkeyi nereye götürmek istediklerini öğrenmek için Suriye Dışişleri Bakanını buraya davet ettik. Ekonomik gidişat nedir? Ancak aynı zamanda toplumsal gidişat nedir? Ülke toplum için nasıl kapsayıcı olacak? Komşularıyla ilişkileri nasıl olacak?”
“Dusek, Arapların bu yılki forumun faaliyetlerine katılımının odaklanacağı iki konu belirledi: Jeopolitik, ekonomik ve siyasi.Bu nedenle Gazze’de ateşkes anlaşması, ilk rehine grubunun serbest bırakılması ve oradaki insani durum konusu ele alınacaktır.Filistin tarafının temsilcilerinden Başbakan’ı, “İsrail” tarafından ise “İsrail” Cumhurbaşkanı davet edecek.” “Görüşlerini dinlemek üzere İran Cumhurbaşkanı Yardımcısını da buraya davet edecek ve diyaloğa katılacaktır.”
Suudi Arabistan’ın da yer aldığı ikinci dosyada ise Dusek, ihtiyatlı olmayı bırakarak bölgenin geleceğine ilişkin daha parlak bir tablo çizdi. Ve şöyle dedi: “Özellikle Körfez olmak üzere Ortadoğu’daki bazı ekonomilerin sağladığı bir canlılık vardır. Bunun farkına varmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Ortadoğu'ya ilişkin uluslararası ilgiyi gördüğümüzde, mevcut fırsatların nerede olduğu ve zorlukların nerede yattığı konusunda açık olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Ortadoğu’nun eğilimleriyle ilgili çok güçlü bir ekonomik gündem olacak.” Ve şöyle dedi: “Suudi Arabistan’ın planları, BAE’nin planları ve Katar’ın planları, tüm bu ekonomilerin ticaret, kalkınma ve açıkçası küresel ekonomi için büyümeyi yeniden canlandırma konusundaki küresel çabalarda oynadıkları önemli rollerden bazılarına ışık tutmaktadır.”
Nitekim bu, Batı’nın bölgenin işlerine açıkça müdahale etmesi ve bölgenin kendisinin pençesinden çıkmaması, onu istediği yöne doğru yönlendirmek, bölgenin yetenek ve kapasitelerini kendi hesabına kullanmak ve muazzam zenginlikleriyle parçalanmış ekonomisini kurtarmak için bölgede olup bitenleri izlemesidir.
Bölgeden yetkililer, Batı’ya olan bağlılıklarını ve onun sistemi içerisinde yer aldıklarını teyit etmek için Foruma akın ettiler.
İşte bu nedenle forumun genel müdürü Arap bölgesinin geleceği konusunda iyimserliğini dile getirmiştir; yoksa bölgede bir kalkınmanın yaşandığı ve bölge halklarının ihtiyaçlarının güvence altına alındığı için değil. Zira ülkelerinin ekonomileri genel olarak kötüye gidiyor, insanların yaşam koşulları kötü ve çoğunda da yoksulluk oranları yüksektir. Batılılar Suriye’de gerçek bir değişime yol açacak herhangi bir şeyin olmasından, ümmetin ayaklanıp ajan rejimleri devirmesinden, Gazze’nin zafer kazanmasından ve bölgedeki önemli üsleri olan Yahudi varlığını ortadan kaldırılmasından korkuyorlar. Şimdiye kadar böyle bir şey gerçekleşmemişken, forumun müdürünün ve bir bütün olarak Batı’nın, bölgenin hala kendi kontrolleri ve pençeleri altında olmasından dolayı bölgedeki geleceklerine ilişkin iyimserliklerini dile getirmeleri doğaldır.
Körfez ekonomilerine atıfta bulunmasına gelince; buraların Batı için bir çiftlik olmasıdır. Zira neredeyse tüm yatırımlar Batı’nın sepetine akıyor. İşte bu nedenle ABD Başkanı Trump, forumda yaptığı video konuşmasında Suudi Arabistan’ın Amerika’ya 600 milyar Dolar yatırım yapacağını ve bu miktarın 1 trilyon Dolara çıkarılmasını isteyeceğini duyurdu. Ayrıca Suudi Arabistan, özellikle Trump’ın kendi adına dijital para birimi başlatmasıyla ABD Hazine tahvillerini, ABD şirketlerinin hisse senetlerini ve dijital para satın alıyor. Sonra Suudi Arabistan parasının azlığından yakınıyor, hacıların omuzlarına yük oluyor ve turizm yatırımı adına ithalatı artırmak için fıskı ve ahlaksızlığı teşvik ediyor! BAE de onun gibi yapıyor ve özellikle Avrupa olmak üzere dışarıya yatırım yapıyor. Aynı şekilde Katar da yabancı şirketlerin ceplerini dolduran anlamsız 2022 Dünya Kupası spor projelerine 220 milyar Dolar harcamıştır.
Bu ülkeler, dışa bağımlılıktan vazgeçmek ve Batı hegemonyasından kurtulmak için sanayi ve teknoloji devrimi yapmak, bu paraları büyük acı çeken ümmetin evlatlarından hak edenlere dağıtmak, dış muamelelerde kendi para birimlerini dayatmak ve ABD hegemonyasını güvence altına almada önemli bir faktör olan ve terk edilmesi durumunda bu hegemonyanın yıkılmasına yardımcı olacak Doları terk etmek için ciddi hiçbir adım atmadılar.
Durum olduğu şekliyle ve Batı’nın istediği gibi kalmaya devam ettiği sürece bu, bölge halkı için değil Batı için bir iyimserliktir.
Aslında Müslümanlar, dünya meselelerini İslami zaviyeden ele almak ve İslam’ın büyüklüğünü, onun bakış açısının doğruluğunu ve insanın sorunlarına yönelik çözümlerini ortaya çıkarmak için uluslararası forumlar ve konferanslar düzenlemelidirler; böylece Müslümanlar bu fikirlerle dünyaya öncülük edip liderlik etmeliler ve Batı’yı hoşnut etmek, ona itaatin dışına çıkmadıklarını kanıtlamak, onun sorunlara yönelik çözümlerini benimsemek ve onun vizyonunu paylaşmak için Batı'ya gelmemelidirler. Nitekim İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevad Zarif’e Aksa Tufanı operasyonundan haberdar olup olmadığı sorulduğunda, öfkeyle şöyle cevap verdi: “İran’ın o günkü saldırılar hakkında bir bilgisi yoktu; zira 9 Ekim’de Amerikalılarla nükleer anlaşma konusunda bir toplantı planlamıştı ancak saldırı, görüşmeleri kesintiye uğrattı.” Kadınların özgürlüğü hakkında da şöyle dedi: “Tahran sokaklarında başörtüsüz dolaşan kadınlar görmek mümkün, hükümet onlara baskı yapmamaya karar verdi.” Yeni Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, forumun önünde, eski İngiltere Başbakanı habis Blair ile konuştu ve ona, onu ve Batı'yı hoşnut edecek şu sözleri söyledi: “Bizim vizyonumuz, istisnasız tüm Suriyelilerin ülkemizin geleceğinin şekillendirilmesine katılımını taahhüt etmektir.” Ancak Trump görevi teslim aldığında, kendi vizyonunu paylaşmayan 1.000 üst düzey çalışanı işten çıkaracağını açıkladı ki onlar kapitalist sistemi koruyan kapitalistlerdir; ancak o, kısmen bile olsa kendisiyle aynı görüşte olmayan bir kimseyi istemiyor. Suriye ve diğer Müslüman ülkelerine gelince; onlar, gayrimüslimlerin ve onların laik ajanlarının katılımını talep ediyorlar, devlet adamı zihniyetine sahip olmayan ve yönetimin anlamını bile bilmeyenler onlara itaat ediyorlar; bu yüzden de Batı’ya, sana ne oluyor ki bizim işimize karışıyorsun, ülkemizi terk edin ve işlerimize karışmayın diyemiyorlar! Madem bunun için çalışmayıp İslam’ın büyüklüğünü ve onun çözümlerinin doğruluğunu göstermek için İslam’ın bakış açısını taşımıyorlar o halde Davos’a ve onun kardeş forum ve konferanslarına koşturmasınlar, Batı’ya yalakalık yapmasınlar, onu hoşnut etmesinler ve ondan yardım talep etmesinler.